 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1977/7403
K: 1977/8952
T: 29.09.1977
- ZARAR (BEDENSEL VE RUHSAL TAMLIĞIN BOZULMASI EKONOMİK GELECEĞİN SARSILMASI - UYGUN NEDENSELLİK BAĞI - ZARARIN HESAPLANMASI)
ÖZET: 1) Bedensel ve ruhsal tamlığın bozulması sonucu erken emekliye sevkedilen kişi, ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle bu erken emeklilikten dolayı yoksun kaldığı yararlarını istiyebilir. Ancak, haksız eylemin, emekliye sevkine neden olması da gerekir.
2) Erken emeklilik nedeniyle emekli maaşı ve ikramiye farkının hesaplanmasında o döneme ilişkin ödentiler [aidatlar] gözönünde bulundurulmalıdır.
(818 s. BK m. 41, 46)
Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 71250 liranın faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı Rektörlük avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu
1- Davalının manevi tazminata ilişkin temyiz nedenleri dosya münderecatına toplanan delillere ve takdirde yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre yerinde olmadığından reddiyle hükmün bu bölümünün onanması gerekir.
2 - Davacı 18.7. 1972 günlü dava dilekçesinde; davalı rektörlüğe ait olan ve diğer davalı Yılmaz'ın sevk ve idaresinde bulunan otobüsün kendisinin kullandığı babasına ait araca çarptığını ve bu olay sonucu çeşitli yerlerinden yaralandığını ve bu yaralanma nedeniyle erken emekliye sevkedildiğini, Bu yüzden eksik emekli maaşı ve eksik ikramiye almak zorunda bırakıldığını ileri sürerek ayrıca 85000 lira maddi tazminat istemiştir.
Davanın şu ileri sürülüş şekline göre; tazminat isteğinin dayanağının, K.nun 46. maddesinin düzenlediği "beden ve ruh tamlığının ihlali sonucu ekonomik geleceğin sarsıl ması" olgusu olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten beden ve ruh tamlığının (osmanı tamamiyetin) ıhlalı, bir kimsenin ortadan kaldırmasa bile onun ekonomik ve mesleki alanda geleceğini yükselmesini tehlikeye koyabilir; O kimsenin çalışma gücünden tamamiyle yararlanmasına engel olabilir. Bu tehlike bir anlamda çalışma gücünün azalması demektir. Çünkü bu bedensel ya da ruhsal zarar dolayısiyle mağdur, ilerde elde etmesi muhtemel olanaklarını kaybetmekte, ya da o kaybetmek tehlikesi içine düşmektedir. Nitekim davacı da; davalıların davranışı yüzünden uğradığı kaza sonucu daha uzun süre devam edebileceği memuriyetinden zamansız emekliye sevkedilmiş olması nedeniyle yok kaldığı yararları istemektedir ki bu istek hayat denemelerine aykırı olmadığı gibi, BK.nun 46. maddesinin öngördüğü anlamda bir zarardır. Çünkü, hakeylem ile davacının memuriyetine devamı engellenmiş, işinde yükselme olanakları yitirilmiş ve daha fazla yararlar sağlaması önlenmiştir. O halde sabitleştiği takdirde davacı elbette bu yüzden doğan zararlarının ödetilmesine isteyebilecektir. 0 halde, bu davada öncelikle çözümlenmesi gereken sorun gerçekten trafik olayı sonucu meydana gelen bedensel zararın emeklilik işlemi ile bağlantısının; diğer bir ifade ile emekliye sevkinin kaza sonucu uğranılan bedensel zararın sebeb ve amili olup olmadığının kesinlikle tespit olmalıdır.
Dosyadaki belgeler, sicil belgeleri ve özellikle bilirkişi tarafından verilen 31.5.1976 ve 14.2.1977 günlü rapor ve ek raporlar incelendikte görülecektir ki; davacı; Milli Savunma Bakanlığı'nın 28.9.1971 gün ve 21 sayılı onayile 5434 sayılı Yasanın 39/e maddesine dayanılarak aldığı sicil bakımından emekliye sevk edilmiştir. Bu emeklilik işlemi Genel Kurmay Başkanlığı Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın teklifi üzerine ve sadece aldığı sicil göz önüne alınarak yapılmıştır. Anılan 39/e bendi hükmünden söz edilmesi de bu kabulü kanıtlamaktadır. Nitekim anılan hükümde (Subay ve askeri memur. la, gedikli subay ve gedikli erbaşların ahlak noktasından hüküm ile yetersizlik veya disiplin sebeblerinden dolayı sicilleri üzerine veyahut askeri mahkemelerce verilecek karar üzerine kurumlarınca resen emekliye ayrılmaları gerekeceği) öngörülmüştür. O halde uğranılan bedensel zararın, bu ilk emeklilik işlemine etkili olmadığı açık ve seçiktir. Bu yön 31.5.1976 günlü bilirkişi raporunun 6. paragrafında dile getirilmiştir. Anılan paragrafta ve 14.12.1977 günlü ek raporda mevcut açıklamalardan; davacı sicil yönünden emekliye ayrıldığını öğrenince bu kerre uğradığı trafik kazası nedeniyle rapor alma yoluna tevessül etmiş ve aldığı 25.9.1971 günlü raporundan bahisle malülen emekliye ayrılmasını istemiş ve bu başvuru üzerine Milli Savunma Bakanlıgi da davacının sicilden emeklilik işlemini iptal ile 5434 sayılı Kanunun 44. maddesine göre ve isteği üzerine ad malül olarak emekliye sevkine 9.12.1971 gün ve 69 sayılı kararla karar vermiştir. O halde işlemlerin arzettiği şu cereyan şekline göre, emeklilik işleminin trafik olayı meydana gelmese idi dahi sicil yönünden yine de tahakkuk edeceği açıktır. Raporun sicile dayanan emeklilik işleminden 3 gün önceki tarihi taşıması sonucu etkilemeyecektir. Kaldı k', adi malül olarak emekli olmasını isteyen de bizzat davacıdır. Bu itibarla, bedensel zarar ile emeklilik işlemi arasında bir uygun sebeb sonuç bağı var sayılamıyacağından maddi zarara ilişkin isteğin reddedilmemiş olması bozmayı gerektirir.
3 - Kaldı ki mahkeme, davacının 15 yıl 5 ay üzerinden emekliye ayrılması ile Ordu yardımlaşma ve Emekli Sandığı'ndan aldığı ikramiye ve emekli maaşı ile 20 yıl üzerinden alması gereken ikramiye ve maaşların farklarına hükmetmiştir. Oysa böyle bir hesap tarzı zararın denkleştirildiği anlamına gelmez. Zira davalı eğer emekli olmasaydı 20 yılını doldurmasına kadar gerek emekli sandığına ve gerekse ordu yardımlaşma kurumuna aidat ödemek zorunda kalacakti ki bu süre, iddiaya göre 4 yıl 7 aydan ibarettir. 0 halde, mahkemece 20 yıl sonunda davacının anılan haklardan yararlanması için 4 yıl 7 aylık süre içinde ne kadar ödeme yapacağı üzerinde durulmaksızın farkın tamamına hükmetmiş bulunması kabul şekli bakımından bozmayı gerektirir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın manevi tazminata ilişkin bölümünün 1. bentte gösterilen nedenlerle (ONANMASINA) ve maddi tazminata ilişkin bölümünün 2. ve üçüncü bentlerde gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve davalının peşin harcının artan 33200 kuruşun istek halinde geri verilmesine ve onama harcının temyiz edene yükletilmesine 29.9.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.