 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/7-382
K: 1976/403
T: 04.10.1976
- GEREKÇE
- HAPSİN PARAYA ÇEVRİLMESİ)
ÖZET: Hapsin para cezasına çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken "takdiren sözünün kullanılması yeterli olmayıp yasal bir gerekçeye dayanılması gerekir.
(334 s. T.C. Anayasası m. 135)
(1412 s. CMUK. m. 32-değişik)
(647 s. CİK m. 4, 5)
6085 sayılı Kanuna aykırı davranıştan sanık (M) nin yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin (Finike Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 4.12.1976 günlü hüküm, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesince incelenerek, 12.2.1976 gün ve 963/1240 sayılı ilamiyle bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeyi kapsayan 28.4.1976 günlü son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş, dosya C. Başsavcılığının hükmün onanması istemini bildiren 8.7.1976 gün ve 7/55 18 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Devlet Karayolu üzerinde ehliyetnamesiz ve kayıt tescilsiz lastik tekerlekli traktör kullanmak suretiyle 6085 sayılı Trafik Kanununa muhalefetten sanık (M) nin bu kanunun 24 ve 17. maddeleri delaletiyle aynı kanunun 58/B maddesi gereğince sonuç olarak 10 gün müddetle hafif hapis ve 250 lira hafif para cezası ile tecziyesine, 647 sayılı kanunun 4 ve 5. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına ve 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca sanığa verilen cezaların teciline ilişkin mahkeme hükmünün, özel daire: kayıt ve tescilsiz olarak trafiğe çıkartılan traktörün sanığa ait olup olmadığı, tespit edilmeden mahkumiyet hükmü tesis edildiği düşüncesiyle bozmuş, mahkeme ise bozmada ileri sürülen hususun duruşmanın ikinci celsesinde sanıktan sorulup tespit edildiğini, ileri sürerek eski hükümde direnmiştir.
Duruşmanın ikinci celsesinde kayıt tescilsiz olarak trafiğe çıkartılan traktörün, kime ait olduğu hususu sanıktan sorularak traktörün kendisine ait olduğuna dair beyanı zapta geçirilmiş olduğu görüldüğünden, direnme hükmü doğrudur. Ancak, mahkemenin Anayasanın 135. maddesinin son fıkrasında yer alan "mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" ilkesi ve CMUK.nun 1696 sayılı Kanunla değişik 32. maddesinin bütün "hakimlik ve mahkemelerin her türlü kararları ve muhalefet şerhleri dahil gerekçeli olarak yazılır" şeklindeki hükmün gereğince, mahkemenin 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verirken, takdiren kelimesini kullanmakla yetinmeyip yasal bir gerekçe göstermesi gerektiğinden, mahkumiyet hükmünün bu yönden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne karşı olan üyeler: Gerekçe gösterme zorunluğunun, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 7.6.1976 gün ve 4/3 sayılı kararına göre, 647 sayılı Yasanın 6. maddesi için geçerli olduğunu, 4. maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesinde gerekçe gösterme zarureti bulunmadığını ileri sürerek bu yönden çoğunluk görüşüne katılmamışlardır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki isteme aykırı olarak hükmün direnme kısmı doğru olup, 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesinde yasal gerekçe gösterilmemesi yönünden (BOZULMASINA), 4.10.1976 gününde direnme hükmünün doğru olduğu hususunda oybirliğiyle, bozmada üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.