Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1977/1893
K: 1977/7413
T: 02.12.1977
DAVA : Davacı, yaşlılık aylığı başlangıç tarihinin emekliye sevk tarihi olan 1.7.1972 olarak tashihi ile 1.7.1972-1.5.1974 süresi için 22 aylık istihkak tutarı olan 12540 liranın davalı kurumca ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi :
KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacının 1.3.1955 tarihinden beri, Çankaya kaymakamlığı'nda Emniyet Çarşı Ve Mahalli bekçisi olarak çalıştığı; 1.3.1965 tarihinden itibaren 506 sayılı yasaya tabi sigortalı olduğu; 657 sayılı Devlet memurları Yasanın uygulanmaya başlaması sonucu 1.12.1970 tarihinden sonra T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi haline geldiği; 14.7.1912 doğumlu olması nedeniyle ve yaş haddini doldurmasından ötürü 13.7.1972 tarihinde, davacının re'sen emekliye sevkedildiği; T.C. Emekli Sandığı'nca emekli aylığı bağlamak için 228 ve 1214 sayılı yasalara göre işlem yapılmış ise de toplam hizmeti sandık mevzuatına göre emekli aylığı bağlamaya yeterli olmadığından, davacıya toptan ödeme yaparak sigortalı hizmeti için gereği yapılmak üzere durumun sosyal Sigortalar Kurumu'na bildirildiği; Kurum'un 506 sayılı yasanın geçici 8 nci maddesine göre, çalışma belgesi ile kanıtlanmış eski hizmetleri de gözönüne alarak yaşlılık aylığı bağladığı, dosyadaki tüm belgelerden anlaşılmaktadır.
Kurum, 506 sayılı yasanın 62 nci maddesine göre, davacının, kendilerinden yazılı istekte bulunduğu 19.4.1974 tarihini takip eden aybaşından başlıyarak yaşlılık aylığı bağlanabileceği görüşü ile, 1.5.1974 tarihinden itibaren aylık bağlamış; davacı ise, re'sen emekliye ayrıldığı tarih olan Temmuz/1972 başından başlayarak yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği iddiası ile, tesbit ve birikmiş aylıkların tahsili davasını açmıştır.
Şu açıklanan maddi olguya göre taraflar arasında çözümlenecek sorun; T.C. Emekli Sandığı mevzuatına göre, yaş haddinden ötürü re'sen emekliye ayrılan kimselere, kurum'ca bağlanacak yaşlılık aylığının başlangıcının ne olacağı, bu konuda yasal düzenleme bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konularına,
A) Uygulanacak yasal hükümlerin neler olduğu;
B) kurum uygulamasının irdelenmesi yolu ile varılabilecek sonucun ne olduğu;
C) Başvurmada merci yanılmalarının hukuksal sonuçlarının ne olabileceği
incelenerek çözüm bulunabilir. Bu plan dahilinde:
A) Sosyal Sigortalar Kurumu ve T.C. Emekli Sandığı, kendi yasalarınca, birbiriyle ilişkisi olmayan iki ayrı sosyal güvenlik kuruluşu olarak düzenlenmiştir. Bu yönün, her iki kuruluşun yasalarındaki tüm hükümlerle de belirlendiği bir gerçektir. Ancak 228 ve 1214 sayılı yasalarla, bu iki sosyal güvenlik kuruluşu arasında, belirli ölçüde, bağlantı sağlanmıştır.
Davacının, önce sigortalı iken sonra yasal olarak T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olması ve sandık kanunlarına göre mecburi olarak emekliye sevkedilişi karşısında, iki ayrı sosyal güvenlik kuruluşunda geçen hizmetler söz konusu olduğundan, yaşlılık aylığının başlangıcı konusunda, öncelikle, 228 ve 1214 sayılı yasalarda "....ilgililere son ayrıldıkları Kurum veya sandıkça kendi mevzuatlarına göre aylık bağlanır ve ödenir" hükmü yer almıştır. Yollamada bulunularak konan bu hükmün, bağlanacak aylığın başlangıcı konusunu da içereği açıktır. Bu hüküm; aylık bağlama işlemini öncelikle kimin ve hangi mevzuata göre yapacağını belirtmektir. Nitekim, olayımızda da bu hükümden hareketle, davacının son olarak ayrıldığı T.C. Emekli Sandığı, kendi mevzuatına göre işlemlere başlamıştır. Özellikle belirtilmesinde yarar bulunulan bir husus da T.C. Emekli Sandığı mevzuatında, yaş haddinden re'sen emekliye sevkedilen kimseler için emekli aylığının, emekliye sevk tarihini takip eden aybaşından itibaren bağlanacağına ilişkin açık hüküm bulunmasıdır. (5434 S.K. mad. 91). Ne var ki, hizmet süreleri toplamı T.C. Emekli Sandığı mevzuatına göre aylık bağlanmasına yetmediği için, T.C. Emekli Sandığı, 228 sayılı yasanın 1214 sayılı yasa ile değişik 3 ncü maddesi uyarınca, davacının hizmetlerinin bir kere de Kurum mevzuatına göre değerlendirilmesi için işlemli belgeleri Kurum'a göndermiştir. Emekli aylığı ya da yaşlılık aylığı işlemleri, anılan yasa hükmü gereği T.C. Emekli Sandığınca ve kendi mevzuatına göre başlatılmıştır. Sosyal Sigartalar Kurumuna bu aşamadan düşen görev ise, ancak bu işlemi devam ettirmektir. Yeni baştan başlatmak değildir. Eğer davacı son olarak Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı sigortalı olsaydı, Kurum mevzuatına göre işlemlerin başlatılacağı ve özellikle yaşlılık aylığı başlangıcının Kurum mevzuatına göre belirleneceği de kuşkusuzdur.
O halde, yaşlılık - emekli aylığı başlangıcının; ilginin son olarak ayrıldığı Kurum veya sandık hangisi ise onun mevzuatına göre belirlenmesi, yasal, hukuksal ve mantıksal zorunluktur.
B) Sosyal Sigortalar Kurum'u; kendisince yaşlılık aylığı bağlanacak her türlü durumda, 506 sayılı yasanın 62 nci maddesinin uygulanacağına, özellikle, aylık bağlanması başlangıcının yazılı basvuru izleye ayın başı olduğunu savunmaktır. Oysa ki, mecburi olarak emekliye sevkedilen ve o tarihte T.C. Emekli Sandığına bağlı bulunan kişilerin yaşlılık aylığının başlangıcının ve içeriğinin ne olacağını düzenleyen bir hükme 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda yer verilmemiştir. Anılan yasanın 62 nci maddesi, açıklığı gereği, "hasren" Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı bir işte çalışırken rızası ile ayrılanlara, yine bu yasanın kapsamına dahil ileri yaştaki sigortalıları amaçlamaktadır.
Bir an için, davacının 506 sayılı yasaya göre işlem yapması gerektiğini düşünsek dahi, yaşlılık bağlanması için Kurum'a yazılı istekte bulunmasının yasal dayanağı olmadığına göre, 506 sayılı yasada bu konuda bir düzenleme boşluğu söz konusu olacaktır. Bu boşluğun, Medeni Kanunun 1 nci maddesindeki yetkiye dayanılarak; 506 sayılı yasanın esprisine ve özellikle 62 nci maddesinin düzenleme amacına uygun olarak, hakimce doldurulması gerekecektir.
Bu açıdan konuyu iki bölümde inceleyebiliriz.
a) Anılan madde, öncelikle, işten gerçekten ayrılmış olmayı yazılı başvuru ile belgelendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmak, ya da çalışmak niyetinde olmak veya emekli olmayı istemek, yalnızca sigortalının serbest iradesine bağlıdır. Böyle bir irade beyanının sigortalının serbest iradesine bağlıdır. Böyle bir irade beyanının sigortalıdan serbest iradesine bağlıdır. Böyle bir irade beyanının sigortalıdan gelmesi ve bunun yazılı olmasını istemek doğaldır. Zira, 506 sayılı yasada "zorunlu olarak emekli olma" düzenlenmemiştir. Oysa ki, T.C. Emekli Sandığı mevzuatna göre, kişinin iradesine bakılmaksızın mecburi emeklilik de öngörülmüştür. Olayımızda davacı, resmi makamca resen emekliye ayrılmış ve işten ayrılış tarihi resmen belgelenmiştir. Resmi belgeyi, davacının da doğrulamasını istemek savunulamaz.
O halde, böyle bir gerekçe ile davacıdan, Kurum'a yazılı olarak başvurması istenemez.
b) Anılan madde ayrıca; sigortalı bir işten ayrıldıktan sonra, sigortalının, daha iyi koşullara kavuşabilmek için yeniden sigortalı bir işe girebileceği cihetle, hiç değilse böyle bir niyetinin olmadığının kendisince yazılı olarak belgelendirilmesini de amaçlamaktadır. Bunu, olaya uygularsak; davacının, yeniden sigortalı bir işe girip girmeyeceği ve giderek yaşlılık aylığı bağlanmasını isteyip istemeyeceği konusu Kurumca bilinemiyeceğine göre davacının bu isteğini bildirmesi beklenebilir. Ancak, bir yasa "artık hizmet göremez, kendisine ay başından itibaren emekli aylığı bağlanmalıdır" derken, diğer bir yasanın çalışma yaş haddi koymamasını dayanak yapıp bu yasal karineyi ortadan kaldırmak, sosyal güvenlik ilkelerine ve hayatın olağan akışına uygun olamaz. Yasal karinenin aksi iddia ve ispat olunmadıkça, emekli aylığına hak kazandığı, bağlanması gerektiği ve başlangıcı, yasada belirtildiği şekilde kabul edilmelidir. Ayrıca emekli sigortalının yeniden çalışması halinde yaşlılık aylığının kesilmesi ve gerektiğinde istirdadı söz konusudur.
O halde, bu gerekçe ile davacının Kuruma yazılı olarak başvurması gerektiği iddia edilemez.
Şu durum karşısında, bu yasal boşluk, davacının, Kuruma başvurması gerekir şeklinde doldurulamaz. Olayın özelliklerine uygun gelen 5434 sayılı yasanın 91 nci maddesinin konu ile ilgili fıkrası kıyasen uygulanarak, "re'sen emekliye sevkedilen kimseye, sosyal sigortalarca da emekliye sevkedilen kimseye, sosyal sigortalarca da emekliye sevk tarihini izleyen ay başından itibaren yaşlılık aylığı bağlanmalıdır" şeklinde bu boşluğun doldurulması uygun olur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak, davacıya, 1.8.1972 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine ve buna göre hesaplanacak birikmiş aylıklara hükmedileceği yerde, olaya uygun düşmeyen 506 sayılı yasanın 62 nci maddesi dayanılarak davanın tamamen reddine karar verilmesi isabetli olamaz. C) Mahkemenin, Kurum görüşüne uygun gelen kabulüne göre dahi, davacının yaşlılık aylığı bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumu yerine T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'ne, yanlışlıkla dilekçe vermiş olması, 506 sayılı yasanın 62 nci maddesinin öngördüğü biçimde yazılı istek niteliğinde sayılması gerektiği ortada iken, mahkemece bu yönden inceleme yapmadan ve özellikle böyle bir başvurmanın olup olmadığı soruşturulmadan karar verilmesi de isabetli sayılamaz. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 2.12.1977 gününde oybirliğiyle karar verilir.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini