 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1977/2088
K: 1977/2337
T: 23.12.1977
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Kütahya İcra Tetkik Hakimliği)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 5.10.1977 tarih ve 68/76 sayılı hükmün temyizen tetkiki vergi dairesi müdürlüğü avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı (İ) vekili temyiz dilekçesine karşı sunduğu cevabında; tetkik merciinde karara bağlanan istihkak davası aleyhine kanun yoluna müracaat eden davalı Hazinenin 10 günlük başvurma süresini geçirdiğinden dolayı, dilekçenin reddini, istemektedir.
Olaya sözü edilen 10 günlük sürenin uygulama olanağı bulunup bulunmadığı yönünden dava niteliğinin bilinmesi, daha sonra hangi temyiz süresinin tatbiki gerektiğinin tayini icabetmektedir.
İİK.nun değişik 363. madde buyruğu uyarınca işin 10 günlük temyiz süresine tabi olması ancak, anılan maddede ön görülen üç önemli şartın tahakkuk etmesine bağlıdır. Aranan bu koşullar, uyuşmazlığın takip hukukundan doğması, icra tetkik merciinde karara bağlanması ve sözü geçen maddenin 16. bendinde teker teker sayılan dava türlerinden birine uymasından ibarettir.
Olayda ortaya çıkan uyuşmazlık İİK.nun uygulamasından değil 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunundan doğmaktadır. Öte yandan 363. maddenin 16. bendinde belirtilen dava türlerinden de hiç birine benzeyip uymadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca olaya 363. maddede yazılı 10 günlük sürenin değil HUMK.nun 432. maddesinde belli edilen 15 günlük süreye tabii olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenle davacının belli yöndeki itirazı yerinde görülmemiş ve başvurmanın süresinde olduğu kabul edilmiştir.
2 - Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki 6183 sayılı Kanunun 68. maddesinde (istihkak davalarına bakmaya haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu mahalli mahkemesi selahiyetlidir) denilmektedir. Selahiyetli mahkeme deyiminden amaç Asliye Mahkemesidir. amme borçlusunun borcundan ötürü açılan istihkak davası, anılan yasada öngörülen şekil ve şartlar çevresinde asliye hukuk mahkemesine açılması umumi hükümler doğrultusunda yürütülüp isbatlanması gerekmektedir.
Öyle ise, böyle bir uyuşmazlığa icra tetkik merciinin elkoyarak karar bağlanması görevi dışındadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebepten dolayı mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği peşin harcın istek olursa iadesine, 23.12.1977 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Olayda tetkik mercii, haczi yapan vergi dairesinin bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesinin görev ve yetkisi içinde bulunan ve bu nedenle görevine girmeyen bir konuda, kendisini görevli sayarak esas hakkında karar vermiştir. Karar bu yönü ile göreve ilişkin bir karardı. İİK.nun 363. maddesinin 1/2. bendi gereğince icra tetkik merciinin göreve müteallik kararları temyiz edilebilir. Bu nedenle tetkik merciinin inceleme konusu kararı, İİK.nun 363. maddesesi anlamında temyizi kabildir. Temyiz süresi ise aynı maddenin diğer bir hükmüne göre, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gündür.
Davada, tetkik mercii hakimi kararını 5 Ekim 1977 günlü oturumda taraflara tefhim etmiştir. Davalı vekilinin temyiz yoluna başvurması ise, 20 Ekim 1977 tarihindedir. Karar 10 günlük yasal süre geçtikten sonra temyiz edildiğinden davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmek gerekir.
Bu nedenlerle dairemizce temyiz itirazının incelenmesine ve kararın bozulmasına karşıyım. Dairemizin kararına katılmıyorum.