 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
E: 1977/977
K: 1977/899
T: 29.03.1977
DAVA : Milli duyguları yoketmek ve zayıflatmak için propanganda yapmak ve Dernekler Kanununa muhalefetten sanık (H) ve arkadaşları haklarında 12.11.1976 tarihli iddianame ile açılan kamu davası üzerine; fiilin 3005 sayılı kanun hükümlerine tabi olup, C.Savcılığınca tahkikat yapılmadığı ve sanığın sorgusunun icra kılınmadığından bahisle usuli muamelelerin durdurulmasına ve muktezası ifa edilmek üzere evrakın C.Savcılığına iadesine dair İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 22.2.1977 tarihli kararın,
(Sanıkların yayınladıkları bildiri ile müsnet suçu işlediklerinin ileri sürüldüğü ve C.Savcılığınca gerekli bilirkişi tetkikatı yaptırılarak adı geçenlerin hüviyetleri tesbit edilmekle beraber, temin edilememeleri sebebiyle haklarında kamu davası ikame olunduğu ve fiilin, usulün 127. maddesinde işaret edildiği gibi meşhuden işlenmiş olmayıp, 1696 sayılı kanunun Ek 1. maddesinde belirtildiği üzere; 3005 sayılı kanunun usul hükümlerine tabi kılındığı ve kısa zamanaşımının bahis konusu olduğu basın suçlarında sanıkların savunmalarının alınması maksadiyle evrakın, C.Savcılığında bekletilmesinin doğuracağı sakıncalar gözetilmeden ve duruşmaya devam edilerek nihai bir hüküm tesisi gerektiği nazarı itibare alınmadan yazılı şekilde karar ittihazında isabet görülmediğinden CMUK. nun 343. maddesi uyarınca bozulması) Yüksek Adalet Bakanlığının 22.3.1977 gün ve 19007 sayılı yazılı emrine atfen C.Başsavcılığından ihbar ve dava dosyası 24.3.1977 gün ve Y.E. 207 sayılı tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü :
KARAR : Mahkemece sanıklar hakkında TCK.nun 142/3, 173/son ve Dernekler Yasasının 35/1-A, 2-a delaletiyle 65/3. maddesine aykırı davranış nedeniyle açılan kamu davasına ilişkin iddianamede, eylemin, 1412 sayılı CMUK.nun 1696 sayılı yasa ile eklenen ek birinci maddesinin (1) numaralı bendinde yazılı nitelikte bulunduğu açılanmamış olmakla birlikte; "3005 sayılı yasaya tabidir" denmiş bulunmasına hazırlık soruşturmasının C.Savcısı tarafından yapılması gerekirken sanıklar sorguya çekilmeden dava açılmış olduğu belirtilerek gereği yapılmak üzere dosyanın C.Savcılığına verilmesine karar verilmiştir.
Her ne kadar 3005 sayılı yasanın 4/4. maddesinde C.Savcısının "yakalanan şahsı sorguya çektikten sonra" sanığı iddianame ile birlikte görevli mahkemeye göndereceği bildirilmiş ise de; bu zorunluluk adı geçen yasaya göre yürütülen normal suç üstü olayları için ancak mümkündür.
Usul kanunun Ek 1. maddesinde yazılı yer ve zaman kayıtları dışındaki uygulama ise yasadan gelme, özel bir usul uygulamasıdır.
Olayımızda sanık yakalanamamış olmasına göre C.Savcısı tarafından sorguya çekilmesi olanağı yoktur. Bu durumda 3005 sayılı yasanın bu hükmünü yerine getirmeden savcının Basın Yasasındaki süre içinde davayı açmasında bir usulsüzlük bulunamamıştır.
Sanığın sorguya çekilmemiş olması konusundaki eksiklik usulün ek 3. maddesinde yazılı, hazırlık soruşturmasını C.Savcısının bizzat yapacağı yolundaki hükme de aykırı düşmemektedir. Zira hazırlık soruşturması, sanığın sorgusundan ibaret olmayıp, tanık dinlenmesi, yazılı belge toplanması ve her türlü durumun araştırılıp incelenmesi hallerini de kapsar. Bunlardan sadece birisini oluşturan "sorgu"nun gerçekleştirilmemiş olması, yasadaki bu hükmün ihmal edildiğini göstermeye yeterli değildir. Dava dosyasında sorgu dışındaki bütün deliller, zabıtaya bırakılmadan Savcı tarafından toplanmış gerekli işlemler yerine getirilmiştir.
Öte yandan, sanıkların sorguya çekilmemesi hali CMUK. nun 253. maddesinde yazılı durma kararına esas olacak nitelikte bir "koşul" da değildir.
Bu nedenlerle dosyanın C.Savcılığına tevdiine karar verilmesi usule ve yasaya aykırı bulunduğundan, Adalet Bakanlığının yazılı emrine dayanan tebliğnamedeki istem yerinde bulunmuş olmakla CMUK.nun 343. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, ve gereği için dosyanın C.Başsavcılığına gönderilmesine 29.3.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.