 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1977/1-69
K: 1977/135
T: 28.03.1977
- HAKSIZ TUTUKLAMADA ÖDENCE (BERAATİN KESİNLEŞMESİ)
ÖZET: Beraat kararı, ilk soruşturmada davaya katılma isteğinde bulunan kişiye bildirilmediğine göre, kesinleşmiş sayılamaz. Kesinleşmeyen beraat hükmüne dayanılarak, haksız tutuklama nedeniyle açılan ödence (tazminat) davasının sonuçlandırılması doğru değildir.
(466 s. KDYTK m. 1)
Haksız yere tutuklandığı günler için 466 sayılı Kanun gereğince tazminat verilmesi isteğiyle davacı (A) tarafından açılan dava üzerine (Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi) nden verilen 5.11.1976 günlü hüküm davalı hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince incelenerek, onanmasına dair verilen 27.1.1977 gün ve 252/235 sayılı ilama karşı C. Başsavcılığınca; 1. Ceza Dairesinin onama kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 18.2.1977 gün ve 9 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Bakanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Öldürmeğe teşebbüs suçundan Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesince haksız yere tutuklandığı günler için tazminat isteminde bulunan (A) ya bir miktar maddi ve manevi tazminatın verilmesine ilişkin hükmün özel dairece; ölenin kardeşi (H) 29.4.1975 ve 30.4.1975 günlü sorgu Hakimliğine yazdığı dilekçeleri ile sanıkların suçlarının sabit olduğundan bahisle tecziyelerini istemişse de, bu dilekçeler üzerine dinlendiği sırada katılma isteğinde bulunmamış, gerek sorgu hakimliğince ve gerekse mahkemecede bu dilekçe sahibinin davaya katılması hakkında bir karar verilmemiş, ilk tahkikat safhasında bile davayı takip edindikçe sahibi mahkemede 1461 bulunmadığı gibi, uzun araştırma sonucu adresi meçhul kaldığı tespit edilerek evvelki ifadelerinin okunmasına karar verildiği, duruş. ma tutanağının incelenmesinden anlaşılmış olmasına göre, haksız olarak tutuklandığı delillere tamamiyle uygun olarak verilen beraat kararının tetkikinden anlaşılan davalının adresi meçhul kalan müştekiye tebligat yoluna gidilmek suretiyle sonsuza kadar sanık durumunda bırakılmasına adalet ilkeleri, olanak tanımayacağından tebliğnamedeki bu noktaya dayanan bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Denilerek onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı itirazında; (Tazminat istemine esas olarak ceza davasına ait dosyanın tetkikinde; öldürmek suçundan sanık bulunan (A) hakkında 7. 3. 1975 günlü talepname ile dava açıldıktan sonra, öldürülenin kardeşi (H. B.) nin 30.4. 1975 günlü dilekçe ile davaya müdahaleyi kapsar nitelikte istekte bulunduğu, merciince bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği ve yokluğunda ittihaz olunan beraat kararını (H. B.)'ye tebliğ edilmediği görülmüş ve tarafımızdan tanzim olunan tebliğnamede; Yargıtay incelenmesinden geçmeyen böyle bir kararın kesinleşmiş sayılamayacağı ve buna istinaden tazminat ödenmesi kararının kanuna aykırı olacağı gerekçesiyle hükmün bozulması istenmiştir.
Nitekim: aynı yüksek ceza dairesi benzeri bir olayda 19.1.1977 gün ve 1977/162 - 70 sayılı ilamı ile; "tazminat isteğine esas olan sanıklar hakkındaki kamu davası 4.2.1975 günlü talepname ile açıldıktan sonra öldürülenin oğlu olan (K. 0.) 14. 2. 1975 günlü dilekçesiyle davaya müdahale isteğinde bulunmuş olduğu halde, bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gibi yokluğunda ittihaz olunan beraat hükmünün de kendisine tebliğ edilmediği görülmüş ve bu nedenle kesinleşmiş sayılamayacak beraat kararına istinatla tazminata hükmedilmesini" kanuna aykırı bularak bozmuş olması bu isteğimizi teyit ettiği halde, bu kerre verilen tazminat hükmünün onanması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
Arz olunan nedenle özel daire kararının kaldırılması ve hükmün tebliğname gereğince bozulması istenilmiştir.
1 - Davaya konu olan Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesine ait dava dosyasında maktulün kardeşi olup suçtan zarar gördüğü anlaşılan (C. H.) nin talepname ile kamu davası açıldıktan sonra sorgu Hakimliğine vermiş bulunduğu, 29.4.1975 ve 30.4.1975 tarihli dilekçeler muhtevası itibariyle davaya müdahale mahiyetinde bulunduğu ve bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar da verilmediği cihetle evvelemirde davacı hakkında sanık olarak yapılan yargılama 1462 sonucu verilen beraat hükmünün müdahale isteminde bulunan bu alışa tebliğat Kanununun verdiği yasal imkanlarla tebliği gerekir. ancak adı geçenin temyiz etmemesi halinde hükmün kesinleşeceği, bundan sonra söylenebilecektir. Oysa bu yasal gerek yerine getirilmediği için henüz ortada kesinleşmiş bir beraat hükmünden bahse imkan bulunmadığı cihetle tazminata ilişkin bu davanın bakılarak sonuca gidilmesine, 466 sayılı Kanunun ikinci maddesine göre yasal olanak yoktur.
Bu itibarla C. Başsavcılığı itirazı yerinde görüldüğünden kabulüne, daire kararının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
2- Çoğunluğa karşı olan görüş ise; sorgu hakimine sözü edilen dilekçeleri veren müştekinin bir daha davayı takip etmediği, ifadesinin bile alınamadığı dikkate alınınca gerekçeleri itibariyle hükmün onanmasına ilişkin özel daire kararı usule ve yasaya uygun bulunduğundan itirazın reddine karar verilmesi gerektiği yolundadır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 27.1.1977 gün ve 252/235 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 5.11.1976 gün ve 97/167 sayılı kararının ortada henüz kesinleşmiş bir beraat hükmü olmadığı halde, davaya bakılarak tazminata ilişkin hüküm tesisinin yasaya aykırı bulunduğu" gerekçesi ile (BOZULMASINA) ve depo parasının geri verilmesine, 7.3.1977 gününde gerekli yasal çoğunluk bulunamadığından 28.3.1977 günlü ve ikinci müzakerede yarıdan bir fazlayı geçen çoğunlukla karar verildi.