 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1977/5406
K: 1977/5856
T: 30.09.1977
DAVA : Davacı, davalıya ait işyerinde işçi olarak çalışmakta iken, meslek hastalığına yakalanması üzerine uğranılan manevi tazminatın ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
1 - Tıbbi ve kesin bilgileri içermesi yönünden, meslek hastalıklarından ötürü işverenlerin sorumluluğu, 506 sayılı Yasanın 18 nci ve "Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü'nün 64-65 nci maddeleri ve yollamada bulunulan listelerde açıkça belirlenen "yükümlülük süresi"nin geçmemiş olması koşuluna bağlıdır. Gerçi anılan hükümler, Sosyal Sigortalar Kanununa ve bu kanunun uygulamasına ilişkindir. Ne var ki, bu esaslar, yasaca saptanmış tıbbi gerçekler anlamına geldikleri için bu tür davalar için dahi geçerlidir. Öbür yandan, bu süre, işverenin işyerinden fiilen ayrılma tarihiyle meslek hastalığının meydana çıkması arasındaki zamanı kapsar. Hastalığın meydana çıkması kavramı ise, hastalığın hekimce tesbitini değil, hastalığın fiilen başlamasını, ortaya çıkmasını anlaşılabilir ve teşhis edilebilir hale gelmesini amaçlar. Yükümlülük süresi geçtikten sonra oluşacak hastalıktan, kural olarak işveren sorumlu tutulamaz. Öbür yandan, hastalığın hekimce tesbiti ile işgücü kaybında vuku bulacak artışlar birbirinden bağımsız dava nedenleri olmakla dava zamanaşımının hekimce ilk tesbit ve artış tarihlerinden başlaması gerekir.
Yukarıdaki açıklamaların ışığı altında dava dosyası incelendiğinde: Davacının, davalıya ait işyerinden fiilen ne zaman ayrıldığı, fiilen terk ile işten ayrılma tarihleri olarak iki ayrı tarih bulunmasının nedenleri, meslek hastalığının ilk defa 8.2.1966 tarihinde ne oranda saptandığı ve buna göre hastalığın başlama tarihinin ne olabileceği, Ankara 2. İş Mahkemesi'nin 967/1403 esas sayılı kararının niteliğinin ne olduğu, 19.4.1967 tarihli rapora dayanılarak % 35 oranındaki işgücü kaybının bir artma niteliğinde olup olmadığı, davacının işten ayrılma ve hastalık tesbiti arasında geçen süre içinde başka işyerinde çalışması olup olmadığı dosyadaki belgelerden anlaşılamamaktadır. Bunların sonucu olarak; 5 senelik "yükümlülük süresi"nin geçip geçmediği, hashtalığın tesbiti ve varsa artmaların dava tarihinden geriye doğru 10 senelik zamanaşımı süresi içine isabet edip etmediği belli değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmadan, noksan inceleme ile, davalının, yükümlülük süresine ve dava zamanaşımına ilişkin savunmalarının reddine karar verilmesi isabetli sayılamaz.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, davacının, davalıya ait işyerinden fiilen ayrıldığı tarihi kesinlikle saptamak, başka işyerlerinde çalışması olup olmadığı konusunda taraf iddialarının belirlenip kanıtlanması ile durumu Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan da sorarak açıklığa kavuşturmak, anılan mahkeme dosyası getirtilip olayı aydınlatacak bilgi ve bulgularından ve sonuçlarından yararlanmak, hastalığın ilk tesbit tarihi ile hastalığın başlangıç tarihi ve varsa artma tarihlerine ilişkin belgeleri toplama ve gerektiğinde tıbbi yönden inceletmek suretiyle davayı ve savunmayı değerlendirerek hüküm vermekten ibarettir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye geri verilmesine 30.9.1977 gününde oybirliğiyle karar verildi.