 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1977/1543
K: 1977/2068
T: 12.04.1977
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı 1700 liranın davalıdan alınarak davacıyı verilmesine ilişkin olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, kendisinin dükkan, davalının da inşaat sahibi olduğunu, davalının inşaatındaki işçilerine dükkanından veresiye mal vermesini ve parasının kendisi tarafından ödeneceğini söylediğini, bunun üzerine, işçilere 1700 liralık mal verdiğini, fakat, parasının sonradan ödenmediğini ileri sürerek bu miktarın, davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, iddia edilen sözleşmeyi yapmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davacı, davasını, tanıklarla ispat etmek istemiş, davalının, bu isteğe karşı koyması üzerine davacı, bu konuda teamülün varlığını iddia etmiş ve teamülün varlığının saptanması için bilirkişi dinlenmiştir. Mahalli bilirkişi, "mahalli örf ve adete göre, itimat edilen şahıslardan yazılı belge istenmeden dava konusu muameleler yapılır, davalı (H)de itimat edilen bir şahıs olarak bilinir. Binaenaleyh ondan yazılı belge istenmemesi, mahalli örf ve adete uygundur" demiştir.
Mahkemece, bu düşünce teamülün varlığının kabulünü gerektiren neden sayılarak, davacının gösterdiği iki tanık dinlenmiştir. Burlardan (U) davacının ağabeysinin, davalının işçilerine mal vermesini, davacıya söylediğini, biraz sonra iki işçinin gelip, miktarını bilmediği mal aldığını, tanık (Ö.) de, lokantasında otururken davalı ve işçilerinin, davacı ile idida edilen biçimde sözleşme yapmak için kalkıp gittiklerini bildirmiş ve mahkemece, bu delillerle dava kabul edilmiştir.
1 - Teamülden söz edilerek, Usulün 293/4. maddesi hükmüne göre tanık dinlenebilmesi için, dava konusu hukuki muamelelerin devamlı surette senede bağlanmaması adet halinde olmalı, bu husu istikrarlı bulunmalı ve aynı zamanda ammece bu teamüle inanılmış olmalıdır. Olayda, bilirkişi, yalnızca, güvenilir kimselerden senet alınmadığını bildirmiştir. O halde, devamlılık ve istikrardan söz edilemez. Aksine, devamlı surette senet alındığı, istisnaen alınmadığı açıklanmıştır. O halde, teamül bulunmadığından tanık dinlenemez. Ancak, davacı dava dilekçesinde, "diğer delillerden" de söz ederek and deliline de dayanmıştır. Bu bakımdan, mahkemece yapılacak iş, davacıya hakkı hatırlatılıp, varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Bu yön gözetilmeksizin, tanık dinlenmesi bozmayı gerektirir.
2 - Davacının gösterdiği ve yukarıda beyanları açıklanan iki tanığın sözleri, idiayı ispata yeterli değildir. Belirtilen tanık sözleri ile ididanın doğrulandığı kabul edilemez. O alde, tanık sözleri ile davanın kabul edilmiş olması dahi, benimseme biçimi yönünden bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin harcın istek hlinde iadesine 12.4.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.