 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1977/320
K: 1977/371
T: 24.10.1977
DAVA : Sahtecilikten sanık (H) nin hükümlülüğüne dair (Muş Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 14.4.1977 gün ve 10/77 sayılı hüküm, yazılı emir üzerine 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu red kararına C. Başsavcılığı'nın 18.7.1977 gün ve 65 sayılı itiraz yazısı ile dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Bono (emre muharer senet ) üzerinde tahrifat yapmaktan sanık (H) nin TCK.nun 345. 59, 89, 647 sayılı 6. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasiyle mahkumiyetine ve cezasının teciline dair Muş Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilip kesinleşen hükmün; (sanığa isnat edilen fiilin resmi evraktan madut emre muharrer senet (bono) üzerinde tahribat yapmaktan ibaret ve TCK.nun 342. maddesine mümas bulunmasına binaen, davanın görülmesi ve delillerin takdiri yüksek vazifeli ağır ceza mahkemesine ait iken asliye ceza mahkemesinde Rü'yet edilip karara bağlanmasında isabet görülmemiş...) olduğundan bahisle CMUK.nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 6.6.1977 gün ve 32887 sayılı emirlerine atfen C. Başsavcılığı'nın 10.6.1977 gün ve 558 sayılı ihbarnamesiyle istenilmiştir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi ise; (Sanığın mahkumiyetine esas alınan resmi senet üzerinde tahrifat yapma suçundan dolayı TCK.nun 342. maddesi yerine 345. maddesiyle eksik ceza tayinindeki isabetsizlik söz konusu hükmün aleyhe bozulmasını gerektirmediğinden yazılı emre atfen tebliğnamede açıklanan bozma isteğinin reddine) 15.6.1977 gün ve 4261/4103 sayı ile karar vermiştir.
C. Başsavcılığının 18.7.1977 gün ve 65/1016 K.D. sayılı itirazından ; (yazılı emre dayanan ihbarnamedeki istem kapsamı sonucu açısından göreve ve dolayısı ile kamu düzenine ilişkin olup yasaya aykırılığın olağanüstü yasa yolu ile saptanması gereklidir. TCK.nun 342. maddesi yerine 345. maddesinin uygulanmasındaki aykırılık göreve ilişkin bulunması nedeniyle bunun saptanmış olması ile yetinilmesi gerekçesi CMUK.nun 343. maddesi hükümleri karşısında yerinde görülmemiştir ve böyle bir durum sanık hakkında hiç bir ceza uygulanmaması gibi bir sonuç oluşturur. Yasaya aykırılık saptandığına göre hükmün aleyhe tesir etmemek üzere bozulması ile birlikte TCK'nun 345. maddeye göre hükmolunan cezanın yerine getirilmesi ile yetinilmesine karar verilmek gerekirken ihbarnamenin reddi yerinde görülmemiş) olduğundan bahisle, özel daire kararı kaldırılarak Muş Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14.4.1977 gün ve 10/77 sayılı kararının "aleyhe tesir etmemek ve hükmedilmiş cezanın yerine getirilmesi ile yetinilmek üzere bozulmasına karar verilmesi" istenilmiştir.
CMUK.nun 343. maddesi; Hakim tarafından ve mahkemelerden verilen ve temyiz mahkemesince tetkik edilmeksizin katileşen karar ve hükümlerde (kanuna muhalefet edilmesi) halinde karar ve hükümlerin aleyhe tesir etmeksizin bozulabileceği hükmünü ihtiva etmektedir.
Anılan Kanunun 307. maddesinde (hukuki bir kaidenin tatbik edilmesi yahut yanlış tatbik edilmesi) kanuna muhalefet olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 308. maddesinde ise, gösterilen sekiz halde kanuna mutlaka muhalefet edilmiş sayılacağı öngörülmüştür.
Hükme konu edilen emre muharrer senedin durumuna gelince : TCK.nun 349/2 maddesi emre veya hamile yazılı olarak tanzim edilen kambiyo senetlerinin resmi varaka hükmünde olduğunu açıklamıştır. Bu maddeye göre dava konusu emre muharrer senet (Bono) resmi varakadan sayılması itibariyle bunun tahrifi TCK.nun 342. maddesine uygun bir suç teşkil etmekte ve bu suça ait davanın ise ağır ceza mahkemesinde görülmesi icabetmektedir. Oysa Muş Asliye Ceza Mahkemesi TCK.nun 345. maddesi uyarınca hüküm kurmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla C. Başsavcılığı'nın itirazı yerinde olup, kanuna muhalefet edildiği anlaşılan hükmün ihbarnamede bildirildiği gibi ve aleyhe tesir etmemek üzere bozulması ve hükmedilen ve daha hafif bulunan cezanın çektirilmesi ile yetinilmesi lazım gelirse de; dosyaya ve Muş İcra Memurluğu'nun 1973/494 sayılı takip dosyası münderecatına göre; 18.3.1971 vade ve 18.1.1971 tanzim tarihli emre muharrer senedin başka bonolarla birlikte alacaklı (H) vekili tarafından 27.11.1971 tarihinde İcraya konduğu, 27.11.1971 günlü ödeme emrinin borçluya 3.1.1972 gününde tebliğ edildiği bir süre takip edilmediği icra takibinin işlemden kaldırıldığı ancak (H) nin 17.9.1973 günlü dilekçesi üzerine takip yenilenerek borçlunun maaşının 1/4'nün haczine karar verildiği 26.11.1974 tarihinde başlayan tahsilatın 29.12.1975 tarihinde ikmal edildiği anlaşılmaktadır.
Sözü geçen emre muharrer senedin muharref biçimde işleme tabi tutulduğu yani icraya konduğu tarihin 27.11.1971 olması itibariyle dava 1803 sayılı Af Kanununun kapsamına girmiş bulunduğundan cezanın çektirilmemesi gerekmektedir.
Çoğunluğa karşı olan görüş ise; yazılı emirde Af Kanunundan söz edilememiş olması itibariyle cezanın çektirilmemesine karar verilemeyeceği yolundadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı'nın yazılı itirazının kabulüne, Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 15.6.1977 gün ve 4261/4103 sayılı ilamının kaldırılmasına, Muş Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14.4.1977 gün ve 10/77 sayılı kararın BOZULMASINA, oybirliğiyle ve 1803 sayılı Af Kanunu muvacehesinde cezanın çektirilmemesine üçte ikiyi geçen çoğunlukla 24.10.1977 gününde karar verildi.