 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1977/781
K: 1979/118
T: 14.02.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla İstanbul Onyedinci Asliye Hukku Hakimliği)nden verilen 6.2.1967 gün ve 49-16 sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 8.4.1977 gün ve esas 1969-346 sayılı ilamın karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, Hukuk Genel Kurulu'nca, dilekçe düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunması üzerine yapılan incelemede:
1 - Davacı, dava dilekçesinde, Fatih, Seyitömer mahallesinde ve kırımlı aziz sokağında bulunan yangın sahasında kain Ebniye Kanununa göre düzenlenen haritada 6301 no. ile gösterilen taşınmazın, çap tevzi defterine göre kimseye tahsis edilmediğini, Sami Savuran'ın 1943 yılında etrafını avlu ile çevirerek tasarrufa başladığını 1951 yılında ev yaptığını Sami'nin 1955 yılında Ayşe'ye satarak zilyetliğini devrettiğini bu Ayşe'nin de satışı ile 7.11.1964'de kendi zilyetliğine geçtiğini 2613 sayılı Kanuna göre yapılan kadastroda 22.12.1949 gününde 15 parsel sayı ile malikhanesi boş bırakılmak suretiyle tahdit edildiğini 22.2.1969 günün de malikhanesinin hazine adına doldurulduğunu, süre gelen 28 yıllık zilyetliklerine binaen tapu kaydının iptali ile dava tesciline karar verilmesi istemiştir.
Ebniye Kanununa göre düzenlenen harita tapu kaydı niteliğinde değildir. Taşınmazın öncesi tapulu olmadığından bu harita içinde kalması MK. nun 639/I. maddesi gereğince iktisabına engel teşkil etmez. bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.11.1975 gün ve esas 971/8-509, karar 975/1535 sayılı kararıyla da benimsenmiştir. (Yargıtay Kararları Dergisi. 1976/Sayı: 8 sahife:1104e-1106).
A - Ebniye kanuna göre düzenlenen haritanın yukarıda açıklanan niteliği Hukuk Genel Kurulu'nun karar düzeltme konusu olan 8.4.1977 gün ve esas 976/8-1969 karar 977/346 sayılı kararında da ilke olarak kabul edilmiştir. Ne varki; davacının zilyetliğinin kısmi olduğun ve bu tür zilyetliğin iktisaba engel bulunduğu açıklanmak suretiyle kabul edilen ilke ile çelişkiye düşülmüştür. Çünkü 18.4.1960 gün ve 15/7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının MK. nun 639/2 maddesi gereğince tapulu taşınmazlar hakkında açılan teşçil davalarında uygulama yeri bulacağı o kararın gerekçesinde açık olarak yazılıdır. Düzeltilmesi istenen kararda dava konusu taşınmazda kısmi zilyetlikle kazanma caiz olmadığı belirtilmiş ise de, taşınmazın tapulu sayılması karşısında kısmi zilyetlikle iktisabın caiz bulunduğunun kabulü gerekir.
B - Diğer taraftan gene düzeltilmesi istenen kararda zilyetliğin hesabında taşınmazın kadastroda tahdit günü olan 6.9.1949 günü ile malikhanesinin hazine adına doldurulduğu 21.2.1969 günü arasında geçen sürenin esas alınması kabul edilmiş ise de, tecil için gerekli zilyetliğin hesabında gözönünde bulundurulacak husus, zilyetliğin başladığı 1943 yılı ile malikhanesinin hazine adına doldurulduğu 21.2.1969 günü arasında geçen süre olarak kabulü gerektiği yönüdür. O halde zilyetliğin kadastro tahdit gününden hesabı gerektiğini benimseyen görüşte de isabet yoktur. İlke olarak davacının bayilerinin zilyetliğinin başladığı 1943 yılında malikhanesinin hazine adına doldurulduğunu 21.2.1969 günü arasındaki süre zilyetliği esas alanmalıdır. Bu sürenin ise, bayilerin zilyetlikleri de eklendiğinde 20 yıldan fazla olduğu anlaşılmaktadır.
2 - Yukarıda bir sayılı bendin (A) ve (B) fıkralarında açıklanan esaslar uyarınca kısmi zilyetlikte iktisap caiz olacağına ve zilyetliğe esas tutulacak yukarıda açıklanan sürenin dikkate alınması gerekeceğine göre, davacının ve buna eklenmesi icabeden bayilerinin zilyetliklerinin zamanaşımı ile kazanmaya elverişli biçimde olup olmadığı hususu üzerinde durulmalıdır. Bu husustaki tanık açıklamaları şöyledir:
5.11.1973 günü yerinde dinlenen tanıklar Osman, İbrahim ve Aziz ilk zilyet Sami'nin 1943 yılında çekişmeli taşınmazın etrafını tahta perde ile çevirmek ve içinde sebze ve ağaç dikmek suretiyle zilyetliğe başladığını 1951 yılında bir kesimine gecekondu yaptığını açıklamışlardır.
Bilirkişi Fen Amiri H. Sevinç tarafından verilen 24.11.1973 günlü rapora ve krokiye göre taşınmazın tamamının 758.08. m2 gecekondunun işgal ettiği kesimin ise 173.80 m2 yüzölçümünde olduğu anlaşılmıştır.
Zilyetliğin ekonomik amacına uygun biçimde gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanmasında ve süresinin hesaplanmasında çekişmeli taşınmazda ne suretle zilyet olunduğu uzman bir bilirkişiye incelettirilmesi 25.8.1949 gününde yapılan kadastroda, zilyedinin beyanlar hanesinde gösterilmemesi sebebi üzerinde durulması gecekondunun 1951 yılında yapılması ve vergi kaydı tesisi için 1954 yılında başvurulması olayınında gözönünde bulundurulması ve tanık beyanlarının buna ve diğer maddi vakıalara göre takdir ve denetlenilmesi suretiyle davacı ve bayilerinin taşınmazın her bir parçası üzerinde ekonomik gayeye uygun sürekli bir hakimiyet sağlayıp sağlamadıkları hakkında inceleme yapılması, bu taşınmaz üzerinde kısmi zilyetliğinde işleyebileceği dikkate alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi icap eder. Bu nedenlerle düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurulu onama kararı kaldırılarak direnme kararının yukarıda açıklanan biçimde araştırma ve inceleme yapılmak üzere bozulması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda bir sayılı bendin (A) ve (B) fıkralarına ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Hukuk Genel Kurulu'nun onama kararı kaldırılarak, direnme kararının yine yukarıda iki sayılı bentte gösterilen biçimde araştırma ve inceleme yapılarak sonucu uyarınca karar verilmek üzere BOZULMASINA 14.2.1979 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.