 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1977/1085
K: 1977/9956
T: 03.10.1977
ÖZET: Kültür arazisinin bitiminde dağ, belli bir kesimden birden bire yükseliyor ve üzerinde tarıma olanak vermeyecek bir diklik gösteri yorsa dağ sınırı değişmez bir sınır olarak kabul edilebilir.
(766 s. Tapulama K m. 33)
Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, tetkik hakiminin açıklaması dinlendi, gereği görüşüldü
Tapulama sırasında 142 parsel sayılı 11000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz miras yoluyla geçen kazandırıcı zaman aşımı zilyedliğine, satışa ve vergi kaydına dayanılarak Yusuf ve Avni adlarına, vergi kaydının miktar fazlası da şuyulandırılmak suretiyle hazine adına tesbit edilmiştir. Tapulama komisyonunca itirazları reddolunan Yusuf ve Avni taşınmazda 50-60 yıldan beri zilyed bulunduklarını ileri sürmüş ve tümünün adlarına tescili isteği ile dava açmışlardır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılardan Yusuf tarafından temyiz edilmiştir.
Davacıların dayandığı vergi kaydının sınırında dağ yazılmış olması nedeniyle tapulama sırasında nizalı parselin miktarı hazine adına şuyulandırılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacılar hazinenin payına itiraz etmişlerdir. Mahkemece dağ sınırı mutlak olarak genişletilmeğe elverişli ve kazandırıcı zaman aşımına konu olamıyacak yerlerden bulunduğu gerekçesiyle dava red edilmiştir. Dağ sınırı mutlak olarak genişletilmeğe elverişli sayılamaz. Kültür arazisinin bitiminde dağ, belli bir kesimden birden bire yükseliyor ve üzerinde ziraate imkan vermeyecek bir diklik gösteriyor ise dağ sınırı değişmez bir sinir olarak kabul edilebilir. Mahkemece bu kural gözönünde tutularak gerekli inceleme yapılmalı ve uzman bilirkişiye diklik açısını gösterecek biçimde yan görünüş krokisi yaptırılmalı ve bu biçimde dağ sınırının niteliği saptanmalıdır. Diğer yandan vergi kaydının oluşturuluş günüyle tapulama günü arasında 20 yıldan çok süre geçmiştir. Bir yerin dağ olarak isimlendirilmesi kazandırıcı zaman aşımına mutlak surette engel sayılamaz. Dağ olarak adlandırılan yer bir yamaç olup da ihyaya gerek göstermeksizin kültür arazisi olarak kullanılabilecek yerlerden ise bu takdirde 1617 sayılı Kanunun 20. maddesi ile değişen tapulama Kanununun 33/son fıkrasında sözü edilen hazinenin hüküm ve tasarrufu altına giren ve kazandırıcı zaman aşımının uygulanmasına engel olan yerlerden sayılmayabilir. Mahkemece bu yönden de gerekli inceleme yapılmalı ve davacı tarafın zilyedlik delilleri toplanmalıdır. Ayrıca 141 ve 145 sayılı parsellerin tapulama tutanakları ve o tutanakların dayanağı olan belgeler de getirilip incelenmeli, nizalı parselin o kayıtlarda ne biçimde sınır gösterdiği saptanmalı ve delillerin değerlendirilmesinde bu komşu kayıt durumu gözönünde tutulmalıdır. Mahkemece davacıya verilen ve nizasız olan miktar davacının davası üzerine kısmen elinden alınmış ve aleyhine sonuç yaratılmıştır. Bir kimsenin davasıyla kendisine verilen ve nizasız olan yerin elinden alacak biçimde hüküm oluşturulması temel hukuk kurallarına aykırıdır. Bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesi uyarınca harç alınmasına mahal olmadığına 3. 10.1977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.