 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1977/561
K: 1977/1166
T: 18.05.1977
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Söke Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek istisna akdinden doğan 171.015,75 lira alacağın % 5 faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla isteğin reddine dair verilen 23.9.1976 gün ve 044-813 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - ................
2 - Davalı savunmasında, inşaatı gerçekleştirmek için anayol ile inşaat yeri arasında yapmış olduğu yol ile inşaata lüzumlu olan suyu sağlamak amacı ile açtığı kuyu ve yaptığı su deposundan, halen davacının yararlandığını öne sürerek bu işler için harcadığı giderler toplamının borcundan indirilmesini istemiştir.
Yol, su kuyusu ve su deposunun, 75 adet evin yapılması yerine getirmek amacıyla meydana getirildiği ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre bu işler için davalıya ayrıca bir nedene dayanmayan bir artma meydana gelmiştir. Bu takdirde Borçlar Yasasının 61. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme kuralı gereğince, davacı bu fazlalığı veya bunun para ile tutarını geri vermekle yükümlüdür. Bu nedenle davacının mal varlığında gerçekten nedensiz zenginleşme olup olmadığı soruşturulmalı, varsa yol ve su işi dolayısıyle çoğalmanın iktisap tarihindeki değeri bilirkişi aracılığıyle tesbit olunmalı ve bu miktar davalının borcundan indirilmelidir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
3 - Mahkemece, 22.9.1976 günlü bilirkişi raporu dayanak yapılarak davacı ödemelerinin toplamı 1.516.578,26 lira kabul edilmiştir ve buna göre fazla ödeme tesbit edilmiştir.
Sözü edilen bilirkişi raporunun 29,33 ve 39 sıra numarasında yazılı ödemeler, işçilere, inşaat ustalarına ve kiremit bedeli olarak kiremit şirketine yapılan ödemelerden oluşmaktadır. 3. kişilere vukubulan bu ödemelerle davalının ilgisi yeterince araştırılmalı ve davalının para ödenen kişilerle olan ilişkisi ve ödemelerin davalıyı ne suretle bağladığı davacıya izah ve ispat ettirilmelidir. Kararın bu yönden de bozulması gerekir.
4 - Taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi gereğince, müteahhit geciken her gün için 500 lira gecikme cezası verecektir. Bu gecikme 30 günü geçtiği takdirde iş sahibi her gün için bu tazminatı alarak beklemekte veya sözleşmeyi bozmakta serbesttir. Davada, işin bitirilmesi gereken 6.7.1973 gününde başlamak üzere davanın açıldığı 27.8.1973 gününde başlamak üzere davanın açıldığı 27.8.1973 tarihine kadar 52 günlük gecikme cezası istenmiştir. Ne var ki davacı 13.10.1973 günlü ihtarname ile sözleşmeden dönmüştür. Sözleşmedeki gecikme cezası, sözleşmenin gecikme ile ifası halinde istenebilir. Olayda ise borcun yerine getirilmesi söz konusu değildir, aksine borçlunun temerrüdü nedeniyle sözleşme bozulmuştur. Davacı sözleşmeyi bozmayı tercih ettiğine göre, bunu 30 gün sonunda beklemeksizin yapması gerekirdi. Bu durumda davacının isteyebileceği gecikme cezası 30 gün ile sınırlı olmalıdır. Mahkemenin 52 günlük gecikme cezasına karar vermesi yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine ve kararın 2., 3 ve 4. bentlerde yazılı nedenlerden BOZULMASINA, taraflar avukatları duruşmaya katılmadıklarından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına ve istek olursa temyiz peşin harcının davalıya iadesine, 18.5.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.