 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E : 1976/10-18
K : 1976/2135
T : 04.06.1976
- SOSYAL SİGORTA YARDIMLARI(ÖDENCEDEN İNDİRİLMESİ)
ÖZET : S. S. Yasasına göre kurum, koşullarının gerçekleşmesi durumunda sigortalı işçi ya da hak sahipleri için yaptığı ve yapacağı giderler ile bağladığı gelirin sermaye değeri toplamını işverenden istemek hakkına sahiptir. Bu nedenle ödenceden indirilmesi gereken Sigorta yardımları karşılığının bilirkişi aracılığı ile saptanması isabetli sayılamaz.
(506 s. SSK m. 26)
Davalı EKİ. Kurumu vekili tarafından verilen 12.3.1976 günlü dilekçe ile (özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Yüce heyetinizce uyulması gerekli görülen özel daire bozma kararında sadece sigorta tahsislerinden bahsolunmakta ücrete ilişkin her hangi bir bozma bulunmamaktadır. 19.11.1975 gün ve 975/10 - 524/1371 sayılı kararın özel daire bozma ilamına uygun şekilde tavzihini) istemiş olmakla dosya incelenerek gereği görüşüldü:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca kararın baş tarafına yanlışlıkla aynı gün bakılan seri dosyalardan diğer gruba ait karar başlığının alınmış bulunduğu anlaşılmıştır. Gerçekte özel daire 20.2.1975 gün ve 975/1712 -961 sayılı kararla aynen (meslek hastalığına uğrayan sigortalı işçi ya da hak sahipleri tarafından iş verene karşı açılan bu tür davalar, - Yargıtay kararlarında genellikle yer alan bir anlatımla -, Sosyal Sigorta Yasalarınca kendilerine sağlanmış Sosyal Sigorta yardımları ile karşılanmayan zararların giderimi "tazmini" ilkesine dayanmaktadır. Sosyal Sigortalar Kurumunca sağlanmış ve Sosyal Sigorta yardımları gözönünde tutulmaksızın açılmış davalarda bu yardımların karşılığının belirlenen tazminat miktarından indiriminin de nedeni budur. Bu bakımdan bu konuda önemli olan kurumun eylemi olarak "fiilen" sağlamış bulunduğu yardımlar ve onların karşılığıdır, yoksa, bilirkişilerce saptanmış yardımlar karşılığı değildir. Bunun tersi durumda bilirkişinin kurumun gerçekte sigortalı işçiye sağlamış olduğunun altında bir Sosyal Sigorta yardımını saptaması ve böylece bilirkişi düşüncesine dayanılarak verilecek kararda bir kesim Sosyal Sigorta yardımlarının karşıladığı zararların dahi giderilmesi yolunda tazminata hükmedilmesi olasılığı vardır. Burada bu biçim yargı işleminin kurumun eylemli olarak sigortalı işçiye sağlamış bulunduğu yardımların karşılığına ilişkin rücu davalarında bir takım güçlüklere meydan vereceği yönünü de gözönünde bulundurmak gerekir. Zira 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 26 ncı maddesine göre kurum, - koşullarının gerçekleşmesi durumunda - sigortalı işçi ya da hak sahipleri için yapmış ve ileride yapacak olduğu giderler ile bağladığı gelirin sermaye değeri toplamını işverenden istemek hakkına sahiptir.
Bu nedenle tazminattan indirilmesi gereken Sosyal Sigorta yardımlarının karşılığının bilirkişi aracılığı ile saptanması isabetli sayılamaz. Mahkemece yapılacak iş kararın verilmesine en yakın bir tarihe kadar 506 sayılı Sosyal Sigorta Kanunu ve sonradan yürürlüğe konulmuş Sosyal Sigorta Yasaları gereğince sigortalı işçiye kurumca sağlanmış ve sağlanacak Sosyal Sigorta yardımları karşılığının - şayet tazminat davasında giderler istenmemişse yalnız bağlanmış gelirin sermaye değerinin - kurumdan sorulması, gelen cevabın doğruluğuna yöneltilmiş itiraz yoksa cevapta bildirilen miktarın belirlenen tazminattan indirilmesi davalı yararına doğmuş kazanılmış usuli hak durumu varsa bunun gözönünde tutulması ve sonucuna göre karar verilmesidir. O halde davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır) gerekçesi ile davalının sair temyiz itirazlarını reddederek mahalli mahkeme kararını bozmuştur.
Şu hale göre davalı vekilinin tavzih isteği yerinde olduğundan tavzihi istenilen Hukuk Genel Kurulu kararına alınan özel daire kararının çıkarılıp onun yerine yukarıya metni aynen alınan özel daire bozma kararının konması ve kararın bu suretle tavzihi uygun görülmüştür.
Sonuç: davalı idare vekilinin isteğinin kabulü ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.11.1975 gün ve 975/10-524- 1371 sayılı kararının baş tarafında yazılı daire kararının çıkarılıp yukarıya metni aynen alınan özel daire bozma kararının konması suretiyle Hukuk Genel Kurulu kararının (TAVZİHİNE), 4.6.1976 gününde oyçokluğu ile karar verildi.