 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1976/10-1696
K: 1976/2345
T: 23.06.1976
ÖZET: İşyeri, davacı adına kayıt edilmiş ve el değiştirmemiş, güvence parası da davacı tarafından geri alınmamış bulunmasına göre, Noter senediyle yapılan devrin gerçek anlamda bir devir sayılması olanaksızdır. Bu durumda, belirlenen pirimden, davacı işveren sorumludur.
(2490 s. Art. m. Ek. Ve İh. K.)
Taraflar arasındaki komisyon kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14/6/1973 gün ve 1928/728 sayılı kararın incelenmesi davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 4/10/1973 gün ve 407 - 570 sayılı ilamiyle (dosyada mevcut satış sözleşmesine göre davacı işveren, ihale ile aldığı işi bin lira karşılığında 3. Kişilere devretmiştir. İş yerinin hiç bir kuku ve tereddüte meydan vermeyecek şekilde devir edildiğinin anlaşılması halinde, o iş yerinin devirden sonra doğan prim borcundan eski işverenin sorumlu olmayacağı tabiidir. Esasen bu yönün aksine 506 sayılı Kanunda bir hüküm yer almış değildir.
O halde, kural olarak davacının devirden sonra gerçekleşen prim borcundan sorumlu olmaması gerekir. Ne varki, devrin gerçek anlamı ile bir devir olmadığı, iş yerinin yine davacının uhdesinde kalıtı akta devam ettiği, şu nedenler ile anlaşılmaktadır.
Davacı 2490 sayılı Yasanın 58. maddesine göre, ihale makamına işi devir ettiğini bildirmemiş ve onun bu konuda rıza ve mu fakatını almamıştır. Yine davacı, kendi adına işlem gören iş yerini 3. kişilere devir ettiğini kuruma iletmemiş ve nihayet 60 bin liralık teminatını da ihale makamından geri almamıştır. Bu durumda işyeri devredilmemiştir. Ortada işin, davacının sorumluluğu altında 3. kişilere yaptırılması hali söz konusudur.
O halde, kurumca yapılan ölçümleme sonucu tesbit edilen primden davacı işverenin sorumlu olacağı kabul edilmeli ve davacının aynı zamanda ölçümlemenin usul ve yöntemine yönelttiği itirazları incelenmeli ve varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: davalı S. S. Kurumu.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İş yeri adına kaydedilmiş ve el değiştirmemiş, teminat da davacı tarafından geri alınmamış bulunduğuna göre, noter senedi ise yapılan devrin gerçek anlamda bir devir sayılmasına olanak yoktur. O halde özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda ve özel daire bozma kararında açıklanan nedenlerle direnme kararının (BOZULMASINA), 23/6/1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.