 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1976/1432
K: 1976/987
T: 27.02.1976
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.11.1974 gün ve 5214-2833 sayılı kararın incelenmesi davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.4.1975 gün ve 5262-26455 sayılı ilamiyle, (931 ve 1475 sayılı İş Kanunlarının 64. maddelerinde 8 saat veya daha fazla süreli işlerde bir saatlik ara dinlenmesi verileceği hükmü vardır.
Kabule göre, yemeğin çalışma yerine getirilmesi ve getirilen yemeğin çalışma yerinde yenmiş olması, davacının anılan yasalarda öngörülen ara dinlenmesinden yararlanmadığını göstermez. Kaldı ki yemek ve benzeri ihtiyaçlar giderilmeden kampanya süresince, hergün fasılasız 12 saat çalışma yapıldığı iddiası da hayatın normal akışına ve beşer takatına uygun düşmez. Bundan başka, davalı davacının 11 saatlik çalışma dışında bir çalışma yapmadığını ve davacı da günlük çalışmalarının 11 değil 12 saat olduğu şeklinde ihtirazı bir kayıt dermeyan etmeden ücret tediye bordrolarını imza ederek 3 saate ilişkin fazla mesai parasını aldığını savunmuştur. Gerçekten ihtirazi kayıt dermeyan edilmeden imzalanan ücret tediye bordrolarında, fazla mesai karşılığı ödendiğinin yazılı bulunması o aylardaki fazla mesainin bu miktara münhasır olduğunu gösterir. O halde anılan bu hususlar gözetilmeden mahkemece yeterli olmayan şahadete dayanılarak davanın kabul edilmiş olması, Yasalara ve uygulamalara aykırıdır) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı İdare vekili.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara, dayandığı gerektirici nedenlere göre mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekli iken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulüyle, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozmada oybirliği, nedeninde oyçokluğuyla 27.2.1976 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Tahkikatın, bütün yargılama işlemlerinin duruşma hakiminin gözetimi altında zabıt katibi tarafından tutanağa yazılacağı Usulün 151. maddesi hükmü gereğidir. Duruşma tutanakları hilafı isbat edilinceye kadar geçerli olan belgelerdendir. Şifahi mahkemenin cereyan tarzı ancak duruşma tutanağı ile isbat edilebilir. Bunun dışında herhangi bir isbat vasıtasına başvurulamaz. Duruşma tutanağında bulunmayan bir sebebe dayanılarak karar verilmesi, tutanağın değiştirilmesi duruşmada söylenmemiş sözlerin söylenmiş gibi tutanağa yazılması Usulün 573. maddesine göre, hakimin sorumluluğunu gerektirir.
Duruşma tutanağının şahitlerle, bilirkişilerin ifadelerine, iki tarafın ikrar sulh ve feragatına ilişkin kısımlarının bunların huzurunda okunarak kendilerine imza ettirileceği Usulün anılan 151. maddesinde açıkca belirtilmiştir.
Olayda, tahkikat ve şahit ifadeleri hakim gözetimi altında zabıt katibi tarafından tutanağa yazılmamıştır. Tutanak mahkeme haricinde bir matbaada bastırılmak suretiyle düzenlenmiş, ayrıca şahit ifadeleri kendilerine imza ettirilmemiştir. Duruşma tutanağı bu haliyle Usulün 151. maddesi hükmüne aykırı olup, vüsuktan aridir. Tarafların tutanağın Usulün 151. maddesine aykırı olarak düzenlendiği yolunda mahkemede veya temyiz dilekçesinde bir itiraz ileri sürmemiş olmaları ise, bu konunun Genel Kurulunca resen incelenip bozma sebebi yapılmasına engel değildir. O halde Usulün 151. maddesi hükmüne uygun olmayan ve açıklanan sebeplerle vüsuktan ari bulunan tutanağa ve bu tutanaktaki ifadeleri imzaları ile tevsik edilmeyen şahit sözlerine dayanılarak karar verilmesi kanuna aykırıdır. Temyiz olunan kararın esasının incelenmesine geçilmeden öncelikle bu yönden bozulması gerektiği düşüncesindeyiz.
Çoğunluk kararına bu nedenle karşıyız.