 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1977/1-384
K: 1977/449
T: 27.4.1977
- HAFRİYAT VE İNŞAAT
- KOMŞULUK HAKKI
- HAKKIN SUİSTİMALİ
- IZRAR KASTI ( Hakkın kullanılmasında )
- OBJEKTİF HÜSNÜNİYET
- TAVZİH
- DUVAR İNŞASI
- DUVARIN KALİ ( Komşuluk Hukuku )
743/m.662
DAVA VE KARAR : Davacı, davalı tarafından taşınmazın kuzey ve batı yönüne duvar yapılarak kendisine zarar verildiğini iddia ile duvarın kaldırılmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece duvar yıktırılmak suretiyle davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş, karar özel dairece aynen "davalı kendi parseline duvar yaptığı anlaşıldığına ve bu işte davalının davacıya izrar maksadı bulunduğu ispat edilemediğine göre davanın reddi icabederken aksi görüş ve düşüncelerle kabulü yolsuz ve bozma dileği bu nedenle yerinde " görüldüğü gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, direnilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulu' da 2.7.1975 gününde özel daire bozma kararını benimseyerek direnme kararını bozmuştur.
Hukuk Genel Kurulu'nun 2.7.1975 günlü bozma kararına karşı davacı vekilinin karar düzeltme yoluna başvurması üzerine, bu istek kabul olunarak düzeltilmesi istenen 2.7.1975 günlü bozma kararı kaldırılıp bu defa direnme kararı aynen şu gerekçe ile bozulmuştur: (Medeni Kanun'un 662. maddesi hükmünce bir mülk sahibi, hafriyat ve inşaatta bulunurken, komşusunun arsasına zarar vererek veya zarara maruz bırakarak veya üzerindeki mebaniyi tehlikeye koyarak izrar edemez. Komşuluk kaidelerine aykırı olarak yapılan inşaatta başkasının arazisine tecavüz halindeki hükümler tatbik olunur. Bir kimsenin arazisine yapı ve bu arada duvar yaptırması elbette mülkiyet hakkının malike sağladığı haklar kapsamına giren bir yetkidir. Ancak, böyle bir hakkın kullanılmasının aşırı bir kullanma niteliğine bürünmemesi zorunludur. Zira, her taşınmaz mal malikinin mülkiyet hakkını kullanırken komşusuna zarar vermeme bocu da vardır. Özellikle bu hakkın kullanılmasında Medeni Kanun'un 2. maddesi açısından iyi niyet kurallarına aykırı davranılması halinde aşırı kullanma söz konusu olur ki, bundan komşu zarar görür ve malik az önce belirtilen borca aykırı davranma durumuna girer. Mahkemece, yapılan duvarın niteliği gözönünde tutularak, az önce açıklanan hukuki esaslar uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak, sonucu uyarınca karar verilmek üzere, direnme kararının bozulması gerekirken zuhulen, özel daire bozma kararında açıklanan biçimde bozulduğu anlaşıldığından karar düzeltme isteğinin kabul olunmak suretiyle Hukuk Genel Kurulu'nun düzeltilmesi istenilen bozma kararı kaldırılıp direnme kararının az önce açıklanan nedenlerle bozulması uygun görülmüştür. )
Davacı vekili, 14.3.1977 günlü dilekçe ile Hukuk Genel Kurulunca Karar düzeltme isteği kabul olunmasına rağmen sonuçta direnme kararının onanmayarak gene bozulduğu ve bu suretle gerekçe ile sonuç arasında çelişiklik bulunduğu nedeniyle tavzih isteğinde bulunmuştur.
Hukuk Genel Kurulunca tavzihi istenen karar ve öncekiler incelandikten sonra gereği görüşüldü:
Yukarıda dosya özetlenirken açıklandığı üzere mahkeme, davayı kabul etmiş ve özel daire bu kararı ve Hukuk Genel Kurulu da 2.7. 1975 günlü karar ile direnme kararını kesin olarak bozmuşlardır. Bunun sonucu olarak gerek özel dairenin 18.12.1972 günlü ve gerekse Hukuk Genel Kurulu'nun 2.7.1975 günlü kararları davanın kesin olarak reddi gerektiği, esasını benimsemişlerdir. Karar düzeltme isteği üzerine Hukuk Genel Kurulu bu isteği kabul etmiş ve davanın reddi gerektiği esasını benimseyen 2.7.1975 günlü bozma kararını kaldırarak bu defa tavzihi istenen kararla mahkemeyi araştırma ve incelemeye sevkeden yeni bir bozma kararı vermiştir. O halde, karar düzeltme isteği üzerine verilen karar öncekinde olduğu gibi davanın kesin olarak reddini öngörmemekte mahkemenin esasları Hukuk Genel Kurulu'nun 15.10.1976 günlü bozma kararında açıklanan şekilde yapacağı araştırma ve inceleme sonucuna göre karar verilmesini öngörmektedir. Aksi halde, yani davacının karar düzeltme isteği reddedilseydi, araştırma ve incelemeye gerek kalmaksızın Hukuk Genel Kurulu'nun 2.7.1975 günlü kararı üzerine dava reddedilecekti. Karar düzeltme isteği üzerine araştırma ve incelemeye sevkeden yeni kararın kapsamından ise, davacının direnme kararının onanmasına ilişkin isteğinin reddi esasen mündemiçtir. Bu nedenlerle tavzihi istenilen Hukuk Genel Kurulu'nun 15.10.1976 günlü kararının gerekçesiyle sonuç kısmını da veya başka suretle çelişiklik bulunmadığından tavzih isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tavzih isteğinin ( REDDİNE ) oybirliğiyle karar verildi.