 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1977/3949
K: 1978/327
T: 16.01.1978
DAVA : Taraflar arasındaki senet iptali ve alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonuda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 15000 lira bedelle borç senedinin 12500 liralık kısmının iptaline ve davacının takibine konu olan bu paradan borcu bulunmadığını tespitine, karşılık dava nedeniyle de 2500 liranın faiziyle birlikte davacıdan alınarak davalıya ödenmesine ilişkin hükmün taraflar avkatlarınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sora dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Kural olarak, itimat üzerine verilmiş imzalı boş belgenin, imza sahibini iradesi ve amacı dışında belgeyi alan tarafından doldurulması ve dolayısıya imza sahibi emniyet ve itimadını kötüye kullanılması mümkündür ve bunu açığa imza verenin tahmim ve tesavvur edemiyeceği düşünülemez. Şu halde, imzalı boş belgeyi itimat üzerine veren kişi, muhtemel tehlikeye ve onun hukuki sonucuna katlanmak zorundadır. Böyle bir durumda imza hükmünce tanıkla ispatına imkan görülemez. Temyizine konu bu davada davacı aynen (olay günü bir görevle Ankara dışına seyahate çıkmak üzere blunduğu bir sırada davalının telaşla gelip kendisinden inşaatla ilgili olarak bir dilekçe verilmesi gereğinden söz edip bu dilekçeyi yazıp vermesini istediğini, fakat kendisinin zamanın darlığı yüzünden davalıya olan itimadına binaen ben hemen gideceğim diyerek boş kağıda bir imza atıp davalıya verdiğini davalının ise boş belgeyi onbeş bir liralık bir borç senedi olarak doldurduğunu) ileri sürerek belgenin iptalini istemiştir. Yukarıda da açıklandığı gibi boş imzanın davalının itimadı üzerine verildiği dilekçedeki açık sözlerden, hiçbir yoruma meydan bırakmıyacak şekilde anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davalının bu beyaz imzayı davacının iradesini bozan (hata, hile gibi) sebeplerle olmadığı, bizzat davacını iddiası ile de gerçekleşmiş olmaktadır. Bu duruma ve özellikle hata ile hileye delalet edecek bir vakıa ileri sürülmediğine göre, olayda tanık dinlenmesi mümkün değildir. O halde, mahkemenin davacının iptal isteğini kabul etmemiş olması yukarıda yazılı nedenle doğrudur. Ne varki mahkeme, bir taraftan bu belgenin geçerli olduğunu ve bu belgede öngörülen 15000 liranın davalının sepkeden hizmetine karşılık olduğunu kabul etmiş fakat öte yandan davacının dayanmadığı sebeplere dayanarak bu borç belgesinin 7500 lirasını anca hizmet karşılığı olabileceğini kabulü suretiyle 15000 liralık belgenin 7500 liralık bölümünü hükümden düşürmüş ve geçersiz saymıştır. Oysa davacını onbeşbin liralık borç belgesinin bir bölümünün karşılıksız olduğuna ve bu belgenin muzayaka halinde düzenlendiğine ilişkin bir iddiası mevcut değildir. Kaldı ki hakim, önüne gelen uyuşmazlığı ayrık durumlar hariç ancak tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde çözümlemekle yükümlüdür. Bundan başka mahkemenin; bir sözleşme ile kabul edilip karalaştırılan hizmet karşılığını (hem de taep yok iken) daha az olması grektiğini ileri sürmesi yasa hükümleri ie bağdaşamıyacağı gibi; onbeşbin lira hizmet karşılığını davalıya ödemeyi imzası ile kabul eden davacının, belge hilafına ancak hizmet parasından payına düşen 2500 lirası ile sorumlu olacağının benimsenmesi de düşünülemez. O halde iptali istenenbelge konusunda mahkemece yapılacak iş, davacının davasının reddine ve İİK.nun 72. maddesi hükmünü de gözönünde tutarak bu konuda da davalı yararına olumlu veya olumsuz bir karar vermekten ibarettir.
2 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delilerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre ve davacı karşılık davalı Saffet'in bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1. bentte gösterilen nedenlerle davalı ve karşılık davacı Cemal yararına BOZULMASINA davacı ve karşılık davayı Seyfettin'in bütün temyiz itirazlarının 2. bendde gösterilen nedenlerle reddine ve davalı Cemal yararına takdir edilen 1400 lira duruma avukatlık parasını davacıya yükletilmesine ve peşin harçların istek halinde geri verilmesine 16.1.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.