 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1977/184
K: 1977/207
T: 09.05.1977
DAVA : Dikkatsizlik ve tedbirsizlikle ölüme sebebiyet vermekten sanık (H) nin hükümlülüğüne ilişkin Kahta Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen 8.9.1976 gün ve 41/140 sayılı hükmün sanığın temyizi üzerine 8. Ceza Dairesince incelenerek bozulmasına dair verilen karara karşı C. Başsavcılığının bozma kararının kaldırılması ve hükmün onanması istemini bildiren 18.4.1977 gün ve 35 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermekten sanık (H) nin TCK.nun 455/1, 59 ve 647 sayılı Kanunun 4/1 maddesince mahkumiyetine ilişkin hükmü özel daire yolcu taşımaya elverişli olmayan ve sürücüden başka binecek yeri bulunmayan sürdüğü traktöre diğer arkadaşları ile birlikte ölen (A) nın da binmesi suretiyle kusurlu bulunduğu gözetilmeden tüm kusurların sanıkta olduğu yolundaki bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizliğinden bozmuştur.
C. Başsavcılığı itirazında ölümle neticelenen olayda illiyet rabıtasının yolculuğun hangi safhasında başlatılması gerektiğinin tesbit ve tayininden ibarettir.
Hadisenin illiyet yönünden vuzuha kavuşturulabilmesi için iki safha üzerinde durulması gerekmiştir.
1. safha: Bu kesimde sanık, ehliyetsiz olarak sürücülüğünü yaptığı traktöre iki yolcu bindirmiş ve seyrine devam etmiştir. Yolculuk esnasında yolcuların iyi tutunamamak, uyumak veya traktörün kasis çıkramalarına kendilerini adetpe edememek gibi şahıslarından veya traktör sarsıntılarından neşet eden sebeplerden dolayı düşüp ölmeleri veya yaralanmaları bahis konusu değildir. Yukarıdaki sebeplere dayanan bir ölüm olayı müterafik kusura yol açabilecektir. Yolculuk ise kazasız bir şekilde kilometrelerce, köye 500 metrelik bir mesafe kalıncaya kadar, normal olarak devam etmiştir. Sanığın bu safhada kazaya sebebiyet veren bir tedbirsizliğine raslanamamıştır. Buraya kadar olan kusuru yolcu taşımaya mahsus olmayan yük aracına yolcu almış bulunmasından dolayı trafik zabıta cezasına esas teşkil etmekten öteye geçemiyecektir.
2. safha: Bu safha, normal seyrin ve sanığın sürücülük başarısının son bulduğu bir safhadır. Köye 500 metre gibi kısa bir mesafe kalmıştır. Traktörle yokuş aşağı inmekte bulunduğu bir sırada şalvarı vitese takılmış ve vites boşalmıştır. Sanık traktörü vitese alamadığı ve dolayısıyle vites küçültemediği gibi şaşırarak fren yerine gaza basmış, bunun neticesi olarak da traktörün hakimiyetten çıkmasına, devrilip takla atmasına ve binnetice yolculardan birinin ölümüne sebebiyet vermiştir.
Bu itibarladır ki, ölümle ilgili sebep netice münasebeti, diğer ifade ile illiyet rabıtası ikinci safhadaki yokuş başında, vitesin boşaldığı yerde başlamış taklaya kadar devam etmiştir.
Hadise ile ilgili bilirkişi heyeti raporunda, görüşümüz teyit edilmekte ve kusurun yüzde yüz sanığa raci olması gerektiği sebepleri ile birlikte açıklanmaktadır.
Emsal hadiselerde İ.T.Ü mensupları arasından seçilen üçer kişilik bilirkişi heyetlerinin hazırladıkları raporlarında aynı mahalde olduğu hatırlanmaktadır.
Bir an için illiyet rabıtasının daha gerilerden yolcuların traktöre ilk bindikleri yerden başlatılması gerektiği farz olsa dahi, bu takdirde de süterafik kusurdan bahsedilmeyecektir. Zira traktör, yolcu taşımaya mahsus bir vasıta değildir. Böyle bir vasıtaya yolcu almamak trafik tüzüğü de dahil her yönü ile sanıkla ilgili bir mecburiyettir. Bu mecburiyetin yolculara sirayeti yoktur.
Aksinin kabulü, istiap haddinden fazla yük ve yolcu alan yük gemisinin batmasına sebebiyet veren bir kaptanın mesuliyetine ölen yolcuların da iştirak ettirilmesi gibi bir anlama gelecektir.
Ayrıca bu kazada ölen şahısla traktörü kullanan sanığın traktörün müşterek maliklerinden ibaret bulundukları 2.6.1976 tarihli celsede aynı köyden şahit (M) tarafından açıklanmıştır.
Duruşmada hazır bulunan sanık bu şahadetin doğru olduğunu bildirmiştir. Tarlaya çift sürmek için birlikte gittiklerini de hazırlık tahkikatında açıklamaktadır.
Hadisenin bu yönü ile bile kaza, müşterek maliklerin birlikte gelmekte oldukları bir sırada vukubulmuştur. Olay son tahkikatta üzerinde durulmayan bu açıdan nazara alındığı ve kırsal alanda traktörle seyrin teamül haline geldiği hususu da gözönünde bulundurulduğu takdirde kendi traktörüne binen ölene hadisenin 1. safhasından başlatılması gereken bir kusur izafe edilemiyecek ve dolayısıyle kusurun bu yönden dahi gene ikinci safhada sanıkta aranması gerekecektir.
İlamda bozma sebebi olarak nazara alınan gerekçe, müterafik kusurdan ziyade takdiri tahfife daha uygun düşmektedir.
Hadisede ise; esasen TCK.nun 59. maddesi ile de bir indirme yapılmış bulunmaktadır.
Arzolunan sebeplerle itiraz konusu bozma ilamın kaldırılmasına ve hükmün tebliğname uyarınca onanmasına karar verilmesi istenmiştir.
Dosyaya toplanan delillere ve kabule göre ölen (A) sanığın ehliyetsiz olarak kullandığı traktöre diğer arkadaşlarıyla birlikte binmiş, tarladan köye doğru seyrederken köye 500 metre kala rampa aşağı iniş yapıldığı sırada sanığın meslekteki acemiliği, tedbirsizlik ve dikkatsizliği sonucu hızlanan traktörü durduramadığı fren yerine gaza basarak yönetimi kaybettiği, bu kusurlu hareketi sonucu olarak da traktörü devirdiği yolculardan (A) nın ölümüne sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır.
Traktörü ehliyeti olmaksızın kullanan sanığın yolcu taşıma aracı niteliğinde bulunmayan bu araca yolcu almaması gerekirken almak suretiyle tam kusurlu olduğu uzman bilirkişiler tarafından açıklanmış ve bu açıklamanın yukarıda yazılı oluşa da uygun bulunduğu görülmüştür.
Bu itibarla ölenden gelen ve sonuca etkili herhangi bir kusur bulunmadığından itirazın kabulüne, bozma ilamının kaldırılmasına sanığa ait temyiz itirazlarının reddine, yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına katılmayan üyeler ise özel daire bozma kararı doğrultusunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle itirazın kabulüne, 8. Ceza Dairesinin 29/3/1977 gün ve 1977/2881 sayılı bozma ilamının kaldırılmasına yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA, depo parasının gelir yazılmasına 9.5.1977 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.