 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1976/1779
K: 1976/2980
T: 26.11.1976
DAVA : Taraflar arasındaki Tapulama tesbitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manavgat Tapulama Mahkemesince davanın redddine dair verilen 18/4/1973 gün ve 12-343 sayılı kararın incelenmesi davacı hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay yedinci Hukuk Dairesinin 27/12/1973 gün ve 5733 - 6972 sayılı ilamıyla, (Davalı tapusunun bir hudud kumluk olup, bu hali ile sabit değildir. Kum kamu emlakindedir ve zilyedlikle kazanılması mümkün değildir. Tapudaki miktara değer verilerek fazla kısmın ifrazı icap eder) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Olayda davalı taraf, 309 yoklama günlü tapu kaydına dayanmıştır. nizalı parsel, anılan bu tapu kaydı içeriği olduğundan söz edilerek davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı hazine ise tapu kaydının bu sınırının "kum" olduğunu ve bu nedenle sınır genişletilmeye elverişli bulunduğu için tapu kaydının yüzölçümüne değer verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Mahkemece, "kum" sınırının gerçekten deniz kumluğu olduğu saptanmış, ancak kültür arazisi ile deniz kumluğunun birleşim hattı uzman bilirkişi aracılığıyla saptandığı gerekçesiyle 750 metre karelik bir bölüm deniz kumluğu olarak ayrılmış ve hazinenin fazla isteği reddedilmiştir. Özel daire ise, kum sınırının genişletilmeye elverişli bulunması nedeniyle tapu kaydının yüzölçümüne değer verilmesi gerektiğinden söz ederek hükmü bozmuştur.
Gerçekten denizlerin kenarında bulunan kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık yerler sahil şeridini oluşturması nedeniyle denizden ayrılması olanaksız bulunan kamu mallarından sayılır. Ancak bir sınırı deniz ya da deniz kumluğu olarak yazılı bulunan ve deniz kenarlarına yakın olan taşınmazların tapu kaytılarının kapsamı belli edilirken sınırda deniz ya da deniz kumluğu gösterilmiş olması nedeniyle o tapu kaydının yüzölçümü ile kapsamının belli edilmemesi kesin ve mutlak bir kural değildir. Değer deniz ve deniz kumluğu sınırında jeolojik bir araştırma ve o yerdeki meteorolojik olaylar incelenmek suretiyle normal şartlar altında, denizin etkisinde kalan ve denizden ayrı olarak düşünülmesi olanağı bulunmayan yerler bu arada olayda oluduğu gibi kumluk sınırı saptanabilir ve kültür arazisi ya da arsa ile bu tür yerlerin birleşim hattı belli edilebiliyor ise deniz ve deniz kumluğu gibi sınırların, saptanan bu sınır hattı olarak kabulü zorunludur. bu takdirde o yer de, genişletilmeğe elverişli bir sınır biçiminde nitelendirilemez. Eğer bilirkişi incelemesiyle böyle bir sınır hattının saptanması mümkün olamıyor ise o takdirde tapu kaydının yüz ölçümü ile kapsamının belli edilmesi yoluna gidilebilir.
Olayda mahkeme kumlukla kültür arazisinin birleşim hattını uzman bilirkişi aracılığı ile saptamış ve 750 metre karelik bir bölümü, tapu kaydının dışında kabul etmiştir. Bu nedenlerle hazinenin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddedilmeli, usul ve kanuna uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle kararının ONANMASINA, 766 sayılı Tapulama Kanununun 74. maddesi uyarınca on lira ilam harcının hükmü temyiz eden hazineden alınmasına 26/11/1976 gününde oyçokluğu ile karar verildi.