 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1977/213
K: 1978/856
T: 20.10.1978
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: (Ankara Asliye 3. ticaret Mahkemesi)nce davanın zamanaşımı ile reddine dair verilen 17.5.1975 gün ve 313-154 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.10.1974 gün ve 4384 sayılı ilamiyle, (...Türk Ticaret Kanununun 99. maddesinde öngörülen zamanaşımı, cari hesabın tasfiyesine,kabul edilen veya hükmen tayin olunan bakiyeye veya faiz bakiyelerine, hesap hata ve zuhullerine, cari hesaplar hariç addolunmak gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya mükerrer kayıtlara ait bulunan davalara ilişkindir.
Olayda, davacı banka ile davalıların (A. S.) arasında kredi sözleşmesimevcuttur. Davacı banka alacağını istemiş, borçlu verdiği cevapta borcunu kabul ederek taksitle ödeyeceğini beyan etmiştir. Bu itibarla hesabın tasfiyesi, bakiye ve hesabın oluşması ile ilgili bir uyuşmazlık bahis konusu değildir. Davacının istemi, yazılı sözleşmeye dayalı karzakdinden doğan ve davalı Ahmet tarafından kabul edilen alacağın ödenmesinden ibaret olduğu cihetle hadisede TTK.nun 99. maddesi değil BK.nun 125. ve 135. maddelerini uygulanması gerekir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevirmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Taraflar arasındaki "Hesabı cari şeklinde ikraz mukavelenamesi" adı verilen sözleşme uyarınca yapılagelen işlemler sonucu müşteri hiç bir zaman alacaklı durumuna geçmemiş, daima borçlu durumda kalmış, banka ise sürekli olarak alacaklı niteliğini korumuştur. Görülüyorku olayda hesabı carinin ayırıcı niteliği olan karşılıklı alacaklı ve borçlu olma durumu hiç bir zaman gerçekleşmemiştir. O halde ortada gerçekte hesabı cari değil karz akdinin varlığı söz konusudur. Kaldıki kabule göre, olayda borçlu taksitle ödemeyi kabul etmiş bulunması itibariyle BK.nun 135/2. maddesine göre gene 10 yıllık zamanaşımı uygulanır. Bu nedenlerle Hukuk Genel Kuruluncada
benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 20.10.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.