 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
E: 1977/1702
K: 1977/1633
T: 06.05.1977
- BASINDA SORUMLULUK(BİLEREK SATAN VE DAĞITAN)
ÖZET: Basın Yasasının 16/4. maddesinde yer alan "bilerek sözcüğünden amaç; eserin suç oluşturup oluşturmadığını bilmek değil, içinde yazılanları bilmektir. Bu nedenle; dağıtanın bildiride yazılanları bilip bilmediği saptandıktan sonra bildirinin suç oluşturup oluşturmadığı takdir edilmelidir.
(5680 s. Basın K m. 16/4)
T.C.K.nun 159/1 ve 312. maddelerine muhalefetten sanık (M) nin yapılan yargılaması sonunda; beraatına dair (İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi) nden verilen 14.3.1977 gün ve 976/56 esas, 977/2 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcı. lığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
5680 sayılı Basın Kanununun 16/4. maddesi hükmüne göre mevkute tarifine girmeyen eserlerde ceza sorumluluğu eserin müellif, muharrir, mütercim veya tersim edenine, fail belli olmazsa veya hakkında dava açılamazsa naşire, naşir belli değilse tabi'e, o da bilinemediği takdirde bilerek satana ve dağıtana aittir.
Maddenin son kısmında yer alan "bilerek" kelimesinden amaç, eserin suç teşkil edip etmediğini bilmek olmayıp, münderecatına vakıf olmaktır.
Bu durumda önemli olan, sanığın dağıttığını kendisininde kabul ettiği bildirinin münderecatına vakıf olup olmadığının tesbitidir. Şayet vakıf ise, ondan sonra bildirinin suç teşkil edip etmediğinin takdiri gerekir.
Sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi C. Savcılığınca tesbit edilen 20.4.1976 günlü ifadesinde (bildiriyi dağıtmak üzere aldığımda şöyle bir baktım, içerisinde fikirlerin kendi fikrime uygun olduğu sonucuna vardım, bu sebeble dağıtmaya başladım), aynı mahkeme yedek hakimliğindeki savunmasında da (...bildiriyi tam okumadım. Bir göz gezdirmiştim) demektedir.
14.1.1977 günlü oturumda hazır bulunan sanık, vekilinin (müvekkilim sempati duyduğu bildiriden almış, okumuş ve orada bulunan bir kaç kişiye dağıtmış) şeklindeki savunmasına iştirak ettiğini beyan eylemiştir.
Sanığın C. Savcısı, yedek hakim ve duruşmadaki bu beyanlarından, dava konusu bildiriyi okuduğu ve böylece münderecatına vakıf olduğu ve ondan sonra dağıttığı açık olarak anlaşılmaktadır.
28.4.1976 günlü zahit varakasında da açıklandığı üzere, aynı gün evinde yapılan aramada elde edilen kitaplardan ve safahattaki savunmalarından siyasi görüşü anlaşılan sanığın, olay mahalline gelen zabıta mensuplarını gördüğünde 45 adet bildiri ile kaçmaya başlaması ve Üniversite dördüncü sınıf talebesi olan sanığın, dava konusu bildirileri emsali olmayan lise talebelerine dağıtması da, bildirinin münderecatına vakıf olduğunun kabulü görüşünü desteklemektedir.
Yukarıdan beri izah olunan gerçekler karşısında, mahkemenin sanığın dava konusu bildiriyi münderecatına vakıf olmadan dağıttığı yolundaki kabulü, vakalarının oluşuna uygun düşmemektedir.
Bu duruma göre, sanığın dava konusu edilen bildiriyi münderecatına vakıf olarak dağıttığının kabulü ile bildiride yer alan sözlerin suç teşkil edip etmediğinin takdiri gerekirken yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Usul ve kanuna aykırı ve C. Savcısının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 6.5.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.