 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1977/248
K: 1977/448
T: 27.04.1977
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 16.6.1976 gün ve 241-299 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk dairesinin 19/7/1976 gün ve 7881-6946 sayılı ilamıyla, (uyuşmazlığı doğuran neden bir görevin olumlu veya olumsuz, biçimde yerine getirilmesine ilişkin olmayıp tapu idaresince düzenlendiği ileri sürülen kayıt nedeni ile hazinenin medeni yasa kuralları uyarınca sorumluluğuna ilişkin olması itibariyle inceleme görevi mahkemenindir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri evrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemce önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davanın yasal dayanağı Medeni Kanunun 917. maddesidir. Bu madde hükmünce "Hazine, tapu sicillerinin tutulmasından mütevellit bütün zararlardan mesuldür." Hazine, bu zararları kendi kusurundan mütevellit memurlara aledderecat rücu etmek hakkını haizdir." Bu hükümlerle önce tapu sicillerini tutulmasından dolayı doğrudan doğruya hazineni sorumluluğu hükme bağlanmış sonra da hazinenin kusurlu memura rücu hakkı düzenlenmiştir. Medeni Kanununun 917. maddesindeki sorumluluk ve tapu sicilinin tutulmasında bir hukuka aykırılığın varlığını ve zararın da bu hukuka aykırılıktan doğmasını başka birr anlatımla illiyet bağının gerçekleşmesini gerektirir. Tapu sicilinin tutulmasına ilişkin işlemlerde özel hukuk ilkelerine göre hukuka aykırılığı ve sorumluluğu belirleyecek olan bu davalara bakmakla adliye mahkemelerinin görevli olduklarının kabulü gerekir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında 657 sayılı yasanın 13. maddesine dayanılarak bundan böyle Medeni Kanunun 917. maddesine dayanan davaların Danıştay'da görülmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, Medeni Kanunun 917. maddeleri konu yönünden özel bir hüküm olması itibariyle sonradan yürürlüğe girmiş olan 657 sayılı yasanın 13. maddesi ile değiştirilmiş bulunduğu görüşü savunulamıyacağı gibi, getirdiği düzenleyici kurallar itibariyle dahi 917. maddeyi değiştirdiği benimsenemez. zira 917. madde ilk hükmü ile devletin sorumlluğunu hükme bağlamış olup, bakılmakta olan davada devlet aleyhine açılmıştır; 657 sayılı yasanın 13. maddesi ise kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan ötürü bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil ilgili kurum aleyhine dava açacaklarını öngörmüştür. bu nedenlerle mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.4.1977 gününde oyçokluğu ile karar verildi.