 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1977/53
K: 1977/531
T: 04.03.1977
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Ankara 8. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek sabit olmayan davanın reddine dair verilen 14.6.1976 tarih ve 101/307 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı Ali arsa karşılığı kat yapımı hususunda davalı Mehmet ve İnci ile 22.12.1969 tarihli bir eser sözleşmesi kurduklarını, mukavelenin kendisine yüklediği borcu ifa ederek eseri davalılara teslim ettiğini, ne var ki, arsa sahipleri son daire ferağını vermeğe yanaşmadıklarından dolayı değeri olan (172.500) liranın ve mukavele dışı yapılan işler karşılığı (21.030) liranın, emlak alım vergisi (5.513,90) liranın davalılardan tahsilini dilemiştir.
Davalılardan eserde eksik ve ayıplı işler bulunduğunu savunmuşlar, daha sonra sözleşmenin 3. şahıslara devredildiğinden sözederek davacının hakkının da kalmadığını ileri sürmüşlerdir.
Mahkeme 25.12.1969 tarihinde sözleşmeyi davacının İlyas ve Yılmaz'a devrettiğini bu nedenle dava hakkı bulunmadığını, ayrıca akdi de gereği gibi yerine getirmediğini, örneğin Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilişiğini kesmediğini belirterek davayı red etmiştir.
Bu durdumda,
1 - Yarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda mahkemece yürütülen yargılamaya, toplanan delillere, dosyaya konulan yazılara ve eser sözleşmenin 8. maddesi kapsamına göre, daire satışları dolayısıyla verilen tasarruf bonolarının yükleniciye aidiyeti anlaşılmasına nazaran, (24760) liraya ilişkin davacının temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - Davalılara karşı yapım borcu altına giren davacı, anılan borcun ifasını, davalıların rıza ve muvafakatlarını almadan, bu konuda üçlü bir anlaşma yapmadan 25.12.1969 gününde eser sözleşmesini dava dışı İlyas ve Yılmaz'a devretmesi, Borçlar Kanununun 173. madde buyruğu karşısında davacıyı yapım borcundan kurtarmıyacağı gibi, davalılara hukuken ilzam etmiyen bu harici ilişki, onların da devir alanları borcun nakli müteahhidi olarak tanımalarına geçerli bir neden olamaz.
Bundan başka davacı, davalılarla yaptığı eser sözleşmesinden doğan borcun bizzat yerine getirerek bitirdiği eseri davacılara teslim etmiştir. Öyle ise, davalılara düşen mukabil edimi isteme ve dava açma hakkına sahip olduğu mahkemece gözetilmeden tersine düşüncelerle aktif dava ehliyeti yönünden davacının açtığı davanın reddi kararın bozulmasını gerektirmiştir.
Öte yandan, karar yerinde dayanak ve gerekçeleri gösterilmeden yalnız (örneğin, Sosyal Sigortalar Kurumu ile davacının ilişiğini kesmediğinden) sözederek, dava hakkı olmadığı benimsenen tarafın, haksız bulunduğu nedeniyle esas yönünden de davanın reddi, hukuken kabul edilmiyecek bir çelişkidir.
3 - Eser sözleşmesi aslında, sözleşenlere karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir hukuki tasarruftur. Bununla davacı ve davalıların yüklendikleri edimlerin nelerden ibaret olduğu, öncelikle hangilerinin ifası gerektiği belli edilmelidir.
Daha sonra davacı eseri teslim ettiğine göre, BK.nun 360 ve 362. madde hükümleri doğrultusunda ne gibi ayıplardan yüklenicinin sorumlu tutulabileceği, bunların nitelik ve kapsamları, 362. maddede aranan şartların davalılarca yerine getirilip getirilmediği soruşturulmalı, ayıplı işlerin parasal tutarı tayin olunmalıdır.
Ayrıca dava konusu son dairenin teminat olarak elde tutulduğu gerçekte, davacıya aidiyetinde bir uyuşmazlık bulunmadığı düşünülürse, davacının borçlu olup da yukarıda işaret edildiği üzere miktarı tayin olunacak parayı ödemeden kaçındığı gerçekleşirse mahkeme veznesine depo ettirilmek veya aynı zamanda ifa olunmak üzere davacı yararına daire bedeli hakkında karar verilmek lazım gelip gelmediği de gözden uzak tutulmuştur.
4 - Davacı sözleşme harici bazı işler yaptığını, bundan dolayı (21.030) lira alacaklı olduğunu iddia etmektedir. Davacının bu konudaki delilleri toplanmalı, sözleşme proje ve ekleri mahallinde uygulanarak gerçekten sözleşme dışı iş görülüp görülmediği tesbit olunmalıdır.
Fazla iş vücuda getirildiği gerçekleşirse bu konuda taraflar arasında gerek yapım gerek bedel bakımından bir anlaşmaya varılıp varılmadığı soruşturulmalı, sözlü sözleşme olmakla beraber bedel tayin edilmemiş ise, BK.nun 366. maddesine göre işlem yapılmalıdır.
Davalıların kabul ettikleri fazla işler hakkında bir anlaşma yoksa, yukarıda adı geçen kanunun 410 ve ardından gelen maddeler çevresinde tahkikat yürütülmelidir.
5 - Eser mukavelesi 22.12.1969 tarihinde düzenlenmiştir.
Finansman Kanunun 10.8.1970'de yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, gerçekten davacı davalılar adına ve onlara ait daireler için (5.513,90) lira emlak vergisi ödediğini sabit olursa bununla davalıların sorumlu tutulmaları gerekir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerden dolayı davacının tasarruf yönlerine ilişkin temyiz sebeplerinin reddiyle mahkeme kararının 2, 3, 4 ve 5. bentlerinde yazılı nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 1000 lira murafaa vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde davacıya iadesine, 4.3.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.