Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1977/1315
K: 1979/1313
T: 17.10.1979
DAVA : Taraflar arasındaki takibe itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çanakkale İcra Tetkik Meriince itirazın reddine dair verilen 2.6.1977 gün ve 977/31-53 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 4.7.1977 gün ve 977/6544-6748 sayılı ilamı ile, "... takip, senet bedeli 18.500 lira üzerinden yapılmıştır. Senet arkasında bazı ödemeler yazılı olup, bakiye 4500 lira borç kaldığı yazılıdır. bu yazılar hamil tarfından pullarla kapatılmıştır. Alacaklının elinde bulunan senede borçlunun, alacaklısının rızası hilafına kısmi tediyeleri yazması mümkün değildir. Bu hususta duruşmada ileri sürülen iddianın halli muhakemeyi gerektirir. Mevcut şerhlere göre borçlu bakiye 4500 liranın ödendiğini ispat edemediğinden 4500 lira üzerinden itirazın kaldırılması ile takibin devamına karar vermek gerekirken tamamı üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yenidne yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR :Borçlu S.U. İCra takibine konu olan 21.11.1975 tanzim tarihli ve 18.500 liralık bononun borçlusu olduğunu, ancak borcun tamamını lehtar H.'ya ödediğini ve ödemelerin senedin arkasına yazıldığını ileri sürerek senet hamili A.Z.S. tarafından yapılan takibin iptaline karar verilmesini İcra Tetkik Merciinden istemiştir.
Borçlur Kanununun 68. maddesinde yazılı kuralın aksine olarak kambiyo hukukunda, kısmi ödemelerin kabul edilmesi zorunludur. Kısmen yapılan ödeme halinde borçlu bu ödemenini senet üzerine işaret edilmesini ve kendisine bir makbuz verilmesini isteyebilir.
Takibe konu olan ve alacaklı hamilin elinde bulunan senedin arkasında da yapılmış kısmi ödemeler yazılıdır.
TTK.nun 690. maddesinin yollamış ile bonolarda da uygulanacak olan aynı kanunu 599. maddesine göre, hamil bile bile borçlunun zararına hareket etmediği takdirde, borçlu, lehtarla arasında mevcut olan ilişkiye dayanan def'ileri hamile karşı ileri süremez.
Olayda, ciro yolu ile senedi eline geçiren davalı hamil bonoyu aldığı vakit kısmi ödemelerin senede yazılmış olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ise doğrudan doğruya senede ilişkin bu def'iler kendisine karşı da ileri sürülebilir. Çünkü tamamının veya bir kısmının ödenmiş olduğu kendisine yazılı bir bonoyu ciro yolu ile eline geçiren hamilin senet bedelinin tamamını tahsile kalkışması halinde onun sözü edilen 599. maddeye dayanması olanağı yoktur.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara, Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA 17.10.1979 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1) Davanın dayanağı olup borçlusu davacı (H.U.), lehdarı dava dışı (H.Ö.), hamili ise davalı (A.S.) olan 21.11.1975 tanzim ve 30.9.1976 vade tarihli (18.500) TL. değerli emre muharrer senet arkasında (ZAHRINDA), - kısmen ödemeyi ifade için yazıldığı - anlaşılan yazının, senet hamili davalıyı ilzam edebilmesi için; bu yazının bizzat alacaklı (senet lehdarı H.Ö.) tarafından yazıldığının subut bulması şarttır. Şayet, kısmen ödemeyi (kabzı) mutazammın bu yazı bir başkası tarafından yazılmış ise, o zaman, bu yazının; alacaklı yani (senet lehdarı)nın imzası ile tevsik edilmiş olması gerekir. Dava dosyası içerisinde mevcut davalı vekili tarafından düzenlenmiş olan 11.4.1977 tarihli layiha münderecatı ile yine aynı vekilin 12.4.1977 tarihli muhakeme celsesindeki açıklamasından da anlaşılacağı veçhile, davalı taraf ciro yoluyla senedi devir alırken senet arkasındaki (kısmı ödeme) şerhinden haberdar bulunmamaktadır. Çünkü kısmı ödeme şerhinin üstü - tek harfi bile okunamıyacak bir şekilde - 13 adet damga pulunun yan yana yapıştırılmış olması suretiyle tamamen kapatılıp gizlenmiş bulunmaktadır. Damga pulları borçlu davacının, (kısmı ödeme) ile ilgili olarak icra tetkik merciindeki iddiası üzerine sökülmüş ve o zaman ancak alttaki meşruhat ortaya çıkmıştır. Bu maddi vakıa dava dosyası münderecatı ile sabittir. Kısmi ödemeyi gizlemede kullanılan damga pulları, merci hakimliğinde sökülüp şimdiki gibi üst üste iğnelenmiş ve alttaki yazı ancak o suretle okunabilmiştir. Davacı borçlu pulların davalı hamil tarafından yapıştırıldığını ve suretle kısmı ödemeyi hamilin bizzat gizlediğini ileri sürmemiştir. Dosyada bu yolda en ufak bir iddia yoktur. Bu maddi vakıa karşısında, ciro yoluyla senedin hamili durumuna giren davalıyı, (hüsnüniyetli hamil) olarak kabul etmek zorunluluğundayız.
Olayda bir an için kısmi ödemenin varlığını kabul etsek dahi; bakiye kısım (borç tecdid ve mahsubu) anlamına geleceği için, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 290 ve Borçlar Kanununun 13 üncü maddesine göre; keza, senet arkasındaki el yazılı meşruhatın senet lehdarı dava dışı H.Ö.'ın imzası ile tevsik ve tasdik edilmiş olması icap eder. Halbuki davanın dayanağı olan emre muharrer senetdeki (kısmi ödeme) meşruhatında hiçbir imza mevcut değildir. Söz konusu (kısmi ödeme) meşruhatı altında imza mevcut olsa ve bu meşruhat da olayımızda olduğu gibi 13 adet damga pullarının yan yana ve alttaki yazının haricen görünüp okunmasını gizleyecek bir tarzda yaptırılmamış olsa idi, ancak o zaman, İcra Tetkik Hakimi, sadece mevcut imzanın kime ait olduğunu, İcra İflas Kanunu'nun 68 inci maddesine göre araştırmak zorunluğunda idi. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 301 inci maddesinde yer alan (kısmi ödeme - kabz) meşruhatı (imza) kapsamı dışında kabul edilmesi gerekeceği için, icra hakimi bu meşruhattaki el yazısının senet borçlu veya lehdarından hangisine veya üçüncü şahsa ait olup olmadığını ve zaman itibariyle yazılış süresini (yaşını) araştırmakla zorunlu değildir .
Merci hakimliği kararında da belirtildiği veçhile, bu yönü araştırmak (mahdut yetkili) icra merciinin görevi dışında kalır ve bu ciheti incelemek (Hukuk Mahkemesi)ne aittir. Bu itibarla İcra Tetkik Merciinin bu yöne dayanan (ısrar kararı) yerindedir.
2) TTK.nun 690 ıncı maddesinin atfı nedeniyle emre muharrer senetlerde de uygulama olanağı bulunan TTK.nun 621 inci maddesi hükmüne göre, borçlu; senet bedelini (tam olarak öderken) senet lehdarı veya hamilinden senedin aynen kendisine iadesini (TTK. 557) isteyebileceği gibi ödenme (ibra) şerhi yazılarak ondan sonra aynen iadesini de istemek imkanına sahiptir. Kısmi ödeme halinde ise borçlu (muhatap) lehdar veya hamilden bu ödemesinin senet üzerine işaret edilmesini ve bu yolda kendisine ayrıca bir makbuz verilmesini istemek imkanına sahiptir. Olayda, davacı borçlu senet arkasında yazılı olan kısmi ödemesini tevsik eden ne bir makbuz ibraz edebilmiş ve ne de bu ödeme meşruhatının senet lehtar veya hamilinin bilgisi altında yazıldığını isbat edebilmiştir. Bu itibarla davacı borçlu, (kısmi ödeme) iddiasını isbat edememiştir. Bu iddiasını dava dışı senet lehdarı ile ayrıca halletmesi gerekir kısmi ödeme iddiası hüsnüniyetli hamili ilgilendirmez, borçlu ile senet lehdarını ilgilendirir.
Hukuk Genel Kurulundaki konuşmamız esnasında da belirtmiş olduğumuz veçhile bir kağıt para gibi elden ele tedavül etme vasfına sahip olan kıymetli evrakın (emre muharrer senet, çek ve poliçe) en belirgin özelliği; senedi elinde bulunduran kişiye (hamile) mutlak bir güven vermesi halidir. Kıymetli evrakın bu özelliği itibariyle, Türk Ticaret Kanunu (hüsnüniyetli hamili) korumak zorunluluğunu en ön plana almış bulunmaktadır. Olayda davacı (ciro suretiyle hamil durumunda olan) davalının, senet bedelinin kısmen ödendiğini bildiğini veya bilmesi gerektiğini ve ayrıca senedi devir ederken dava dışı lehdar ile birlikte (TTK. m. 599 göre) bile bile kendisi aleyhine hareket ettiklerini (hileli-itilaf) iddia etmemiş bulunmaktadır. Dosyada bu yolda en ufak bir iddia mevcut değildir.
Senet arkasındaki kısmi ödeme ile ilgili imzasız meşruhat müteaddit damga pullarının yapıştırılması suretiyle ve hiçbir şekilde okunmasına imkan kalmayacak bir tarzda üstü kapatılmış olduğundan davalı hamili (kötü niyetli) ve (kendisinden beklenen ihtimamı sarfetmemiş bir kişi MK. m. 2) olarak tavsif etmeye de imkan yoktur. Kaldı ki, TTK. m. 592 nci maddesi hükmünde de açıkça belirtildiği veçhile hamile karşı (ağır bir kusur) isnadının mümkün olmadığı hallerde, hüsnüniyetli hamile karşı söz konusu iddialar ileri dahi sürülemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle (Çanakkale İcra Tetkik Mercii) kararı tamamen usul ve kanuna uygun olduğundan (ısrar kararı)'nın onanması oyundayım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini