 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1977/2437
K: 1977/3877
T: 09.05.1977
DAVA : (M.A.) ile (D.B) arasındaki alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda, verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davalı tarafından istenilmekle, duruşma için tayin olunan günde tebligata rağmen temyiz eden gelmedi. Aleyhine temyiz olunan adına vekili Av. (A.G.) geldi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için başka güne bırakılması uyun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Bağışlamadan yararlanan kişi, bağışlıyana veya ailesine karşı kanunen yükümlü olduğu görevleri önemli derecede ihlal eder ise, bağışlıyan bağıştan dönebilir (BK. 244/2).
Kanun koyucu, aile görevlerine "önemli derecede" uyulmaması halini bağıştan dönme sebebi saymış, böylece mirastan iskat sebeplerini burada da tekrarlamıştır. (MK. m. 457/2). O halde BK.nun 244. maddesinin 2. bendi, MK.nun 547. maddesinin 2. bendinin özü ve kapsamı itibariyle bir tekrarından ibarettir. Bu görüş ilmi içtihatlarda da belirtilmiştir (Alfred Marten, Borçlar Kanunu Şerhi, 319, Prof. N. Feyzioğlu, 1962 Borçlar Hukuku Sh. 173). O halde bağıştan dönme sebebiyle mirastan iskat sebeplerinin bir arada incelenmesi zorunluğu vardır.
Gerçekten basit olayları bağıştan dönme (rücu) sebebi kabul etmek, bağıştan yararlanan kişiyi, bağışlıyanın baskısı altında tutmak sonucunu doğurur. Aksini düşünmek, kanun koyucunun BK.nun 244. ve MK.nun 457. maddeleri ile izlediği amaca aykırı düşer; bununla da kalmaz hak duygularını zedeler, irade serbestisinin büyük ölçüde kısıtlanmasına yol açar. Onun için olayların nitelikleri, kapsamı ve özellikle vehamet dereceleri gözetilerek delillerin değerlendirilmesi gerekir. Bu ölçülere göre olayda, tam anlamı ile rücu şartları gerçekleşmiştir. Şöyleki: Davalı kadın, MK.nun 132. maddesi gereğince yapılan ihtara rağmen haklı bir sebep olmadan birliğe dönmemiş, mahkemece boşanmalarına karar verilmiş ve hüküm kesinleşmiştir.
Eşler biribirine yardım etmekle ve özellikle kadın, eşine ve çocuklarına bakmakla yükümlüdür (MK. m. 151, 152). Olayda davalı kadın birliği terketmiş, ihtara rağmen dönmemiş, böylece kadın bağışlayana karşı kanunen yükümlü olduğu görevleri yerine getirmekte önemli derecede kusurlu davranmış, öyleki bu tutumu yüzünden boşanma kararı verilmiştir. O halde davacı koca için bağışlamadan dönme hakkı doğmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun görüşü de bu doğrultudadır (YHGK.nun 10.10.19662 günlü 2/103-67 sayılı kararı, Senai Olgaç, İçtihatlı Borçlar Kanunu, 1976, Cilt III, Sh. 457-458). Bu bakımdan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA onama harcının temyiz edene yükletilmesine ve duruşma için takdir olunan bindörtyüz lira vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine 9.5.1977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.