 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1977/1093
K: 1977/1291
T: 15.02.1977
DAVA : (M) ile (N) arasındaki boşanma davasına dair verilen 4.11.1976 tarih ve 181/926 sayılı hükmün dairenin 22.12.1976 gün ve 8997/9265 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Adı geçen kararın düzeltilmesi davacı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Gerçekten ihtar isteğinde bulunan eş geçmişteki olayları hoşgörü ile karşılamış ve ortak hayatın çekilmez hale gelmediğini kabul etmiş sayılır. Onun için ihtardan önceki olayları, geçemsizlik sebebi olarak bir boşanma davasına konu yapamaz.
İhtar üzerine eşler ister bir araya gelsinler, ister ayrı yaşamalarına devam etsinler her iki halde de meydana gelmiş yeni olaylara dayanılarak boşanma davası açılabilir.
İhtardan sonra eşler bir aylık süre içinde bir araya gelmişler ve bu dönemde yeni olaylar olmuşsa hitarda bulunan eş, dilerse terke, dilerse geçimsizlik sebebine dayanarak boşanma davası açabilir. Bu haklardan birinin kullanılması, öteki sebebe göre dava açmaya engel değildir. Ancak, ispat ve haklılık durumu açılacak davada tartışalacak bir konudur.
Olayda davacı koca eşine ihtarda bulunduğunu, kadının eve geldiğini, ancak kendisine hakaret ettiğini, bu yüzden ortak hayatın tekrar tatil edildiğini, terk sebebine dayanarak açtığı davanın ise red olunduğunu ve hükmün kesinleştiğini, işte ihtardan sonraki dönemde meydana gelen olaylar yüzünden geçinemiyeceklerini ileri sürerek boşanmalarını istemiş mahkemece, terk sebebine dayanarak dava açılmakla hakaret eylemlerini bağışlandığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. oysa ihtar isteğinde bulunan kişi ihtardan önceki olayları hoşgörü ile karşılamış ise de, ihtardan sonraki olaylar için böyle bir düşünceden söz edilemez. Davacının hakaretlere rağmen terk sebebine dayanarak boşanma davası açmış olması, eşini bağışlamadığını, aksine ortak hayata son verme amacı güttüğünü gösterir. Onunu için terkeden boşanma davası açan kişinin ihtardan sonra kendisine yapılmış olan hakaretleri bağışladığı ve ortak hayatın çekilebilir olduğu kabul ettiği söylenemez. Öyle ise toplanan delillerin tartışılması, aile birliğinin temelli bir sarsıntıya uğrayıp uğramadığının ve ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğinin takdir olunması, sonucu uyarınca hüküm verilmesi zorunlu iken, davanın reddedilmesi isabetsiz olup, hükmün gösterilen sebeple bozulması gerektiği halde temyiz incelemesi sırasında bu yön gözden kaçmış, karar düzeltme isteği yerinde görülmüş olmakla onanan kararın kaldırılması ve hükmün bozulması uygun düşmüştür.
SONUÇ : Usulün 440. ve 442. maddeleri gereğince karar düzeltme isteğinin kabulüne, onama kararının kaldırılmasına ve temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, 15.2.1977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.