Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1977/6-210
K: 1978/1
T: 13.1.1978
  • ŞUFA DAVASI ( Vekaletsiz Avukatın Çekilmesinden Sonra Yeni Avukatın Davayı Takip Etmesi )
  • ONAY
  • ŞUFA ( Bedelin depo Edilmesi Süresi )
743/m.658
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki Şufa davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Erdemli Asliye Hukuk Mahkemesi )nce davanın reddine dair verilen 1.3.1976 gün ve 1972/344-1976/39 sayılı kararın incelenmesi davacılar ( A ) ve ( F ) tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 9.11.1976 gün ve 7053/7059 sayılı ilamıyla, ( 1- Davacı ( A ), Avukat ( H )'ye vekaletname vermediğine göre, vekil olmayan kimse huzuruyla verilen sürelerin hukuki değeri yoktur. Davacı ( A )'nın yeni vekiline muvazaa iddiasını isbat olanağı tanınması gerekir.
2 - Mahkemece satış bedeli ve masrafların depo edilmesi için 3.2.1975, 9.4.1975 tarihli oturumlarda mehil ve kesin mehil verilmiştir. Ancak 20.6.1951 tarih 13/5 sayılı içtihadı birleştirme kararına göre satış bedeli hüküm tarihinden önce yatırıldığı ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz dilekçesinin süresinde verilip kaydedildiği incelenerek anlaşıldı.
Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Taraflar arasındaki Şufa davası mahkemece, davacının tapuda gösterilen bedelin gerçek satış bedeli olmadığını savunduğu, delillerin toplandığı 16.10.1975 günlü oturumda bedelin depo edilmesi için mehil verildiği 3.2.1975 günlü oturumda tekrar mehil verildiği, 16.6.1975 günül oturumda yeni bir mehil daha verildiği davacıların bunarağmen belirtilen parayı yatırmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Özel Daire davacının gerçek bedelin tapuda yazıldığı gibi 113.500 TL. olmayıp, ( 90.000 ) lira olduğunu iddia ettiği ve bu hususu isbat için şahit gösterdiği, dava dilekçesinde de sair delillere dayandığı, bedelde muvazaa iddiası isbat edilmeden verilen mehillerin değeri olmadığı, bu itibarla da davacının gösterdiği diğer şahidin dinlenmesi ve yemin hakkının kullandırılması ve keşif yapılarak Şufalı payın satış günündeki değerinin tesbit olunması gerektiği nedenleriyle kararı bozmuştur. Bu karara karşı davalılar vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuşlar Özel Daire bu defa, davacılar adına duruşmayı takip eden vekil ( H )'nin davacılardan ( F )'ye ait vekaleti ibraz ettiği diğer davacı ( A )'nın vekaletini ibraz edemediği, 10.6.1975 tarihli istifa dilekçesiyle 16.6.1975 tarihli oturumdan önce istifa ettiği, bunun sonucu olarak ( A )'nın vekili olmayan kimsenin huzuru ile yapılan hukuki işlem ve verilen mehillerin yasal değeri olmadığı, bu durumda ( A )' nın bedelde muvazaa iddiasını isbat için imkan tanınması ve payına düşen gerçek satış bedelini yatırabilmesi amacıyla kendisinin haberdar edilmesi gerektiği, bu açıklamaya göre davacılardan ( A )'yı temsile yetkili olmayan avukatın delilleri hasra yetkisi olmadığından evvelce yapılan bozmanın yerinde olduğu davacılara mehiller verildiği, vekilin istifa ettiği, davacı asıllara yapılan tebligat ve talik üzerine paranın depo edildiği yapılan bu işlemlere ve 20.6.1951 tarihli içtihadı birleştirme kararının amacına uygun olarak hükümden önce paranın yatırıldığı anlaşıldığı gerekçeleriyle düzeltme isteğinin reddine karar verilmiş, mahkeme önceki kararda direnmiştir.
1 - Şufa davası ( F ) ve ( A ) adına vekil olduğunu ileri süren Avukat ( H ) tarafından 12.2.1972 gününde açılmıştır. Vekil davacılardan ( F )'nin vekaletini ibraz etmiş fakat ( A )'nın kini ibraz etmemiştir. Satış parasının depo edilmesine 16.10.1974, 3.2.1975 günleri mehil ve daha sonra yeniden bir mehil verilmiştir. Davacılar vekili olduğunu bildiren Avukat ( H ) 10.6.1975 günlü dilekçesinde davacılardan ( A )'nın dava açılması için kendisine talimat verdiği halde vekaletnameyi vermediğini, diğer davacının da halen hasta olarak Ankara'da tedavi gördüğünü, Şufa bedelinin depo edilmesi için kesin mehil verildiğini müvekkilinin hukukunun zayi olmaması bakımından vekaleten istifa ettiğini bildirmiştir. 13.10.1975 günlü oturuma her iki davcıdan vekalet alan Avukat ( K ) gelmiş ve şu açıklamada bulunmuştur: "Daha önceki oturumlarda şuf' a bedelinin yatırılması için bize kesin mehil verilmiştir. Kesin mehil müddeti içerisinde diğer avukat arkadaş temas kuramadığından vekaletten istifa etmiştir. Bedel hususunda taşınmazın bir kısmı ( Ş )'ye satılmıştır. Bu ile emlak alım vergisinin dış tutularak Şufa bedelinin yatırılması gerekirdi. Bunun dışında bedel hususunda muvazaa iddiası da vardır. bu konu halledilmeden ve asgari fiyat üzerinden bedeli biz yatırdık kesin mehil içeriside avukat istifa ettiği için müvekkilin yatırması gerekirdi. Vekil müvekkile tebligat yaptırdıktan sonra müvekkil Şufa bedelini dosyaya yatırmıştır. Kesin mehile bu şekilde riayet edilmiştir." Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere önce açılan davada davacı olarak ( A )'da gösterilmiş ancak vekaleti ibraz olunmamıştır. Daha sonra avukat ( K ) vekalet alarak açılan davayı takip etmiştir. Bunun sonucu olarak 12.7.1972 gününde açılan davaya icazet verilmiş başka bir anlatımla o dava benimsenmiştir. O halde olayda Özel Daire bozma kararında açıklandığı üzere ( A )'nın vekili olmayan kimsenin huzuru ile yapılan işlem ve verilen mehillerin yasal değeri olmadığından söz edilemez. Yani 12.7.1972 gününde daçılan dava dolayısıyla Avukat ( K )'nin ( A )'nın vekaletini ibraz ile duruşmaya girdiği güne kadar yapılan işlemler ve verilen mehiller ( A ) yönünden de geçerlidir; aksi halde, daha açık bir anlatımla 12.7.1972 günüde açılan davaya icazet verilmediği kabul olunduğu takdirde icazet verilmeme kuşkusuz davanın açılmamasını da kapsayacağından re'sen dikkate alınması gereken bir aylık sükutu hak süresi ile karşılaşacaktır. Demek ki ortada icazet sözkonusu olunca verilen mehiller her iki davacı içinde geçerli sayılacaktır. Bu nedenlerle açıklanan yöne ilişkin ısrar isabetli bulunmaktadır.
2 - Özel dairece davalıların karar düzeltme isteklerinin reddine ilişkin 9.11.1976 günlü kararında açıklanan, 20.6.1951 gün ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen yönde, paranın sözü edilen içtihadın amacına uygun olarak hükümden önce yatırılmış bulunduğu hususuna gelince: 20.6.1951 günlü içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere Şufa bedelinin ödeme biçimi hakkında yasada açık bir hüküm yoktur. Bu hususun hakkın ve davanın mahiyeti dikkate alınarak çözümlenmesi gerekmektedir. Bu karar esas itibarıyla aleyhine Şufa hakkı kullanılan kişiyi başka bir anlatımla Şufa davasında davalı durumunda bulunanın Şufa bedelini alabilmek için şefii takip etmek külfetinden kurtarma ve aynı zamanda ilamın infazını şefiin arzu ve takdirine bırakmama amaçlarından da hareketle Şufa bedelinin engeç hükümden önce ödenmesini ingörmüştür. Şu husus özellikle belirtilmelidir ki, Şufa bedeli engeç hükümden önce ödenmiş ise İçtihadı Birleştirme Kararının amacının gerçekleştiğinden mutlak olarak sözedilemez. Zira, buradaki "en geç" sözü hakimin tayin edebileceği mehilin son sınırını tesbit eden bir unsur niteliğinde bulunup hakim içtihadı birleştirme kararının sonuç kısmında da açıklandığı üzere re'sen dikkate alarak davanın görülmesi sırasında da satış bedelinin depo edilmesi amacıyla münasip mehil tayin edebilir. Bu itibarla Özel Dairenin karar düzeltmeye ilişkin 9.11.1976 günlü kararında Şufa bedelinin hükümden önce ödenmiş bulunduğu hususundaki gerekçesinde de isabet bulunmamaktadır.
3 - Olayda mahkemece bedelin yatırılması hususunda üç defa mehil verilmiş bulunduğu halde süresi içerisinde gereğinin yerine getirilmemiş bulunduğu ve şu suretle davanın reddinin isabetli olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Usul ve Yasa'ya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve temyiz harcı alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, davalı yararına ( 1.400 ) lira avukatlık parasının davacılardan alınıp davalıya verilmesine oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini