 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1977/2466
K: 1977/2982
T: 24.05.1977
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı 16.000 liranın davalıdan alınarak davacıya verilmesini ilişkin olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : Davacı, başlangıçta tapusuz olduğunu öne sürdüğü ve davalı eşine miras yolu ile intikal eden bir kısım taşınmaz paylarını davalıdan 16.000 lira bedelle satın aldığını, ancak taşınmazların teslim edilmediğini iştirak halinde mülkiyetin mevcut olduğunu ve davalının kendisine ait olmayan bu payları satmaya yetkili olmadığını beyanla geçersiz olan satış nedeni ile verdiği 16.000 liranın ödetilmesini istemiş, son oturumlarda da satış yapılan taşınmazların tapulu olduğundan söz etmiştir.
Davalı, aldığı 16.000 lira bedel karşılığında taşınmazları davacıya teslim ettiğini savunmuş, son oturumda da davacının dayanmak istediği tapu kaydının tarih ve numarasını bildirmediğinden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalının mirasçı durumunda bulunmaması nedeniyle zilyed olmadığı taşınmazı satmasının mümkün olmayacağı ve tapu kayıtlarının araştırılmasının da sonucu etkilemiyeceğinden söz edilerek satış bedeli olan 16.000 liranın ödetilmesine karar verilmiştir.
1 - Davacı 23.11.1976 ve 17.12.1976 günlü oturumlarda ilk iddiasını değiştirerek taşınmazların tapulu olduğunu söylemiş ve kayıtlarının getirtilmesini istemiştir. Tapulu yerin haricen satışı geçersizdir. Bu konudaki geçersizlik iddiasının mahkemece re'sen de gözetilmesi ve incelenmesi gerekir. Bu durumda yerin tapulu olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yapılmalı, tapulu olduğunun saptanması halinde satış geçersiz sayılarak şimdiki gibi karar verilmelidir. Noksan inceleme ile isteğin hüküm altına alınması bozmayı gerektirir.
2 - Davacı tarafından başlangıçta tapusuz olduğu öne sürülen taşınmaz davalı savunmasına ve tanıklar (Z),(H) ve (T) nin sözlerine göre davacıya satıldıktan sonra teslim edilmiş, ürünü dahi davacı kaldırmıştır. Mahkemece tapusuz olduğu kabul edilen bu taşınmazın haricen satışı, menkul satışı hükmündedir. Zilyedliğin gerçek sahipleri tarafından geri alındığı da iddia ve ispat edilmiş değildir. Satış sözleşmesi kişisel borç doğuran sözleşmelerdendir. Böyle bir sözleşmenin geçerliliği satıcının (olayımızda davalının) malik olması koşuluna bağlı değildir. Bu nedenle davalı, malik olmadığı bir taşınmazı satabileceği gibi iştirak halinde mülkiyet olarak tasarruf edilen bir yerin satışını da yapabilir. Taşınmazın gerçek sahibinin satış yapmamış ve senet düzenlememiş olması sonuca etkili değildir. Borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği esas itibariyle Borçlar Kanununun 19. ve 20. maddeleri hükümlerine bağlıdır. Davalının malik olmadığı taşınmazı satmış olması halinde de az önce belirtildiği üzere sözleşme geçerlidir. Böyle bir sözleşmenin yerine getirilmesi Borçlar Kanununun 20. maddesi hükmünce imkansız sayılamaz. Çünkü taşınmazı satmış olan kimsenin sahibinden satın olarak alıcıya temlik etmesi mümkün bulunduğundan buradaki imkansızlık anılan madde de butlan sebebi alarak gösterilen mutlak bir imkansızlık değildir. Mahkemece bütün verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 24.5.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.