 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1977/1388
K: 1977/1544
T: 21.02.1977
DAVA : Davacı dilekçesinde 8 parsel nolu taşınmazdaki evini oğluna aslında ölünceye kadar bakma akti ile verdiğini tapuda satış gibi gösterildiğinden tevhidini yerine getirmediğinden tapunun iptalini istemiş. Davalı, davanın reddini istemiş.
Mahkeme, davanının reddine karar vermiştir. Karar süesinde davacı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Olayın hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi hakime aittir. Bir uyuşmazlıkta maddi olayın taraflarca yanlış nitelendirilmesi kendilerini ve hakimi bağlamaz. hakim maddi olayı tarafların amacına ve yasaya uygun olarak en doğru şekilde nitelendirmek zorunluğundadır. Hukuk Usulü Muhakmelerinin 76. maddesinin kapsadığı bu ilkenin ışığı altında uyuşmazlık incelendiği takdirde davacının iptali isteğiyle açtığı bu davada "muvazaa" nedenine dayandığını kabul etmek gerekir.
Davada; baba davacı, oğul ise davalıdır. 26.12.1966 gününde, tapu sicilinde davacı baba dava konusu taşınmazı davalı olan oğluna satmış gibi temlik işlemi yapılmıştır. Tapuda temlik işleminin yapılmasından sonra, aynı gün noter önünde davalının imzasını taşıyan bir başka belge düzenlenmişitr. Bu belgenin 1. bendinde davalı 8 sayılı parseldeki evin "nizalı taşınmazın" müstakil maliki olduğunu, iki ve üçüncü bendlerinde ana ve babasına bugüne kadar baktığını ve bundan sonra dahi bakmaya devam edeceğini, ana ve babasına bu konuda bir güvence vermek ve bakma yükümlülüğünü ölünceye kadar sürdüreceğini belli etmek üzere böyle bir belgenin düzenlenmesini gerekli bulduğunu açıklamıştır.
Dava konusu taşınmazın temlik edildiği tarihte ve temlikin hemen ardından düzenlenen bu belgenin anlamı açıktır. Taşınmaz davalıya satılmış, ölünceye kadar bakma şartı ile bağışlanmıştır. Taraflar arasında temlik işlemi bu amaçla yapılmasına rağmen tapu sicilinden satıştan söz edilmiştir. Böylece temlik keyfiyeti tarafların gerçek amaçlarına uygun olmayan bir kaideye ve hukuki nedene oturtulmuştur. Gerçek amaç ve isteğe aykırı olan bu durumun nedeni ister "yanılma" ister "asıl maksadı gizlemek isteği" olsun, sonuç değişmez. Ortada "muvazaa" vardır.
Muvazaa nedeniyle görülen anlaşma geçersizdir.
Asıl maksada uygun düşen ve resmi şekilde yapılmış karşılıklık iradeleri kapsayan bir açıklama mevcut olmadığına göre temlik hükümsüzdür.
Muvazaa yazılı belge ile kanıtlandığına göre Borçlar Kanununun 18. maddesi uyarınca temlike ilişkin bulunan işlemin iptali gerekli iken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bu nedenle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın iadesine 21.2.1977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.