 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1976/11-3259
K: 1977/636
T: 15.6.1977
1086/m.516
Taraflar arasındaki hakem tayini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda ( Ankara Asliye 6. Hukuk Mahkemesi )nce davanın kabulüne dair verilen 10.4.1975 gün ve 974/734, 975/253 sayılı kararın incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine yargıtaya onbirinci hukuk dairesinin 3.11.1975 gün ve 4136- 5908 sayılı ilamıyla,
1 - Taraflar arasında yapılmış bulunan sözleşmenin 16 ncı maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere taraflar arasında usulün 516 ve müteakip maddelerine uygun bir şartı mevcut olmadığı gibi, davalı kurum işin hakemle halline muvafakat etmemiştir.
2 - Davalı kurum cevap layihasında ve iptidai itiraz olarak tarafların tacir olmaları ve ihtilafında ticari işletmeleri ile ilgili bulunması dolayısıyla ihtilafın asliye ticaret mahkemesince halledilmesini istemiştir. Taraflar tacir olduklarına ve ihtilafta ticari işletme ile ilgili bulunduğuna göre türk ticaret kanununun 4 ve 5. maddelerine göre gönderme kararı verilmesi icap ederdi ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı vekilleri.
Hukuk genel kurulunca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Taraflar arasındaki sözleşmenin 16. maddesinde aynen "Bu mukaveleden mütevellit ihtilaflar Ankara Mahkemesinde halledilir. Müesese ve müteahhit her ikisi mutabık olduğu takdirde mahkemeye müracaat etmeksizin ihtilaf hakem yolu ile halledilebilir. Bu takdirde her iki taraf hakemlerin adedini ve isimlerini usulu muhakemeye ve tahkim mevzuunun ne olduğunu bir tahkimname ile tesbit eder. Olayda taraflar hakemlerin adedi ve isimleri ile yargılama usulünü tahkimname ile tesbit etmediklerinden sözleşmenin 16. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğinden sözedilemez. Bu nedenlerle mahkemece hukuk genel kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı hukuk usulü muhakemeleri kanunun 429 ncu maddesi gereğince BOZULMASINA birinci görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 15.6.1977 gününde ve ikinci görüşmede salt çoğunluk karar verildi.