 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1978/8160
K: 1979/1730
T: 27.02.1979
DAVA : Fuzulen ödenen yaşlılık aylığı tutarının iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 16079 liranın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılardan (P.Y.) ve (E.Ö.) taraflarından istenilmesi üzerine aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1 - Hükmü temyiz eden davalıların dahi gerçek dışı çalışma belgesi düzenlenmesi konusunda diğer davalılarla birlikte hareket ettikleri ve böylce davacı Sosyal Sigortalar Kurumunu dava konusu edilen zarara uğrattıkları dosya içeriğinden, müfettiş tutanaklarından ve ağır ceza dosyasından açıkça anlaşımaktadır. Esasen bu dava dahi İstanbul 8. İş Mahkemesinin 1974/1395 Esas 1977/715 Karar sayılı ve 8.11.1977 tarihli ilamına ilişkin Dairemizin onama ilamının 1. bendinde gözetilen çok boyutlu ve çok kapsamlı bir olayın bir kesimidir ve orada belirtildiği üzere temyiz eden davalıların zarardan sorumlu bulundukları yönü şüphe götürmeyecek açıklıktadır. Bu bakımdan, mahkemenin davalıların sorumluluklarını sabit bulması ve takdirini o yolda kullanması tamamen yerindedir.
2 - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 130. maddesine göre Kurumun yetkili memurları İş Kanununda belirtilen teftiş, kontrol ve denetleme yetkisine sahiptirler, bu yetkinin anılan memurlarca düzenlenecek tutanakların güçlerine de etkili bulunduğu yönü söz götürmez. Daha açık bir anlatımla, yetkili memurları tarafından Sosyal Sigortalar Kanunu çevresinde teftiş, kontrol ve denetleme yetkileriyle ilgili olmak üzere düzenlenecek tutanaklar İş Kanunu çevresinde aynı amaçla düzenlenecek tutanaklara eş anlamda ve eş değerdedir. İş Kanununun 89. maddesinin son fıkrası hükmünde ise, yetkili memurlarca düzenlenecek tutanakların aksi kanıtlanmadıkça geçerli sayılacak belgelerden bulundukları öngörülmüştür. Bu olayda yetkili memurlarca düzenlenen ve yukarıda sözü geçen tutanakların aksi yasalar çevresinde kanıtlanmamıştır. Bu yönden bu noktayı amaçlayan temyiz itirazlarına da itibar edilemez.
3 - 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 134. maddesi hükmüne göre bu kanunun uygulanmasından doğan anlaşmazlıklar yetkili iş mahkemelerinde görülmeleri gerekir. Bu dava konusu uyuşmazlığın temelinde 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklandığı gerçeği ortadadır. Öbür yandan SSK.nundan kaynaklanmış bir uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülebilmesi için mutlaka uyuşmazlık taraflarının bu Yasanın öngördüğü kişilerden oluşmasında zorunluluk yoktur.
Kaldı ki İş davası ile hukuki ya da dolayısız bir ekonomik bağıntı içerisinde bulunan diğer davaların İş Mahkemesinde görülmesi mümkündür. Nitekim kazai ve ilmi içtihatlar da bu yoldadır.
4 - Dava konusu olayın yukarda belirtilen niteliği davalılar arasında Borçlar Kanununun 51. maddesinde öngörüldüğü biçimde bir dayanışmanın varlığını belirgin biçimde göstermektedir. Bu bakımdan, mahkemenin davada dayanışmalı sorumluluk esaslarını uygulamasında yasaya aykırı bir yön yoktur. 5 - Gerçi af ile eylemin ceza niteliği kaldırılmıştır. Bu yönden davada ceza zamanaşımı uygulamasına olanak yoktur. Şu var ki bu dava af olgusuna uygun olarak bir yıllık zamanaşımı içerisinde açılmıştır. Bu yönden mahkemenin zaman aşımı savunmasına itibar etmemesi de tamamen yerindedir.
6 - Bu davada, kendilerine husumetin yöneltilemeyeceği yollu temyiz itirazlarına geçerlilik tanınamaz. Zira, tazmini istenilen zarar, davalıların ortaklaşa eylem ve davranışlarının sonucudur. Esasen maddi olgunun yukarda birinci bentte yazıldığı biçimde oluştuğunu kabul ettikten sonra husumetin varlığını kabul etmek de doğaldır.
7 - Kurumca yapılmış ödemelerin infaz sırasında gözönünde tutulacağı şüphesizdir. Nitekim mahkemece bu yöne kararda işaret olunmuştur.
O halde bu ve karar yerinde gösterilen sair gerekçelerle temyiz itirazları red olunmalı ve hüküm onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenle ONANMASINA, 27.2.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.