 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
E: 1977/641
K: 1977/610
T: 16.03.1977
- KOMÜNİZM PROPAGANDASI (YAYIN YOLUYLA).
- HÜKÜMETİ VE GÜVENLİK KUVVETLERİNİ TAHKİR VE TEZYİF
- ULUSAL DUYGULARA KARŞI PROPAGANDA
- BİR CÜRMÜ ÖVMEK (SUÇÜSTÜ YASASI) (BASIN YASASI) (SANIĞIN SORGUSU) (DURMA KARARI)
ÖZET: 1- Suçüstü Yasasındaki C. Savcısının yakalanan sanığı sorguya çektikten sonra iddianame ile birlikte görevli mahkemeye göndereceği kuralı, bu yasaya göre yürütülen normal suçüstü olayları için olanaklıdır.
Usul Yasasının Ek 1. maddesinde yazılı, yer ve zaman kayıtları dışındaki uygulama ise yasadan gelme, özel bir usul uygulamasıdır.
Yakalanamayan sanığın sorguya çekilmesi olanağı bulunmadığına göre, C. Savcısının Suçüstü Yasasındaki hükmü yerine getirmeden, Basın Yasasındaki süre içinde davayı açmasında bir usulsüzlük yoktur.
Sanığın sorguya çekilmemiş olmasındaki eksiklik, Usul Yasasının Ek 3. maddesinde yazılı, hazırlık soruşturmasını C. Savcısının kendisinin yapacağı yolundaki hükme aykırı düşmemektedir. Bu eksiklik, Usul Yasasının 253. maddesindeki durma kararına esas olacak nitelikte bir koşulun da gerçekleşmediği anlamına gelmez.
2- Usul Yasasının Ek 1. maddesinde sayılan suçlarla bağlantılı (murtabıt) nitelik taşıyan bir suçun kovuşturulması birlikte yürütülmelidir. Bu nedenle TCK.nun 159. maddesine giren eyleme ilişkin davanın diğerlerinden ayrılması usule aykırıdır.
(765 s. TCK m. 142/3, 142/6, 173/son, 159)
(1412 s. CMUK m. 3,253,Ek m. 1, Ek m. 3)
(3005 s. Suçüstü K m. I/A, 4)
Basın yolu ile komünizm propagandası yapmak, Hükümetin manevi şahsiyetini. Devletin emniyet ve muhafaza kuvvetlerini tahkir ve tezyif etmek, milli duyguları zayıflatıcı nitelikte propaganda yapmak, kanunun cürüm saydığı fiili açıkça övmek ve halkı kanunlara itaatsizliğe ve suç işlemeye tahrik etmek suçlarından sanık (H) hakkında 22.11.1976 tarihli iddianame ile İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan kamu davası üzerine; adı geçenin hazırlık soruşturması sırasında ifadesi tesbit edilmediğinden bahisle usuli muamelelerin durdurulmasına ve T.C.K.nun 159. maddesine muhalefet suçundan dolayı açılan amme davasının tefriki ve yetkili mercie davanın açılması için dosyanın C. Savcılığına tevdiine dair mezkür mahkemeden verilen 28.1.1977 günlü kararın,
1 - 1696 sayılı kanunun Ek 1. maddesinde suçların neler olduğu sayılmamış, ideolojik amaçlarla nitelikleri Anayasa'da belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak maksadiyle işlenen suçlarla bunlara murtabıt suçları işleyenler hakkındaki soruşturma ve kavuşturmanın 3005 sayılı kanunun 1. maddesinin (A) bendindeki mahal ve aynı kanunun 4. maddesinde yazılı zaman kayıtlarına bakılmaksızın, söz konusu kanun hükümlerine göre yapılacağı gösterilmiştir.
Sanığın üzerine atılan tüm suçlarda, C.M.U.K.nun 3. maddesinde yazılı şekilde irtibat hali mevcut bulunmaktadır. Her ne kadar, bu suçlar arasında, 3005 sayılı kanunun 3. maddesinin kapsamına girecek " Hükümetin manevi şahsiyetini ve Devletin güvenlik kuvvetlerini tahkir ve tezyif" cürümleri'de mevcut ise de, esasen bu suçlarla diğer suçlar arasında irtibat bulunmasına ve 1696 sayılı kanunun 3005 sayılı kanundan sonra yürürlüğe girmiş olması karşısında, anılan suçların da, 3005 sayılı kanunun 3. maddesinin kapsamından çıkarılarak, onların da diğer suçlarla birlikte 3005 sayılı kanunun usul hükümlerine tabi kılınmasında kanuna uymayan bir yön bulunmadığı;
2 - Hazırlık soruşturmasında C. Savcısının suç failini tesbit eylemek mecburiyeti olup, failin herhangi bir sebeple ele geçirilmemesi yüzünden - özellikle kısa zamanaşımına tabi bulunan basın suçları gibi suçlarda - soruşturma evrakının aylarca ve hatta senelerce, failin ifadesinin tesbiti için, C. Savcılığı kaleminde bekletilmesinin de doğuracağı sakıncalar gözönünden tutulmaksızın;
Duruşmaya devam edilerek nihai bir hüküm tesisi gerekecek yerde, yazılı şekilde, asüli muamelelerin durdurulmasına ve dosyanın Cumhuriyet Savcılığına tevdiine karar ittihazında isabet görülmediğinden C.M.U.K.nun 343. maddesi uyarınca mezkür kararın bozulması), Yüksek Adalet Bakanlığının 24.2.1977 gün ve 14337 sayılı yazılı emrine atfen C. Başsavcılığından ihbar ve dava dosyası 9.3.1977 gün ve Y.E. 164 sayılı tebliğname ile daireye gönderilmekle okundu ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
1 - Mahkeme kararında, C.M.U.K. na 1696 sayılı yasa ile eklenen Ek. 1. maddenin 2 numaralı bendinin ikinci fıkrasına dayanılmıştır. Anılan fıkrada, bu maddede yazılı suçları işleyenler hakkında yapılacak soruşturma ve kovuşturmanın, yer ve zaman kayıtlarına bakılmaksızın (3005) sayılı kanun hükümlerine göre yürütüleceği belirtilmiştir.
"Her ne kadar 3005 sayılı yasanın 4/4. maddesinde C. Savcısının "yakalanan şahsı sorguya çektikten sonra" sanığı iddianame ile birlikte görevli mahkemeye göndereceği bildirilmiş ise de; bu zorunluluk, adı geçen yasaya göre yürütülen normal suç üstü olayları için ancak mümkündür.
Usul kanunun Ek. 1. maddede yazılı, yer ve zaman kayıtları dışındaki uygulama ise yasadan gelme, özel bir usul uygulamasıdır.
Olayımızda, sanık yakalanamamış olmasına göre, C. Savcısı tarafından sorguya çekilmesi olanağı yoktur. Bu durumda, 3005 sayılı yasanın bu hükmünü yerine getirmeden, Savcının Basın Yasasındaki süre içinde davayı açmasında bir usulsüzlük bulunamamıştır.
Sanığın sorguya çekilememiş olması konusundaki eksiklik, usulün Ek üçüncü maddesinde yazılı, hazırlık soruşturmasını C. Savcısının bizzat yapacağı yolundaki hükme de aykırı düşmemektedir. Zira "hazırlık soruşturması, sanığın sorgusundan ibaret olmayıp, tanık dinlenmesi, yazılı belge toplanması ve her türlü durumun araştırılıp incelenmesi hallerini de kapsar. Bunlardan sadece birisini oluşturan "sorgu" nun gerçekleştirilememiş olması, yasadaki bu hükmün ihmal edildiğini göstermeye yeterli değildir. Dava dosyasında sorgu dışındaki bütün deliller, zabıtaya bırakılmadan Savcı tarafından toplanmış gerekli işlemler yerine getirilmiştir".
Bu nedenlerle "usul muamelerinin durdurulmasına" karar verilmesi doğru olmadığı gibi C.M.U.K.nun 253. maddesine göre muhakemenin durmasına da karar verilemez. Çünkü sanığın sorguya çekilememesi hali, bu maddede yazılı nitelikte bir şart" in gerçekleşmediği anlamına gelmez.
2- Öte yandan T.C.K.nun 159. maddesine uyan suçun takibi izne bağlı suçlardan olması, olayımızda 3005 sayılı yasanın uygulanmasına engel değildir. Usul kanunundaki ek birinci maddesinin (1) numaralı bendinde sayılan suçlar dışındaki bir suçun "murtabıt" nitelik taşıması halinde öteki suçlarla birlikte bu madde delaletiyle 3005 sayılı yasaya göre kovuşturulmasında bir yolsuzluk düşünülemez. Şu hale göre T.C.K.nun 159. maddesine giren eyleme ilişkin davanın diğerlerinden ayrılması da usule aykırıdır.
Yukarda belirtilen nedenlerden ötürü Adalet Bakanlığının Yazılı Emrine dayanan tebliğnamedeki istem yerinde bulunmuş olduğundan C.M.U.K.nun 343. maddesi gereğince kararın (BOZULMASINA) ve gereği için dosyanın C. Başsavcılığına gönderilmesine 16.3.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.