 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1976/2053
K: 1977/658
T: 24.06.1977
DAVA : Taraflar arasındaki iflas davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Ankara Asliye 3. Ticaret mahkemesi) nce davanın kabulüne dair verilen 27.2.1974 gün ve 309-36 sayılı kararın incelenmesi davalı borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 26.11.1974 gün ve 10570-10366 sayılı ilamiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı T.C.Ziraat Bankası, borçlu aleyhine iflas yolu ile takip talebinde bulunmuş, Mahkemece borçlunun iflasına karar verilmiş, karar özel dairesince bozulmuş, mahkeme önceki kararda direnmiştir. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiş ancak alacaklı iflas isteminde bulunan banka 22.4.1977 günlü dilekçe ile iflas davasından vazgeçtiğini açıklamıştır.
Yukarıda açıklanan duruma göre önce ön sorun olarak iflasa karar verilip bu kararın temyizini takiben, temyiz isteği hakkında karar verilmeden önce alacaklının iflas davasından vazgeçmesinin hukuki sonuç doğurabilip doğuramıyacağı hususunun çözümlenmesi gerekmektedir.
Önce şu husus özellikle belirtilmelidir ki, Anayasanın 31. maddesi hükmünce "Herkes, meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı ve davalı olarak, iddia ve savunma hakkına sahiptir. Bu bir temel hak olarak Anayasa'da yer almış ilkedir, aynı ilke hiç kimsenin yargı merciileri önünde davacı olarak dava açmaya zorlanamıyacağı kuralını da kapsar. Bu esaslar yer yer usul kanunlarında da açıkça düzenlenmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 79. maddesi hükmünce "Kanunen sarahat olmadıkça hiç kimse kendi lehine olan davayı ikameye ve hakkını talebe icbar olunamaz". Aynı yönde usulün 91. ve bunu izleyen maddelerinde de feragat müessesesi düzenlenmiştir. O halde, bu esaslardan haraket olunduğunda, bir kimsenin davasından vazgeçebilmesinin az önce açıklanan Anayasal ve yasal haklarının sonucu olduğunun kabulü gerekir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında iflas kararının verilmesiyle iflasın açılacağı, iflasın külli bir takip yolu olması itibariyle bütün alacaklıların haklarını ilgilendirdiği ve bunun sonucu olarakta iflas yolu ile takipte bulunan alacaklının davadan vazgeçmesinin hukuki sonuç doğuramıyacağı görüşleri ileri sürülmüş ise de çoğunluk aşağıdaki gerekçelerle bu görüşlere katılmamıştır. Gerçekten iflas yolu ile takip külli bir takiptir ve bütün alacaklıların sonuçtan yararlanmaları gerekecek ve kararın verilmesiyle bazı işlemlerin yapılmasına girişilecektir. Ancak iflasa karar veren mahkemece hemen yapılması gerekena işlemlera hukuki nitelikçe bir bakıma tedbir mahiyetinde görülürler; iflasın hukuki sonuçlarını tam anlamıyla doğurabilmesi karar temyiz olunmuşsa kararın onanması ve bu karara karşı düzeltme süresinin de geçmesiyle başka bir anatımla kararın kesinleşmesi ile mümkün olabilecektir. O halde, iflas isteminde bulunan davacı anayasa ve yasa ile kendine tanınan davadan feragat hakkını kullanabilmelidir. İcra ve iflas Kanununda bu hakkın kullanılmasını önleyen veya sınırlayan bir hüküm bulunmamaktadır. Yasal bir hakkın kullanılmasını önleyen aynı düzeyde yeni yasal bir hüküm bulunmadığına göre, yorum yolu ile bu hakkı kaldırmak veya sınırlamak yorum kurallariyle bağdaştırılamaz. Bu feragat diğer ilgili ve alacaklıların aynı yola başvurmalarına engel değildir.
Bu açıklamalarına sonucu olarak, iflas isteğinde bulunan banka iflas davasından feragat ettiğine feragatda geçerli bulunduğuna göre direnme kararı feragat nedeniyle bozulmalıdır. Bozma nedenine göre diğer yönler üzerinde durulmaya gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle direnme kararının Hukuk Usulü Muhakemeleri kanunun 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 1. görüşmede yeterli çoğunluk sağlanammadığından 24.6.1977 gününde 2. görüşmede yarıdan bir fazlayı geçen çoğunlukla karar verildi.