Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1977/5657
K: 1977/9027
T: 26.10.1977
DAVA : Hazine adına Malmüdürlüğü ile Şükrü ve müşterekleri vekili Yensur, Dilektaşı Köyü Muhtarlığı aralarındaki men'i müdahale ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda: Davanın reddine dair (Genç Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 8.9.1976 gün ve 32/86 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine adına Malmüdürlüğü tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Dava konusu taşınmazlar Osman oğlu Ömer'in malı iken Ömer mirasçı bırakmadan ölmüş ve MK. nun 448. maddesi gereğince taşınmazlar hazineye intikal etmiştir. Bu husus 3.12.1975 günlü oturumda davalılar vekili de beyan ve kabul eylemiştir. 766 sayılı tapulama Kanununun 1617 sayılı Kanunla değişik 33. maddesinin sonr fıkrasına göre devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlere kanunlar uyarınca devlete kalan gayrimenkuller tapuya kayıtlı olsun veya olmasın, kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez. Bu hüküm 1617 sayılı Kanun gereğince geçmişi de şamildir. Dava konusu taşınmazlar mirasçı bırakmadan ölen Ömer'in iken Medeni Kanun uyarınca hazineye intikal ettiğine göre davanın kabulü gerekirken reddi cihetine gidilmesi usul ve kanuna aykırı ve yapılan temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 1500 kuruş peşin harcın istek halinde iadesine, 26.10.1977 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
766 sayılı Tapulama Kanununun 1. maddesinde : Tapulama başladığı tarihte il ve ilçelerin merkez belediye sınırları dışında kalan gayrimenkullerden tapusuz olanların bu kanun hükümlerine göre, tapulamak ve tapulu olanların da kayıtlarını bu kanun hükümlerine göre yenilemek suretiyle kadastro planları tanzim ve tapu sicilleri tesis olunur denilmektedir. Her yasanın belli amacı ve belli bir sistematiği vardır. 766 sayılı Kanunun amacı da; aynı maddenin son fıkrasında açıklandığı gibi, kanunun şumulü içinde bulunan bütün gayrimenkuller hakkında kadastro planlarının tanzimi, hak sahiplernin doğru olarak tayini ve tescile tabi gayrimenkullerin sicil harici bırakılmamasını istihdaf ettiğidir. Görülüyor ki 766 sayılı Kanunun esas amacı taşınmazların özü ile ilgilidir. Yasa doğrudan doğruya taşınmazı hedef alarak, taşınmazların sınırlanması malikinin ve niteliğinin tesbit edilmesini amaçlamıştır. Aynı yasanın 33. maddesinin son fıkrasını bir bütün olarak düşünmek gerekir. Bu fıkra; devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile kanunlar uyarınca devlete kalan gayrimenkuller diye devam etmektedir. Maddede amaç taşınmazın niteliği bakımından iktisabının mümkün olmaması ile birlikte kanunlar uyarınca devlete kalan taşınmazlardır. Buradaki kanunlar deyimi taşınmazlara ait kanunlardır. Mütegayyip ve firari şahıslara ait taşınmazlar gibi emvali emtruke ve Temlik Kanunları ile devlete bırakılan yerlerdir. Bu gibi taşınmazlar özel kanunlar uyarınca devlete bırakılmışlardır. 766 sayılı Kanunun değişik 33. maddesinde bu suretle devlete bırakılan taşınmazlar amaç alınmıştır. Medeni Yasa genel bir kanun olup 448. maddesi miras hukuku ile ilgilidir. Miras hukukundan doğan bir haktır. Düşünülebilir ki Medeni kanun da bir yasadır. Ancak bu Yasa münhasıran taşınmazları hedef almış değildir. 766 sayılı Kanun ise tamamen taşınmazlarla ilgili hükümleri düzenlemiştir. Bu maddeyi çoğunluk gibi düşünmek kanunun amacına aykırı düşer. Tapulama Kanunu zikri geçen 33. maddesinin son fıkrasında kanunlar uyarınca devlete kalan gayrimenkul tabirini kullanmıştır. MK.nun 448. maddesinde ise mirasçı bırakmaksızın vefat eden kimsenin mirası, büyük babalar ve büyük anaların baba ve anaları ile erkek ve kız kardeşlerinin intifa hakları baki kalmak üzere devlete intikal eder denilmiştir. Maddede devlete kalan gayrimenkuller tabiri ile MK.nun 448. maddesindeki intikal eden terimleri de birbirinden farklıdır. MK.nun 448. maddesi bazı hakları saklı tutmak suretiyle mirasın devlete intikal ettiğini tesbit eder. Burada devlete intikal eden ölünün mirasıdır. Şahsa bağlı bir hakkın intikalidir. 766 sayılı Yasanın değişik 33/son fıkrası ise taşınmazın kanunlar uyarınca devlete bırakılandır. Bu iki kanun ve açıklanan maddeleri birbiri ile alakalı bulunmamaktadır. Dosya muhtevasına göre dava konusu taşınmazlarda daalı tarafın iktisap hakkının doğru tesbit edilmesine göre 766 sayılı Yasanın 92 ve 97. maddeleri ışığında olayın çözümlenmesi gerekir. Bu nedenle çoğunluk kararına karşı oydayım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini