 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1976/3523
K: 1978/727
T: 05.07.1978
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Adana İş Mahkemesi)nce sigortalının davasının kabulüne, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun davasının reddine dair verilen 15.10.1975 gün ve 2346-2159 sayılı kararın incelenmesi Sosyal Sigortalar Kurumu avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 31.5.1976 gün ve 9161-4196 sayılı ilamıyla "zararlandırıcı olay sigortalının suç niteliğindeki bir eylemi sonucu olduğundan 506 sayılı Yasanın 110. maddesi gereğince geçici iş görmezlik ödeneği ile sürekli iş görmezlik haklarını yitirmiş bulunmaktadır. Öte yandan kabule göre de anılan sigortalının kusur oranı bakımından 506 sayılı Yasanın 111. maddesinin uygulama yerinin bulunup bulunmadığı yeterince incelenmemiştir" gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : HUMK.nun 1711 sayılı Kanunla değişik 427. maddesine göre miktar veya değeri ikibin lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin hükümler kesindir. Yasanın bu hükmüne paralel olarak 6.6.1975 gün ve 975/6-8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da 1711 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden snora iş mahkemelerinde açılmış niteliği bakımından para ile değerlendirilmeyenler ayrık olmak üzere miktar ve değeri ikibin TL.sının geçmeyen alacak davaları hakkında verilen hükümlerinde kesin olduğu kuralı öngörülmüştür. olayda sigortalı, "şimdilik kaydı" ile bin lira iş görmezlik tazminatının hüküm altına alınmasını istemiş ve fazlaya ilişkin alacak miktarından sözetmemiştir. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sigortalıya karşı açtığı dava ise 1.122.83 TL. alacak davasından ibaret olup her iki davada da 1711 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden sonra açılmıştır.
Bu durumda mahkemece verilen karar müddeabihin miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğu özel dairece yukarıda yazılı nedenlerle temyiz dilekçesinin reddi gerektiği halde işin esasına girilerek mahalli mahkeme kararının bozulduğu anlaşılmaktadır.
Öyle ise, direnme kararına karşı yönetilen temyiz itirazları incelenmeksizin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle temyiz dilekçesinin REDDİNE 5.7.1978 gününde oyçokluğu ile karar verildi.