 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/9
K: 1976/27
T: 02.02.1976
DAVA : İş kanununa aykırı davranıştan sanık Mehmet ve 25 arkadaşının yapılan yargılanmaları sonunda; beraetlerine ilişkin Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen 20.10.1975 günlü hüküm müştekiler vekilinin temyizleri üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince incelenerek, onammasına dair verilen 3.12.1975 gün ve 7821/7349 sayılı ilama karşı C.Başsavcılığınca 8. Ceza Dairesi onama kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 13.1.1976 gün ve 6 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
275 Sayılı İş Kanununa aykırılktan sanık Mehmet ve 25 arkadaşı hakkında yapılan yargılama sonunda; beraetlerine ilişkin olarak verilen mahkeme hükmünün özel dairece tebliğnamedeki bozma isteğine iştirak edilmeyerek onanmasına karar verilmiştir.
C.Başsavcılığı itirazında özetle : Mahkemenin öncelikle suçtan zarar gören müştekinin davaya katılma isteği bulunduğundan katılmasına ve sonra da vekilinin kendisini temsil etmesine karar vermesi yasa gereği olduğu gibi Yüksek Yargıtay'ın uygulamaları da (Y.C.G.K. nun 9.4.1973 gün ve 9 E. 12/5/1975 gün ve 106 E. 121 K.) bu yolda olduğundan Yargıtay 8. Ceza Dairesinin onama kararının itiraz yoluyla kaldırılması ve hükmün tebliğnamedeki istek gibi bozulmasına karar verilmesi istenilmiştir.
1 - CMUK.nun 365 - 372. maddelerine nazaran suçtan zarar gören her şahsın tahkikatın her halinde müdahale yoluyla kamu davasına katılabileceği öngörülmekte, bu nedenle evveliyetle mahkemelerin bu konuda yapılmış istekleri karara bağlaması gerekmektedir. Yasa müdahaleye ilişkin bir isteğin zımnen de kabul edilebileceği yolunda bir hükme yer vermemiş ve sözü edilen maddelerin maddelerin böyle bir tefsire elverişli olmadığı görülmüştür. (CMUK. 366)
Suçtan zarar gören kimsenin müdahil sıfatını almadan davayı takibine yasal olanak bulunmamakta ve mahkemece asil veya vekilinin müdahil muamelesine tabi tutulması da bu eksikliği giderici bir karar veya işlem niteliğinde görülmemektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararlılık gösteren içtihadı da bu yoldadır. (C.Başsavcılığı itirazında gösterilen kararlar vs.)
Olayda ise; 23.10.1974 günlü oturumda müştekiler vekili sıfatiyle avukat H.T. Özbay tarafından görülmekte olan davaya katılma istemini açıkça kapsayan dilekçe verilmesi üzerine mahkemece; vekaletname usulüne uygun olarak düzenlendiğinden müştekiler vekili olarak avukat T.Özbay'ın duruşmaya kabulüne karar verildiği, dosyanın incelemesinden anlaşıldığından bu durum yukarıda izahı yapılan gerekçeler karşısında usulün 365 ve müteakip maddelerine aykırı görülmüştür.
Bu itibarla C.Başsavcılık itirazının kabulüne ve özel daire kararının kaldırılmasına ve hükmün esası incelenmeksizin açıklanan yönden bozulmasına karar verilmelidir.
2 - Çoğunluğa karşı olan görüş ise; mahkemenin kabulüne uygun olarak özel dairede davaya katılma isteminin usulünce yapıldığ görüşündedir. Kabul kararı yasal unsurları taşımamakta isede bu usuli eksikliğin bozma nedeni yapılmasında Kamu ve özel yarar bulunmamaktadır. Tarafın yargılanmanın sonuna kadar müdahil muamelesi görmesi müdahale isteği hakkında verilen kararda mahkemenin güttüğü amacın bu olduğu anlaşılmaktadır. Böylece esasa etkili bir usul hatası söz konusu olmadığından C.Başsavcılık itirazının reddine karar verilmesi gerektiği yolundadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenle C.Başsavcılık itirazının kabulüne Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 3.12.1975 gün ve 7821/7349 sayılı onamaya ilişkin kararının kaldırılmasına ve Kocaeli Asliye 2. Ceza Mahkemesi'nin 20.10.1975 gün ve 414/381 sayılı hükmünün (Davaya müdahale isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle hükmün esası incelenmeksizin) BOZULMASINA, depo paralarının geri verilmesine 2.2.1976 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.