 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/7-413
K: 1976/465
T: 8.11.1976
- İHTİYATİ TEDBİR KARARLARI ( Karar Gününden Başlayarak On Gün İçinde Dava Açılmaması )
- KENDİLİĞİNDEN ORTADAN KALKAN KARARLAR (İhtiyati Tedbir Kararı)
- YASADA YAZILI KARAR TARİHİ ( Gıyaptaki Tedbirlerde Bildirim Tarihi Olarak Kabulünün Mümkün Olmaması )
1086/m.109,113
DAVA : 1711 sayılı Kanuna aykırı davranıştan sanık ( A )'nın yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin ( Anamur Asliye Ceza Mahkemesi )'nden verilen 4.11.1975 günlü hüküm sanığın temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nce incelenerek, 16.3.1976 gün ve 2359/2327 sayılı ilamiyle bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeyi kapsayan 30.6.1976 günlü son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C.Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 23.9.1976 gün ve 7/6387 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Tedbir kararına aykırı davranıştan sanık ( A )'nın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanığın temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nce incelenerek; HUMK'nun 109. maddesinde, ihtiyati tedbir kararı dava ikamesinden evvel verilmiş ise, tatbik edilmiş olsun, olmasın; kararın verildiği tarihten itibaren on gün içinde esas hakkında dava açılmadığı takdirde, ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkacağının yazılı bulunmasına, 1975/422 sayılı dava dosyasıyle 1975/25 sayılı tedbir dosyasından zabıtnameye derç edilen bilgiye nazaran ihtiyati tedbir kararının 3.6.1976 tarihinde verilmesine karşılık esas davanın kanuni süre geçtikten sonra 30.6.1975 de açılmış olduğunun yazılı bulunmasına göre, suçun işlendiği 6.7.1975 tarihinde ihtiyati tedbir kararının kalkmış olduğu gözetilmeden mahkumiyet hükmü tesininin yasaya aykırılığı nedeniyle bozulmuş, mahkeme ise, tedbir kararının davacının gıyabında verildiğini, bu kararın davacıya 24.6.1975 tarihinde tebliğ edildiğini HUMK.nun 109. maddesinde yazılı 10 günlük sürenin tebliğ tarihinden başlaması gerektiğini ve bu sebeple asıl davacının süresi içerisinde açılmış olduğunu ileri sürerek eski hükümde direnmiştir.
1- HUMK'nun 101 ve müteakip maddeleri uyarınca verilen ihtiyati tedbir kararının, karar tarihinden itibaren on gün içerisinde esas hakkında dava açılmadığı takdirde bir gün merasime hacet kalmaksızın kendiliğinden kalkacağı, aynı yasanın 109. maddesinde açıkca hükme bağlanmıştır. Maddede yazılı karar tarihinin tebliğ tarihi olarak kasulü ile buna göre uygulama yapılması madde açıklığına ve yasa koyucunun amacına aykırı düşer. Zira yasa koyucu bu maddede koyduğu on günlük sürenin başlangıcının gıyabı kararlarda tebliğ tarihinden başlatmayı öngörse idi, yine ihtiyati tedbirin sona ermesi sebeplerinden birini düzenleyen 112. maddede yazılı olduğu gibi "... kararın tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gün zarfında esas hakkında dava ikamesi lazımdır..." şeklinde maddenin düzenlenmesi gerekirdi.
Olayımızda tedbir kararı 3.6.1975 tarihinde verildiği halde, esas hakkındaki davanın 30.6.1975 tarihinde açıldığı ve bu suretle tedbir kararının verildiği tarihinden itibaren 10 gün zarfında dava açılmaması suretiyle HUMK'nun 109. maddesine göre ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden ortadan kalktığı ve sanığın cezai sorumluluğunun hukuki mesnedi kalmadığı cihetle, özel dairenin bozma kararına uyulması gerekirken yazılı gerekçelerle eski hükümde direnilmesi yasaya aykırı olduğu gibi;
2- Anayasa'nın 135 ve CMUK'nun 32. maddeleri uyarınca yasal gerekçe gösterilmeksizin 647 sayılı Yasanın 4. maddesini kapsar şekilde tatbikine ve takdiren ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırı görülmüş ve bu nedenlerle direnme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
3- Çoğunluğa karşı olan görüş ise; HUMK'nun 109. maddesinde yazılı on günlük sürenin gıyabi kararlarda tebliğ tarihinden başlaması gerektiği cihetle bu yöne ilişkin direnmedeki gerekçe yerinde bulunmadığından direnme hükmünün bu kısmının yerinde olduğu yolundadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle sanık vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden direnme hükmünün istem gibi ( BOZULMASINA ), depo parasının geri verilmesine 8.11.1976 tarihinde birinci maddede üçte ikiyi geçen çoğunlukla ikinci maddede oybirliğiyle karar verildi.