 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1976/3535
K: 1978/356
T: 26.04.1978
DAVA : Taraflar arasındaki tapulama tesbitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Aksaray Tapulama Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 18.9.1974 gün ve 174-127 sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine Avukatı tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 10.3.1976 gün ve 2052-3558 sayılı ilamıyla uygulama yetersizliği, bilirkişi ve tanıkların davanın sonucunda yararı olmayan komşu köyler halkından seçilip dinlenmemiş olması, komşu parsel kayıtlarının nizalı parseli ne şekilde sınır gösterdiği yönünden inceleme yapılmamış olması, dava konusu parselin vergi kaydının miktar fazlasını tescil etmemesi ve kadim marada olmadığının saptanması halinde zilyetlik durumunun incelenmesi gerektiği kabul şekline göre de davacı adına tescile karar verilen ve krokisinde (A1) Ve (A2) olarak gösterilen yerlerin ayrı ayrı miktarlarının hüküm fıkrasında belirtilmemiş olması, ve (A1), (A2) sahaları dışında kalan kısmın kimin adına tescili gerekeceğinin, ya da sınırlandırılıp, sınırlandırılamıyacağının hüküm yerinde tartışılmamıs olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz edenler : 1) - Davacı.
2) - Davalı Hazine vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında nizalı parsele komşu bulunan 219 sayılı parsele revizyon gören vergi kaydında nizalı parsel yönü mer'a olarak gösterilmesi nedeni ile taşınmazın mer'a olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Gerçekten mahkemece getirtilen 219 sayılı parsele ait tapulama tutanağında 61, 610 ve 66 tahrir sayılı vergi kayıtlarının bu parsele revizyon gördüğü yazılıdır. Bunlardan 66 tahrar sayılı vergi kaydında ise doğru mer'a olarak kayıtlı bulunmaktadır. Tapulama sırasında dava konusu taşınmazın doğusunda bulunan 220 sayılı parsel ile bu parsele komşu 218, 217 ve 64 sayılı parseller mer'a olarak sınırlandırılmış ve taşınmazın kuzeyinde de yer alan 223 sayılı parsel de senetsizdir Maliye Hazinesi adına tesbit edilmiştir. Mahkemece vergi kayıtlarının yerinde yapılan uygulamasında yerel bilirkişiler 61 tahrir sayılı vergi kaydında sözü geçen mer'a olduğu saptanmış ve tesbit buna göre yapılmıştır. Mahkemece bilirkişi sözlerine değer verilerek daha önce 219 sayılı parsele revizyon gören 66 tahrir sayılı vergi kaydını dava konusu parsele ve 60 tahrir sayılı vergi kaydının 218 sayılı parsele ve 61 tahrir sayılı kaydının da 219 sayılı parsele ait bulunduğu kabul olunmak suretiyle hüküm oluşturulmuştur. Mahkemece keşif yerinde yerel biirkişi sıfatı ile dinlenen Demir ve Mustafa tapulama sırasında da aynı sıfatla hazır bulunmuşlar ve tapulama tesbitleri bu bilirkişilerin sözlerine göre oluşturulmuştur. Hal böyle olunca adı geçenlerin tutanağa aykırı düşen sonraki düşüncelerine değer verilemez. Bu durumda yerini iyi bilen, tarafsız bilirkişilerin seçilmesi ve dayanılan kayıtların bu bilirkişilerin bilgilerinden yararlanılarak uzman bilirkişi aracılığıyla uyglanması zorunludur. Yerel bilirkişilerin keşif sırasındaki sözlerinin her zaman gerçeği aksettirdiği de kabul olunamaz. Bu nedenle mahkemece 219 sayılı parsele uygunluğu kabul edilen 61 tahrir sayılı vergi kaydı ile 218 sayılı parsele uygunluğu kabul edilen 60 tahrir sayılı vergi kaydının gerçekten bu parsellere ait olup olmadığı yönünden, bu parselleri çevreleyen diğer komşu taşınmazların da tapulama tutanakları getirtilmeli ve bu taşınmazları revizyon gören kayıtların varlığı halinde bu kayıtların söz konusu taşınmazların ne suretle sınır gösterildiği araştırılmalı ve bilirkişilerin düşünceleri denetlenmelidir. Köy mer'aları çoğu kez o yer köy sakinleri tarafından yasaya aykırı bir biçimde paylaşılıp özel mülk haline getirildiğinden, mer'a yönünden yapılan araştırma sırasında bu köyden seçilen yerel bilirkişilerin mutlaka gerçeğe uygun beyanda bulunduklarının kabulü olanaksızdır. O halde mer'a araştırmasının Yargıtay kökleşmiş İçtihatları gereğince komşu köylerden seçilen bilirkişiler aracılığıyla yapılması zorunlu ve yararlıdır. Bu nedenle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi isabetsizdir. Bundan aykırı olarak mahkemece direnme kararı verilmesine rağmen taşınmazın uzman bilirkişi tarafından düzenlenen krokisinde (A2) harfi ile gösterilen bölümü hakkında önceki karara ters düşen bir hüküm oluşturulması ve (Y) harfi ile ayrılan bölümü hakkındaki dahi yeni bir karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarını kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerle HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 26.4.1978 gününde oybirliğiyle karar verildi.