 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1977/11-1013
K: 1978/824
T: 11.10.1978
- ORTAKLIK SERMAYESİNİN ARTTIRILMASI (Objektif İyiniyet Kurallarına Aykırılık)
- OBJEKTİF İYİNİYET KURALLARINA AYKIRILIK (Nominal Değer Üzerinde Pay Senetleri Çıkarılması)
- NOMİNAL DEĞER ÜZERİNDE PAY SENETLERİ ÇIKARILMASI ( Objektif İyiniyet Kurallarına Aykırılık )
6762/m.286,381,385,394
DAVA : Taraflar arasındaki A.Ş. Genel Kurul kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( İstanbul 1. Asliye Ticaret mahkemesi ) nce davanın kabulüne dair verilen 2.7.1976 gün ve 713-942 sayılı kararın incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, yargıtay 11. hukuk Dairesi'nin 27.12.1976 gün ve 4750- 5654 sayılı ilamiyle ( ...1- Anonim Ortaklık Genel Kurulunca alınan kararın iptal edilebilmesi için TTK.nun 381. maddesi gereğince, kanuna veya esas sözleşme hükümlerine veya özellikle objektif iyiniyet kurallarına aykırı bulunması gerekir. 2-TTK.nun 286. maddesinin 2. fıkrası hükmü uyarınca nominal ( itibari ) değerlerinden yüksek bir bedelle pay senetleri çıkarabilmesi ana sözleşmede bu hususta bir hüküm bulunmasına veya bunun Genel kurulca karar altına alınmasına bağlıdır. Davalı anonim ortaklık ana sözleşmesinde nominal değerlerinden yüksek bir bedelle pay senetleri çıkarabileceği hususunda herhangi bir hüküm bulunmaması ve iptali istenen kararın alındığı 19.4.1974 günlü genel kurul toplantısında da bu yolda bir karar alınmış olması nedenleriyle, arttırılan sermaye karşılığı pay senetlerinin nominal değer üzerinden çıkarılmasında kanuna ve ortaklık ana sözleşmesi hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır. 3- Gerçek değeri yüksek olan pay senetlerinin nominal değer üzerinden, ortaklarca satın alınmak üzere satışa arzedilmesinin, mali olanaklarının elvermemesi nedeniyle payları oranında satın alamayacak durumda bulunan pay sahiplerinin kar payları ile tasfiye sonucuna katılma paylarının azalmasına neden olacağı aksi iddia edilemeyecek bir olgudur. Ayrıca pay sahiplerinin genel kurulda alınacak kararlarda payların ortaklık sermayesine olan oranlarda düşeceğinden oylarının etkinliğini eksilteceği de bir gerçektir.
Artırılan sermaye karşılık nominal değer üzerinden çıkarılacak pay senetlerinden payları oranında satın alamayacak durumda bulunan pay sahipleri zararına olan bu olguların, mahkeme kararında açıkça belirtilmiş olmamakla beraber TTK.nun 385/2. maddesindeki kazanılmış hakların ihlali şeklinde yorumlandığı anlaşılmaktadır. Bu madde sözü edilen kazanılmış hakların ihlalinin söz konusu olabilmesi için bu haklarının her birinin tamamının veya özünün ihlali gerekir. Oysa davadaki pay sahiplerinin kar ve tasfiye sonucuna katılma payları ile oylarının etkinliğinin azalması söz konusudur. Yoksa bu hakların tamamen yahut özünün ortadan kaldırılması diye bir şey yoktur. Bu nedenle pay sahiplerinin, iptali istenen genel kurul kararı ile kazınılmış haklarının ihlal edildiğinden de bahsedilemez. Aksi halin kabulü, anonim ortaklıklarda sermaye arttırımına, bir pay sahibi karşı çıktığı takdirde olanak kalmaz. Böyle bir durum ise, hem pay sahiplerinin anonim ortaklık pay senetleri almalarındaki amaca ve hem de sermayesi artırılan anonim ortaklığın ülke ekonomisine yapacağı katkının da büyümesinin doğal olması yönünden ülkenin ekonomik büyümesine ters düşer. 4-Davacılar, parasal olanaklarının elvermemesi nedeniyle, sermaye artırımından dolayı çıkarılan pay senetlerinden ortaklık sermayesindeki payları ile oranlı miktarını satın almadıklarını ve bu suretle Genel kurul kararının kendilerini mağdur ettiğini bildirerek bu hususda objektif iyi niyet kurallarına aykırılığa bir neden olarak göstermekte ve dayanmaktadır.
19.4.1974 günlü genel kurul toplantısında ortaklık sermayesinin 5.000.000 lira arttırılmasına karar verildikten sonra, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin 15 Mayıs 1974 gün 5148 sayılı nüshasında yayınlanan ilanda; pay sahibi ortaklara ilanı izleyen 30 gün içinde başvurmaları koşulu ile TTK.nun 394. maddesi gereğince payları oranında pay senedi alabilecekleri belirtilmiştir. Davacılar bu süre içinde parasal olanaksızlıkları nedeniyle, TTK.nun 394. maddesindeki rucuan haklarını kullanamamaları yüzünden zarara uğradıklarını iddia etmekte iseler de, 10.000 paylı davalı ortaklığın ancak 20 payına sahip olan davacılar, pek cüz'i olan bu payları ile oranlı pay senetlerini alamayacak derecede parasal olanaksızlık içinde bulunduklarını da kanıtlamış değillerdir. Objektif iyiniyet kuralarına uygun hareket davalı ortaklık için olduğu kadar davacılar içinde söz konusudur. Yani davalı ortaklığın davacıları zarara sokmak kastı ile hareket ettiği sonucuna varılabilmek için davacıların iyiniyet kurallarına uygun hareket etmiş olduklarının subuta ermiş bulunması lazım gelir. Bu itibarla, davacıların evvel emirde, ortaklık sermayesine göre pek az olan kendi payları oranında yani pay senedi satın almak olanağından yoksun bulunduklarını kanıtlamadan, davalı ortaklığı kendilerini zarara sokmak kasdı ile hareket ettiğini iddia edemez ve sırf arttırılan sermaye karşılığında çıkarılan pay senetlerinin nominal değer üzerinden çıkarılmış bulunması olgusunda, objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceğinden söz ederek dayanamazlar.
Davalı ortaklığın gelişmesi daha verimli bir hale gelmesi için sermayesinin arttırılması gerektiğinde taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamasına, arttırılan sermaye karşılığı nominal değer üzerinden çıkarılan pay senetlerinden, TTK.nun 394. maddesi hükmü gereğince 30 günlük süre içinde pay sahiplerinin ortaklık sermayesindeki payları ile oranlı miktarını satın alabileceklerinin ilan edilmesine, davacıların pek az olan payları ile oranlı miktarda yeni pay senetleri satın almak olanağından yoksun bulunduklarını kanıtlamamış olmalarına ve nominal değerlerle yeni pay senetleri çıkarmak suretiyle ortaklık sermayesinin arttırılmasının yalnızca bir kısım pay sahiplerini zarara sokmak kastı ile yapıldığının subuta ermesine göre, davada davalı ortaklığın objektif iyi niyet kurallarına aykırı hareket ettiği de kabul edilemez.
Davada, TTK.nun 381. maddesi hükmü gereğince, kanuna veya ortaklık ana sözleşmesinin hükümlerine ve özellikle objektif iyiniyet kurallarına aykırılık sabit ve söz konusu olmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü ile ortaklık sermayesini arttırılmasına ilişkin davalı ortaklık genel kurulunun 19.4.1974 günlü toplantısında çoğunlukla aldığı kararın iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden ve duruşma isteyen:Davalı vekili.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara dayandığı gerektici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı yararına takdir olunan ( 1.400 ) lira avukatlık parasının davacı taraftan alınıp davalıya verilmesine, 11.10.1978 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.