Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1976/4
K: 1976/3
T: 07.06.1976
DAVA : TCK.nun 59. maddesinde yazılı takdiri indirme sebebiyle aynı yasanın 89; 647 sayılı Yasa'nın 6. maddesinde yazılı ertelemenin birlikte uygulandığı hallerde Yargıtay 8. Ceza Dairesi görüşleriyle Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşleri arasında ortaya çıkan içtihad aykırılığının giderilmesi Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanlığı'nın 8.3.1976 gün ve 137-58 sayılı yazılarıyla,
Erteleme isteğinin reddi halinde gerekçe gösterilip, gösterilmemesi konusunda aynı ceza dairesiyle, Ceza Genel Kurulu görüşleri arasında mevcut içtihad içtihad aykırılığının giderilmesi 8. Ceza Dairesi'nin 3.5.1976 gün ve 277/13 gün ve 277/13 sayılı kararlarıyla Yüksek 1. Başkanlıktan istenmiş ve böylece Yargıtay Yasası'nın 20/1. maddesi gereğince, intikali üzerine, Yargıtay Büyük Genel Kurulunda görüşülerek:
Konu:
1 - a) 8. Ceza Dairesi 6.3.1974 gün ve 2284/1057 sayılı kararlarında (...sanığın aşamalardaki kaçamaksız ve içtenlik içerisindeki durumu mahkemece kabul edilip, bu haline dayanılarak TCK.nun 59. maddesi uygulanmıştır) denildikten sonra tecil isteğinin reddi için mahkemece gösterilen (sanığın duruşmadaki hal ve tavrı, verilen ceza ertelendiği takdirde bir daha suç işlemiyeceği kanaatını mahkemeye başhetmediği) şeklindeki gerekçenin sanığın kişiliği ile çelişki halinde bulunduğunu öne sürerek hükmü oyçokluğu ile bozmuş,
b) Aynı ceza dairesi 18.9.1975 gün ve 3535/5570 sayıl kararlarında(sanığın duruşmada müşahade edilen halinin işlediği suçtan nadim olduğunu gösterdiği mahkemece kabul edilerek bu husus takdiri tahfif sebebi sayıldığı halde, müşhade ve kabule aykırı düşen ve hiçbir nedene dayanmayan mücerret bir takdirden bahsedilerek erteleme isteğinin reddine karar verilmesi).
c) 19.11.1975 gün ve 7384/6960 sayılı kararlarında (TCK.nun 59. maddesinin uygulanmaı için gösterilen neden ve gerekçe ters düşen bir takdir ile sanığın erteleme isteğinin reddine karar verilmesi)ni oyçokluğu ile bozmuştur.
Buna mukabil Yargıtay Ceza Genel Kurulu:
27.10.1975 gün ve 263/267 ile 9.2.1976 gün ve 8/38 sayılı kararlarında: (TCK.nun 59. maddesinin uygulanabilmesi için yasal bir kural göstermemekte, yasal kurallarla çatışmamak kaydıyla hakim tamamen serbest bulunmaktadır. Bozulan kararda mahkeme suçtan pişmanlık duyduğu kanısına vararak, tamamen içinde bulunduğu zamana bakıp bu yetkisini kullanmış ve yasaya uygun bir uygulama yapmıştır. Mahkeme erteleme isteğini reddederken de sanığın illede suç işlemiyeceği kanaatında olmadığı şeklinde yasal bir gerekçe göstermiştir. TCK.nun 59. maddesinin uygulanmasına gerekçe olan nedamet duygusu "hale" ilişkin bulunup, başlı başına böyle bir düşünce ile suç işleyen bir kimsenin gelecekte de suç işlemiyeceği kanaatını uyandırmaz) denilerek daire bozma ilamının kaldırılmasına çoğunlukla karar verdiği görülmüştür.
2 - Erteleme isteğini reddi halinde gerekçe gösterilip, gösterilmiyeceği konusu ile ilgili olarak Yargıtay 8. Ceza Dairesi:
a) 15.4.1976 gün ve 1276/3187 sayılı kararlarında: sanığın geçmişteki hali ile ahlaki temayüllerini olumsuz önde doğrulayan ve tanımlayan herhangi bir neden, bir belge veya izlenim bulunmadığı halde, sadece 647 sayılı Yasa'nın 6. maddesinde yazılı sözcükleri tekrarlamak ve kapalı bir deyimle vicdani kanaat gelmedi diyerek erteleme isteğinin reddi yolundaki karar, Anayasa'nın 135/son ve CMUK.un 32. maddesinde yazlı gerekçe, anlam ve niteliğinde bulunmamıştır, denilerek mahkeme hükmü oybirliği ile,
b) 27.1.1976 gün ve 179/3461 sayılı kararlarında: "Kapalı sözler ile şahsi hali itibariyle gelecekte suç işlemiyeceği kanaatına varılamadığı" ileri sürülerek erteleme isteğinin reddi yasaya aykırı bulunmuş ve söz konusu red kararı Anayasa'nın 135/son ve CMUK.nun 32. maddesinin öngördüğü gerekçe anlam ve kapsamında bulunmamıştır) denilerek hüküm oyçokluğu ile bozulmuş,
c) 29.4.1976 gün ve 1813/3587 sayılı kararlarında: Tek başına takdi sözcüğünün nedenleri açıklanmadıkça bu karar Anayasa'nın 135/son ve CMUK.nun 32. maddesinin öngördüğü gerekçe anlam ve kapsamında bulunmadığından mahkeme hükmünü oybirliğiyle bozmuştur.
Buna mukabil Ceza Genel Kurulu 21.12.1964 gün ve 545-D/4-535 sayılı, 10.5.1965 gün ve 186/7-184 sayılı, 27.10.1975 gü ve 1975/8-263-267 sayılı, 9.2.1976 gün ve 8-370/308 sayılı kararlarında:
TCK.nun 89. maddesi sanığa verilen cezanın erteenmesi halinde mahkemeyi gerekçe göstermeye zorunlu tutmuş, erteleme isteğinin reddi halinde özel bir hüküm olan yasa maddesi emretmemiştir. Anayasa'nın 135/son ve CMUK.nun 32. maddelerinde öne sürülen gerekçe, işin esasına ilişkin olan ve erteleme isteğinin reddinde olduğu gibi, özellikleri gerekçe gösterilmesine yer bırakmayan kararların dışında kalan öbür kararlar içindir. Diğer taraftan erteleme isteğini reddi halinde gerekçe göstermeye zorunlu tutmak o kişinin geçmişteki hal ve ahlaki durumunu herkesin gözü önüne yayıp, serme ve dolayısıyla haysiyeti için kırıcı ve cezalandırmadaki amacı aşan bir sonuç doğurur denilerek daire kararının oyçokluğu ile kaldırılması yoluna gidildiği görülmüştür.
Bu suretle yukarda açıklanan görüşler arasında içtihad aykırılığı bulunduğu oybirliğiyle kabul edildikten sonra açıklamalar dinlenerek konu görüşülüp tartışıldı:
İnceleme:
A - TCK.nun 59. maddesinin uygulanmasını gerektiren hallerin neler olduğu yasa metninde sınırlandırılmamıştır. Kanun koyucu, bir suçu oluşturan unsurlarla çatışmamak veya yasal indirim sınırlarını geçmemek kaydıyla hakime geniş bir takdir yetkisi tanımış; hatta, uygulamadaki çeşitli halleri kapsayacak bir kalıp bulmanın zorluğu karşısında bir tanımlama yapmaktan isteyerek kaçınmıştır. Her olayın özelliği dikkate alınarak tertip edilecek cezanın, suçlunun kişiliğine ve suça uydurulması suretiyle daha insancıl koşullarla dengeli bir adaletin tahakkuku amaç edinilmiştir. Böylece belirtilen ilkelerin dikkate alınması suretiyle hüküm anına kadar sanığın davranışlarını değerlendiren hakimin, TCK.nun 59. maddesini uygularken, yerleşmiş içtihatlara göre göstereceği gerekçe bir şekle bağlanmamış ise de, geçerli olması koşulu aranmıştır.
Buna karşın TCK.nun 89 ve 647 sayılı Yasa'nın 6. maddelerinde yer alan "erteleme" müessesesinin uygulanabilmesi anılan maddede yazılı unsurların, mevcudiyetine bağlı bulunmuştur. Erteleme, doğrudan doğruya cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal şahsileştirme müessesi olup, uygulanabilmesi için sanığın subjektif koşula (iyi hal) niteliğine sahip bulunması gerekir. Diğer bir deyişle TCK.nun 59. maddesinin uygulanması koşullarını hükmünden önceki aşamalarda arayacak hakimin cezayı ertelerken sanığın "geleceğini" sezmesi, o zamana kadar elde ettiği olumlu izlenimlerin gelecekte devam edip etmeyeceğini takdir etmesi gerekir.
Yasalarımız sanığın geçmiş halini ve halaki temayüllerini saptamak üzere uzman kişilerce yapılan anket usulünü kabul etmemiş bulunması nedenile duruşma sırasında sanığı izleyen, suç önceki ve sonrası davranışlarını değerlendiren, soruşturma aşamasında temas ettiği kişilerden sanık hakkında bilgi alan hakimin, sanığın ruhsal yapısını da dikkate alarak en iyi değerlendiren kişi olması gerekir ve yasa maddelerinin yalnız objektif koşulla yetinmeyip, sanıkta subjektif şartın mevcudiyetini de öngörmesi, ilk defa suç işleyen herkesin tecile ayık bulunmadığını kabul etmesinden ileri gelir. Yasalarımızda mevcut takdiri indirim nedenleriyle erteleme, birbirinden ayrı bağımsız müesseselerdir. Bir ceza davasında takdiri indirim sebebini kabul eden hakimin takdire bırakılan mütün müesseseleri aynı açıdan değerlendirmesi ise düşünülemez; Ancak TCK.nun 59. maddesinin uygulanması için değerledirilen hal, erteleme için yasada aranan koşulları da kapsayan ortak bir neden teşkil ederse bu takdirde olayın özelliine göre hakimin ertelemedeki yetkisini de sanık lehine kulllanması gerekir. Aksi takdirde, kurduğu hükümle çelişkiye düşeceği ve bu halin güven sarsıcı bulunacağı açıktır.
Çoğunluk tarafından benimsene yukarda açıklanan bu görüşe karşıt görüşlü olan üyeler:
Hakimin, TCK.nun 59. maddesini uygularken, kabul ettiği olumlu neden ve izlenimlerin TCK.nun 89. ve 647 sayılı Yasa'nın 6. maddesinin de uygulanmasını da gerektireceği, soyut biçide takdir hakkının aleyhte kullanılmasının çelişki ifade deeceği görüşüyle çoğunluk düşüncesine katılmadıklarını belitmişlerdir.
B - Tecil isteminin reddi halinde gerekçe gösterilip gösterilmeyeceği konusu da tartışılıp incelenmiş ve,
TCK.nun 89. ve 647 sayılı Yasa'nın 6. maddeside yazılı "erteleme"ye karar veren hakimin gerekçesini de göstermesi doğaldır. Zira ceza vermenin amacı, o cezanın yerine getirilmesini (çektirilmesini) de içine alır. Aksi halde ceza vermeden beklenen "öleme" (ibreti müessire) vasfı kaybolur. Bu nedenledir ki yasa, tertip ettiği cezanın çektirilmemesine karar veren hakimi, niçin bu genel kuraldan ayrıldığını, kararında belirtmeyi zorunlu kılmıştır. Gerçekten aynı yasa maddesinde isteğinin reddi halinde gerekçe gösterilmesini öngören bir hükme rastlanmamaktadır. Ancak, bu sukutun "gerekçeye lüzum olmadığı" anlamında kabulü olasılığı da yoktur.
1924 tarihli Anayasa'mızda mahkeme kararlarının gerekçeli olmasına dair bir madde mevut olmamasına mukabil 1961 Anayasası'nın 135/son maddesinde (Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır) ilkesi yer almış ve buna paralel olarak Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'nın 1696 sayılı Yasa ile değişik 32. maddesi (bütün hakimlik ve mahkemelerin her türlü kararları muhalefet şerhelri dahil gerekçeli olarak yazılır) şeklindeki metniyle yoruma yer bırakmayacak biçimde "gerekçe" sorumluğunu kabul etmiştir.
Anayasa ve gerekse yasalarda nelerin gerekçe olabileceği sınırlı bir şekilde sayılmamıştır. Bununla beraber gösterilecek gerekçesinin sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemekleve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.
Böylece Ceza Genel Kurulu tarafından benimsenen ilkenin terk edilmesi şeklinde çoğunluk düşüncesi oluşmuş,
Buna kaşıt görüş olarak, TCK.nun 89. maddesinin erteleme isteğinin reddi halinde gerekçe gösterme zorunluluğu olmayacağı, bu tutumun seçilmesiyle sanığın geçmiş halinin herkese duyurulması daha sakıncalı bir durum ortaya çıkacağı, anayasanın 135/son maddesinde yazılı hükmün, özellikleri gerekçe gösterilmesine yer bırakmayan kararların dışında kalan, öbür kararları kapsadığı öne ürülerek Ceza Genel Kurulu görüşleri doğrultusundaki düşünceyi benimsemişlerdir.
SONUÇ : 1 - TCK.nun 59. maddesinde yazılı takdiri indirim koşullarıyla, TCK.nun 89. ve 647 sayılı Yasa'nın 6. maddesindeki cezanın ertelenmesini gerektiren koşulların birbirinden bağımsız, yargısal şahsileştirme müesseseleri koşulların birbirinden bağımsız, yargısal şahsileştirme müesseseleri olduğu, ancak mahkemece TCK.nun 59. maddesiyle indirim yapılırken aynı Kanun'un 89 ve 647 sayılı Yasa'nın 6. maddesindeki unsurların tamamı esas alınmışsa, bunun ertelemeyi de gerektireceği;
2 - Anayasa'nın 135. maddesinin son fıkrası ve CMUK.nun 32. maddesinde yer alan bağlayıcı, açık hükümler karşısında TCK.nun 89. ve 647 sayılı Yasa'nın 6. maddelerinde yazılı erteleme isteğinin reddi halinde de mahkemenin yasal bir gerekçe göstermeye zorunlu bulunduğuna üçte ikiyi aşan çoğunlukla 7.6.1976 günü karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini