 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1977/11101
K: 1977/11654
T: 18.11.1977
DAVA : Taraflar arasındaki tapuya dayalı tapu iptali davasında bozmaya uyulduktan sonra 21.10.1976 tarihli bilirkişi raporu esas alınıp buna ait krokide gösterilen ve davacılar tapusuna dahil olduğu belirtilen yerler için hazine tapusunu iptaline ve veraset ilamı gereğince davacılar adına tapuya tesciline ilişkin karar süresinde davalı belediye vekilince temyiz edilmekle, dosya incelenip, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı 1951 tarihli tapuya dayanarak kadastro tesbitinin iptalini istemiştir. Davacı tarafın dayandığı tapu 1323 yılında senetsizden tesis edilmiştir. O tarihte, muristen kalan (30) dönüm tapusuz "tarla" üç mirasçı arasında taksim edilmiş, her biri (10) ar dönümlük tarla niteliğindeki taşınmazlar için ayrı ayrı üç tapu almışlardır. Davacı bu tapulardan birine dayanarak dava konusu parseller üzerinde hak sahibi olduğunu ileri sürmüştür. Davacı tapusuyla öteki tapulardaki sınırlar genişletilmeye elverişli değildir. Tapulama Kanununun 42. maddesi uyarınca, kural olarak bu gibi tapuların kapsamını belirtilmesinde sınırların esas tutulması gereklidir. ne varki bu kural mutlak şekilde uygulandığı takdirde aklın almayacağı ve hukukun kabul etmiyeceği sonuçları tanımak zorunlu olacaktır.
Fen memuru (İ) tarafından düzenlenen 25.1.1977 günlü krokiye ve askeri haritaya göre davaya dayanak olan tapulardan yazılı sınırlar içindeki sahanın büyük bir kısmı dağ ve tepelerden oluşan arızalı bir toprak parçasıdır. Hukukta yorumlama ve uygulamanın şekilci değil, gerçekçi olması gereklidir. Hal Böyle olunca, ana kurala istisna getirme suretiyle davacı tapusuna devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerleri dışarıda bırakacak şekilde sınırlı bir muhteva tayin edilmesi zorunluluğu vardır.
1 - Davacı ve davaya dahil olmayan öteki iki kişinin tapuları "tarla" niteliğindeki arz parçası için verilmiştir. miras bırakanın ölümünde tapusuz olan tarla üç mirasçı arasında bölünmüş, 1323 yılında (30) dönümlük tarla üç eşit parçaya ayrılarak her birine (10) ar dönümlük üç tapu verilmiştir. Davacı tarafa murislerinin ve kendilerin hali araziyi ihya için sarfettikleri emek ve zahmet karşılığı tapu verildiğine göre imar ve ihyası mümkün olmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması lazım gelen çok geniş arızalı arazi parçasının tapu dışında kaldığının kabul etmek zorunluluğu vardır.
Bu noktadan hareket edilince, tapu tesis tarihinde, tapuda yazılı sınırlar içinda kalan sahanın hangi bölümlerinin "tarla" olarak kullanıldığının ve ziraat etmeye elverişli olduğunun bilirkişiler ve tanıklar marifetiyle saptanması, tarla olan veya olması lazım gelen sahanın yüzölçümü saptanarak bunun üç eşit parçaya bölünmesi, doğudaki parçanın davacıya aidiyeti kabul edilmek suretiyle bir hüküm verilmesi gerekir. Bu esasa uymayan ve yetersiz bulunan soruşturmaya dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi,
2 - Kabule göre; davacı yalnız 1951/2 sayılı tapuya dayandığı ve bu tapu muhtevasına dahil olan bir krokide mavi renkle gösterildiği halde davacı olmayan öteki iki kişinin tapuları içinde kalan sarı ve yeşil renklerle boyanmış sahalarda dahil parseller hakkında dahi iptal kararı verilmesi yolsuzdur. Hükmün bu nedenlerle HUMK.nun 18.11.1977 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.