 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1977/1350
K: 1977/1987
T: 27.10.1977
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (İzmir 2. Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek istisna akdinden doğan 1611850 lira maddi ve manevi tazminatın % 5 faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair verilen 25.4.1977 gün ve 323/190 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yüklenici Kadri ve iş sahibi Melahat arasında arsa karşılığında daire yapımını öngören 3.11.1971 tarihli eser sözleşmesinin Melahat tarafından açılan ilk dava sonunda 20.1.1976 gününde mahkemece feshine, yüklenici Kadri'nin haksız müdahalesinin men'ine hükmolunmuş bu karar kanun yoluna başvurulmadan temyiz süresi geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
Akitden rücu eden alacaklı, dava olunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebileceği, Borçlar Kanununda açıklanmış böylece feshin hükümleri 108. maddede belli olunmuştur. Bu gibi hallerde sözleşme sanki hiç yapılmamış sayılır bütün borç münasebeti ortadan kalkar. Sözleşmenin kurulmasından önceki durum aynen geri getirilir.
Anılan maddi hükmünü olaya uyguladığımız takdirde ortaya şöyle bir hal çıkmaktadır. Taraflara karşılıklı hak ve borçlar yükleyen eser sözleşmesi gereği olarak yüklenici Kadri borcunu ifa ile Melahatın arsası üzerine bir bina yapmıştır. Dairelerden bir kısmını yüklenici adına geçirme borcu ile yükümlü olan arsa sahibi ise, henüz borcunu yerine getirmeden sözleşme mahkeme kararı ile bozulmuştur. Bu durumda bir iş yapılmasından ibaret geri verme davasından sebepsiz mal edinme hakkındaki kurallar uygulanmak suretiyle müteahhit davacı Kadri, hakkını almalıdır. Ne var ki mahkeme işaret olunan yönde bir incelemede bulunmamış, binanın inşaat günündeki rayiçlere göre değerini belli eden bilirkişi raporunu kararına dayanak almıştır. Oysa yüklenici Kadri'nin inşaattan el çektiği ana kadar vücuda getirdiği yapı durumu, bununla iş sahibi Melahat mal varlığında husule gelen artışın neden ibaret bulunduğu, tesbit edilerek sonucuna uygun karar verilmelidir.
Öte yandan, müteahhit Recep'in kendi kusurlu eylemiyle eser sözleşmesi mahkemece bozulduğuna nazaran yüklenicinin akitden cayma nedeniyle tazminat istemesi ve müteahhit karının hüküm altına alınması isteğinde bulunması hukuken imkansızdır. Mahkemece işaret edilen hususlar göz önünde tutulmadan davacı yararına bu kalemlere karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.
Ayrıca, iş sahibinin yüklenici Kadri'yi vekaletten azletmesi hususi hukuk kurallarının iş sahibine tanıdığı bir haktır. Anılan yetkinin, kusurlu bulunduğu mahkeme ilamı ile saptanan yükleniciye karşı kullanılması, kişilik haklarına tecavüz niteliğinde değildir. Böyle olunca davacı yararına Borçlar Kanununun 49. maddesi uyarınca manevi tazminat hükmolunması da yanlış ve kararın bozulmasını gerektiren bir haldir.
SONUÇ : Davalının ileri sürdüğü temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, 1000 lira murafaa vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ve istek olursa temyiz peşin harcının davalıya iadesine 27.10.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.