 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1977/12856
K: 1978/666
T: 24.01.1978
DAVA : Taraflar arasındaki davada; davacı, 2428 parselde davalıya 179 m2 yer verildiği halde ayrıca 256 m2 yerde kalmakta olduğundan bu kısma elatmanın önlenmesini 3 senedlik 3000 lira ecrimisilin tahsilini istemiştir. Davalı, nizalı yerde paydaş bulunduğunu söylemiştir. paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi davası açılamıyacığından davanın reddine dair verilen kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosya tetkik edilerek gereği düşünüldü:
KARAR : Mahkemece ortak mülkiyet konusu bir taşınmazın nizalı kısmından her paydaşın yararlanmak yetkisi mevcut olduğu, bu nedenle paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi isteğini kapsayan davaların dinlenilmesi olanağı bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Dava konusu taşınmazın (30)dan çok kişi arasında paylı mülkiyet konusu teşkil ettiği ve tarafların paydaş olduğu (10390) metre kare yüz ölçüsü bulunan taşınmazın 3026/15852 payının davacıya ve (205) payının davalıya ait olduğu bu davada tarf olmayan paydaşların paylarına tekabül eden belirli bir miktar yeri işgal etmek ve etrafını duvarla çevirmek suretiyle tasarruf ettikleri tapu sicil muhafızlığının cevabında ve bilirkişinin 16.7.1976 günlü raporundaki açıklamadan anlaşılmıştır.
Ayrıca davacının nizalı yerin içinde bulunduğu 2628 parsel sayılı taşınmazın ilk maliki olduğu, halen paydaş bulunan kişilere ve davalıya pay sattığı, satışlarda belirli bir miktar yer için belli miktarda pay verilerek satış yapıldığı, iktisapta bulunanların (paydaşların) ortak taşınmazın ancak paylarına tekabül eden belirli bir kısmına tasarruf etmek suretiyle aralarında kullanma ve yararlanma konusunda bir anlaşmaya vardıkları, böylece bu davada taraf olan ve olmayan bütün paydaşlar arasında eski terimle "kayden şayi ve fiilen müstakil" denilebilecek bir kullanma düzeni kurulduğu açıktır.
Yukarıda açıklanan durum karşısında mahkemenin red gerekçesinin yasal bir dayanağı yoktur. Paylı ve ortak mülkiyette paydaş veya ortaklardan biri ötekinin payından veya ortak taşınmazdan yarararlanmasına engel olduğu paylı mülkiyet konusu olan taşınmazın paydaşları arasında kullanma biçimini belirleyen bir anlaşma mevcut olduğu ve paydaşlardan biri bu anlaşmanın dışına çıkarak kullanması gereken yerden daha çok yer üzerinde tasarrufa kalkıştığı takdirde bu durumun önlenmesi istenilebilir.
Olayda, davalı davacıdan (170) metre kareye tekabül eden (205) pay satın almıştır. Kullanma anlaşması uyarınca davalı 170 m2 lik yer üzerine dört katlı bir bina yapmıştır. Davalının bina yaptığı yer dava konusu değildir. Davalıya ait binanın kapladığı yer dışında kalan ve anlaşma uyarınca davacının kullanması gereken (226) m2 lik bir sahayı davalının işgal edip tek başına kullandığı saptandığına göre davanın kabul edilmesi gerekli iken reddedilmesi yolsuzdur.
Hükmün yukarıda yazılı nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, gelen temyiz eden vekili için 1400 lira duruşma vekalet ücretinin temyiz edilenden tahsiline, peşin harcın iadesine 24.1.1978 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.