 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1977/11133
K: 1978/4346
T: 31.03.1978
ÖZET: İbra, alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu surette borçlunun borçtan kurtulmasını soğuyan bir sözleşmedir.
Zarara uğrayanın, zarardan sorumlu olanın ardılı sigorta şirketinden aldığı ve belli sınırlar içinde kalan ödence tutarıyla ilgili vermiş olduğu ibra belgesi, sigorta konusunu aşan tutar için hukuksal sonuç doğurmaz.
Sorumlunun temsilcisi ve vekili olarak nitelendirilme olanağı bulunmayan sigorta şirketi yapılan irade açıklamasını sorumluya ulaştıran bir araç olarak da düşünülemez.
Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükümün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu
Davacı, davalı şirkete ait olup onun şoförü Mete'nin sevk ve idaresinde bulunan 34 NZ 452 plakalı kamyonetin yüzde yüz kusurlu olarak kendisine ait aracına çarptığından bahisle hasar bedeli, işten kalma ve değer kaybı karşılığı 12.756 TL. ndan sigortadan aldığı 2000 TL. sı indirildikten sonra bakiye 10.756 TL. nın tahsiline karar verilmesini istemiş.
Davalı, ise, esasa ilişkin diğer savunmalar dışında davacının Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketinden 2000 lira almak suretiyle gerek sigorta şirketini, gerek kendilerini ve gerekse şoförlerini ibra ettiğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini ileri sürmüş,
Yerel mahkeme ise, davacının 8.1.1976 günlü ibra belgesine dayanarak davanın reddine karar vermiştir.
Dosyada fotokopisi mevcut olan ve davacı tarafca gerek imzası ve gerekse içeriği kabul edilen 8.1.1976 günlü ibranamede 2000 lira alındığı belirtildikten sonra aynen (işbu meblağı nakten ve Def'aten ahzü istifa etmekle bu hadise dolayısiyle gerek The Shell Company Of Turkey'i ve gerek şoförünü gerekse Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi'nin zimmetini maddi ve manevi tazminat, eyyamı muattala, tamir bedeli, kıymet tenezzülü, mahkeme masrafları, avukatlık ücret ve masrafları, icra ve faiz olmak üzere her türlü hukuk ve müddeiyattan rücuu kabil olmamak üzere ibrayı amile ibra ve iskatı hakeylediğimi kabul ve taahhüt ederim) denilip davacı tarafından imzalandığı anlaşılmaktadır.
O halde, bu davada çözümlenmesi gereken en önemli sorun, yukarıda metni yazılı ibranamenin hukuki niteliğinin saptanması ve bu belgenin meydana getireceği hukuki sonuçlarının taraflar yönünden değerlendirilmesi olmalıdır.
Gerçekten İbra konusunda yasalarımızda bir özel kural yer almış değildir. Kanunumuza aktarılmayan İsviçre Borçlar Kanununun 115. maddesi ibraya ilişkin olup, borçların sukutu ile ilgili hükümler arasında yer almıştır. Kaynak kanunun 115. maddesinde yer alan ve başlığı (borcu mutabakatla ortadan kaldırma) olan İbra, nitelikçe olumsuz bir ikrar sözleşmesidir. Diğer bir anlatımla, alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını sağlıyan sözleşmeye İbra denir. Böyle bir sözleşmenin hukukça varlık kazanması, gerçekleşmesi; alacaklı ve borçlu durumundaki kişilerin ya da onların gerçek temsilcilerinin iradelerinin birbirine yönelmesini ve ibra konusunda bu iradelerin düğümlenmesini zorunlu kılar. Oysa tazminat alacaklısı olan davacı Osman ibra sırasında borçlunun yani davalı Shell Şirketinin sınırlı bir tutar oranında (2000 lira ile kısıtlı) halefi olan sigortacıya karşı irade açıklamıştır. Bu irade açıklaması ancak sigorta konusu ve kapsamı ile sınırlı olmak üzere (ki 2000 liradır) hem sigorta şirketi ve hemde tazminat borçlusu olan Shell Şirketi yönünden sonuç doğurur; sigorta konusunu ve haddini aşan tutar için herhangi hukuksal bir sonuç doğurmaz. Çünkü, ibra iradesi kendisine yönelen sigorta şirketi alacaklıya karşı 2000 liradan daha fazla bir ödeme borcu altında olmadığından fazlaya ilişkin ibra ona karşı gereksiz ve sonuç doğurmayan bir işlemdir. Asıl tazminat borçlusu olan davalı Shell Şirketini, 2000 liraya aşan tutar bakımından sigortacı temsil dahi edemez; esasen, davalı bir vekalet ve temsil ilişkisinden de söz etmemiştir. Ayrıca, sigorta şirketi, tazminat borçlularının gıyabında açıklanan ibra iradesinin, davalı borçluya ulaştırılması aracısı da sayılamaz. Davacının gerçek amacı, sadece belli sınır içinde tazminat borcundan sorumlu olan sigorta şirketini ibradır ve düzenlenen belge sigorta şirketinden 2000 liranın alındığına ilişkin belge niteliğindedir. Bu itibarla davacının sigorta şirketinden 2000 lira alırken, anılan belge ile tüm zarardan geri kalan bölümü için dahi vazgeçtiğini kendisine hukuken muhatap olmayan sigorta şirketine karşı bildirmesi düşünülemiyeceği gibi, bu yolda iradesini izhar etmiş olacağı da kabul edilemez
Esasen, davacının davasına konu ettiği işten geri kalma karşılığı ve aracın değer kaybı gibi zararlar sigorta poliçesinin kapsamı dışında kaldığından, Sigorta şirketine karşı bu konudaki ibranın da geçerliğinden söz etmek olanaksızdır Dairemizin 29. 12. 1977 gün ve 7588/12871 ve 30.1.1978 gün ve 13056/1007, keza 27. 12. 1973 gün, 9222/9552 sayılı kararlarında da aynı ilke dile getirilmiş olup, Yargıtay HGK.nun 7.2. 1975 gün T/2l4 E., 145 K. ve HGK.nun 19.1.1977 gün, 11/859 E., 30K., keza H.GK.nun 26.1.l977gün, 15/1730 E. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Kaldı ki,,İbra belgesi olarak nitelendirilen belge incelendikte; davacının bu belge altına aynen (dava hakkım mahfuz kalmak şartiyle imzaladım) demek suretiyle, fazlaya ilişkin zararlarını dava ve talep hakkını saklı tuttuğu anlaşılmaktadır ki,.belge bu niteliği itibariyle de davalıyı ibra niteliğinde sayılamaz.
O halde, bütün bu yazılı nedenlerle tarafların tüm delilleri incelendikten ve gerekli araştırma ve soruşturma yapıldıktan ve davacının gerçek zararı tesbit edilip bu zarardan sigortadan alınan 2000 lira da indirildikten sonra hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 31.3.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.