 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1977/1253
K: 1978/531
T: 17.11.1978
DAVA : Davacı, dava dilekçesinde, toplu iş sözleşmesinin 74. maddesinde; iş akdinin disiplin kurulu kararı olmadan işverence feshedilmesi halinde kötüniyetle fesih sayılacağının öngörüldüğünü ve iş akdinin toplu iş sözleşmesine uygun şekilde disiplin kurulu toplanmadan feshedilmiş bulunması nedeniyle bu maddede yazılı 3 yıllık tam maaş tutarında kötüniyet tazminatı istemiştir. Davalı ise, davacının işi engellediği, çalışma düzenini bozup idareye karşı geldiği, bu konuda tutanaklar düzenlenerek disiplin kuruluna verildiği ve bu kurul kararı ile iş akdinin bozulduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme, kötüniyet tazminatını reddetmiş kıdem tazminatına da istekle bağlı kalarak hüküm tesisi etmiştir. Gerçekten; toplu iş sözleşmesinin 74. maddesinde işçinin iş akdinin, disiplin kurulları kararı olmadan işverence feshi könütiyetli fesih sayılmış ve bu gibi hallerde işçiye toplu sözleşme ve iş mevzuatından doğan hakları dışında ayrıca 3 yıllık tam maaş tutarında kötüniyettazminatı ödeneceği kabul edilmiştir. Anak, objektif iyiniyet veya aksi kötüniyet kuralları, insanlar arasındaki ilişkilerde yasa, tüzük, yönetmelik ve hatta örf ve adet hukuku gibi düzenlemeler dışında sosyal ve kültürel ilerleme süreci içinde ahlak dürüstlüğü gibi esaslardan esinlenerek toplumun değer yargısı ile oluşan kurallardır. Bu nedenle olayın özel koşulları, oluşumu ve yanları itibariyle genel değer yargıya göre iyiniyet kurallarına uygun düşen bir fiil ve davranış bir genel değer yargıya göre iyiniyet kurallarına uygun düşen bir fiil ve davranış bir düzenleme ile kötüniyet kuralı olarak ortaya konamıyacağı gibi aksi de olamaz.
KARAR : Nitekim İş Yasasının 13Cf3. de işçinin sendikaya üye olması şikayet başvurması gibi sebeplerle işinden çıkarılması şekilnde bazı örnekler verilmiştir. Onun için genel değer yargıya göre kötüniyet sayılabilecek somut olay ve olaylar ortaya konup kanıtlanmadıkça sadece disiplin kurulu kararı olmadan ve fakat haklı nedenlere dayanan bir fesih kötüniyet sayılamaz. Davada objektif könütiyeti gösteren somut bir olay kanıtlanmadığına göre mahkemenin kötüniyet tazminatı isteğini reddetmesi doğru olup davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Kaldı ki, yine toplu iş sözleşmesinin 51b maddesinde ulusal bayram, genel tatil ve işçi bayramı kabul edilen 24 Temmuz günlerinde en geç iki gün önce duyurulmak suretiyle 3 yevmiye karşılığı çalışılması kabul edilmiş ve davalı da bu hükme dayanarak 3.10.1975 gün ve 3203 sayılı temizlik işleri müdürlüğüne gönderdiği yazıda şehrin temizliğinin devamı için 7.10.1975 Salıya rastlayan 2. bayram günü temizliğe devam edilmesi istenmiş, temizlik işleri müdürlüğü 4.10.1975 tarihli temizlik işçilerine başlığını taşıyan yazı ile de şehrin temiz olarak tutulması için 7 Ekim 1975 Salı gününden itibaren temizliğe devam edilmesini ilan ve bu yazıya göre hareketi istemiştir.
Buna rağmen belirlenen günden itibaren işe gelmeyen davacı ve 31 arkadaşı hakkında 9.10.1975 günü tutanak tanzim edilip disiplin kuruluna verilmiş, ancak toplu iş sözleşmesinin 75a-2. maddesine göre 4 üyeden teşekkül eden kurulun sendika temsilcileri yer gün ve saat belirtilerek kurul başkanı tarafından 2 defa davet edildiği halde gelmemeleri üzerine 3. sefer başkan ile diğer işveren temsilcisi toplanarak toplu iş sözleşmesinin oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın oyuna itibar edileceğine dair 79. maddesi de nazara alınarak İş Yasasının 17/II-f hükmü gereğince ihraç cezasına karar verildiği oturum tutanağından anlaşılmaktadır. Davacı vekili de dilekçesinde işe gelmemenin 7.10.1975 günlerinin Şeker Bayramının 2. ve son gününe rastladığını, İş Yasasının 17/II-f maddesinin ancak normal mesai günleri için uygulanacağını ileri sürmüştür.
Gerçekten toplu iş sözleşmesinin 51b maddesindeki hüküm gereğince davacıya genel tatil gününde işgörme yükümlülüğü yüklenebilmesinin ön koşulu en geç 2 gün önce işçiye duyurulmuş olmasıdır. Toplu iş sözleşmesinde bu duyurunun nasıl yapılacağına dair bir açıklık bulunmamakla beraer yazılı bir tebligattan da bahsedilmediğine göre en azından davacının da bulunduğu belli olan toplulukta yetkili kimse tarafından sözle duyurulması veya ilgili herkesin ve özellikle davacının da kolaylıkla görebileceği biçimde bir yere asılmak veya hoparlör vesair araçla ilan edilmiş olması gerekir. Bunun kanıtlanması da davalıya düşer. Mahkeme bu duyuru üzerinden araştırma yapmadığı gibi toplu iş sözleşmesinin 80. maddesine göre sözleşmeye ekli ceza cetvelinde haklı nedenle üst üste 2 gün işe gelmemenin ihracı gerektirip gerektirmediği üzerinde de durulmamıştır. Bu konu gereğince araştırılıp kıdem tazminatı isteği hakkında sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Toplu iş sözleşmesinin öngördüğü biçimde duyuru yapılmamışsa ve haklı nedenle işçi işe gelmemişse iş akdinin haksız nedenle bozulduğu kabul edilerek kıdem tazminatından başka çoğun içinde azında bulunacağı ilkesinden hareketle toplu iş sözleşmesinde ihbar önellerine göre ihbar tazminatına da karar verilmesi gerekir. Kabule ve dava niteliğine göre de faiz başlangıcının dava tarihi yerine fesih tarihinin kabulü de yanlıştır. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 17.11.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.