 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1977/4495
K: 1977/5010
T: 14.11.1977
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı 20.000 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ve fazla isteğin reddine ilişkin olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacılar, davalı ile (S) Kömür Kurutma tesislerinin projelerinin yapılması için adi ortaklık kurduklarını, davalının, sözleşme gereğince üstüne düşenleri yerine getirmediğini bildirerek sözleşmede yer alan 200.000 lira ceza koşulunun faizi ile davalıdan alınmasını istemişlerdir.
Davalı, yükleme kulesinin hesaplarını yaptığını, işi davacıların bıraktığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava, önce ticaret mahkemesinde açılış ve işin ticari niteliği bulunmadığından, iş alanı itirazı üzerine genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile yalnız dava konusu proje işi için adi ortaklık kurulmuş ve davalı statik hesapların, davacılar da çizimin yapılmasını üstlenmişlerdir. Belirlenen süre içerisinde davalı yükümlendiği hesapları yapmadığından davacılar, yalnız başlarına işin gerçekleştirilmesi için sözleşme yapmışlar ve işi sonuçlandırmışlardır.
Taraflar, kömür kurutma tesislerinin projelerini meydana getirmek üzere düzenledikleri sözleşmede, edimden kaçınma durumunda 200.000 lira ceza koşulu belirlemişlerdir. Ne varki, düşüncesine başvurulan bilirkişi, davacıların, iş sahibi ile yaptıkları ikinci bir sözleşme ile kür yoksunluğuna uğramadıklarını, ancak davalının edimden kaçınması ile yirmi günlük bir gecikmeye yol açtığını bildirmiş ve olgunun da kira ve maaşlardan 20.000 lira zarara yol açtığını açıklamıştır.
Mahkemece, aşırı görülen 200.000 lira ceza koşulu, bilirkişi düşüncesi ile belirlenen zarar ölçüsünce indirilerek 20.000 liranın davalıdan alınmasına, fazla iddianın reddine karar verilmiştir.
Ceza koşulu, bir edimden ya da belli yer ve zamanda edimden kaçınmada, genellikle para olan bir tutarın ceza olarak verilmesinin sözleşilmesidir. Bu sözleşmenin amacı, borçluyu edime zorlama, alacaklıyı zararı saptama yükümünden kurtarma ve olumsuz edimlerde, yaptırım gücünden yararlanmadır. O nedenle, iki fonksiyonu vardır. Bunlardan ilki, ceza, ikincisi de tazminat fonksiyonudur.
Ceza koşulu, özel bir ceza niteliğindedir. Öyle ki, alacaklı, zarara uğramasa, bile borçlu cezayı ödemekle yükümlüdür. Karşıt olarak da, borçlunun kusurunu ispat eden alacaklı, cezayı aşan tutarı da isteyebilir.
Ceza koşulunun tazminat fonksiyonuna gelince; genel maddi tazminat davalarında, kural olarak, ispat yükü, zarara uğradığını iddia edenindir. Ceza koşulunda, buna gerek yoktur. Esas itibariyle edimden kaçınmanın ispatı yeterlidir.
Kanunumuzda, ceza koşulunun, ceza ve tazminat fonksiyonları kaynaştırılarak, bileşik sistem kabul edilmiştir. Bu sistemin sonucu ise aşırı görülen ceza koşulunun indirilmesinde, tazmin ve cezanın dengeli olarak korunmasıdır. O nedenle, ceza koşulunun ceza fonksiyonu hiç sayılarak, yalnızca zarar karşılığı olan tutara kadar indirme yapılması kanuna aykırıdır. İndirimin en son sınırı, zarar ve işin gereğine göre belirlenecek cezanın toplamıdır.
Mahkemece, bu yön gözetilmeksizin, ceza koşulunun, yalnızca zarar tutarı üzerinden ve bu sınıra kadar indirilmesi suretiyle tahsili bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin harcın istek halinde iadesine 14.11.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.