Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/65
K: 1976/83
T: 23.02.1976
DAVA : Gasptan sanık Hasan'ın yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin (Kırşehir ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 23.10.1975 günlü hüküm sanık ve katılanın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince incelenerek bozulmasına, dair verilen 29.1.1976 gün ve 5921/639 sayılı ilama karşı C. Başsavcılığınca; 6. Ceza Dairesinin bozma kararının kaldırılarak hükmün onanması istemini bildiren 6.2.1976 gün ve 25 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığı gönderilmekle Ceza Genel Kurulun'ca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Kıyafetini tebdil etmek suretiyle yağma suçundan sanık Hasan'ın TCK.nun 495/1, 59, 525. maddelerine istinaden mahkumiyetine ilişkin olarak Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinden verilen hüküm Yargıtay 6. Ceza Dairesince (...yağmanın kıyafetini tebdil etmiş olan bir şahıs tarafından işlenmesi, suçu işleyen kimseye bazı kolaylıklar sağlar. Muhatapta daha fazla korku ve toplumda daha yaygın huzursuzluk tevlit eder. Açıklandığı üzere burada vahamet, suçu işleyen kimselerin çok olmasında değil bizatihi kıyafetini tebdil etmiş şahıs tarafından işlenmesindedir. Nitekim yasa metni açıkca kıyafetlerinin tebdil etmiş şeklinde değil, kıyafetini tebdil etmiş deyimiyle buna işaret etmiş olmaktadır.
Buradaki şahıslar çoğul değil, herhangi bir şahıs anlamındadır. Yasaları uygulayanların yasa metnine sadık kalmaları zorunludur. Ancak yine yasaların konulmalarındaki amaçlarına göre yorumlanarak uygulanması da münakaşa götürmeyen bir gerçektir.
Yukarıdaki açıklamalara göre sanık hakkında TCK.nun 497. maddesinin 2. fıkrasının uygulanması gerektiğine ilişkin davaya katılan vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle hüküm açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
C. Başsavcılığı itirazında 1 - Kanunun bir maddesi veya ibaresi ne gibi fiilleri, hangi hususları içine alıyorsa onlar hakkında sarahat bulunduğunu kabul etmek iktiza eylediğine göre, "daraltıcı yorum" yoluyla bunları azaltıp kısmak içtimai fayda düşüncesine aykırı olması sebebiyle nasıl caiz değilse, aksini yapmak yani mesela kıyas veya istikrar ile onlara başkalarını ilave ederek böylece genişletici yorum yoluyla bereket etmekle şahsi hürriyeti ve mazuniyetini tehlikeye maruz bırakılması sebebiyle tecviz edilemeyeceğinden : Hakim kanunun hakiki medlulunu beyan ve izhar ederken onu ne daraltabilir nede genişletebileceğinden kanunu yorumlarken ilk önce lafız ve ibareye bakacağı, lafız ve ibareyi tetkik ederken dil kaidelerini nazara alacaktır.
TCK.nun 477. maddesi, yağma ve cebir veya tehditle senet almak yahut mahvetmek cürmüne ait müşterek ağırlaştırıcı sebeplerin yegen yegen gösteren bir madde olup bu maddede gasp eylemini kıyafetini tebdil etmiş olan şahıslar tarafından işlenmesi halinde ağırlaştırıcı maddenin tatbik olunacağını da göstermiştir.
765 sayılı kanunun 1 Mart 1926 tarihli kabul metninde, kıyafetini tebdil etmiş olan şahıslar tabiri geçmiş ve bu kanunun aslı olan mehaz İtalyan Kanununda da kıyafetini tebdil eden şahıslar tabiri geçtiğine ve 765 sayılı Kanunun bu maddesini tadil eden Kanunlarda da bu kısmı tadil eden bir metin değişikliği yapılmadığına göre Türk dilinde ler - lar ekleri birden fazla varlığı bildirmek maksadıyla isimlerin sonuna konulan eklerden ibarettir. Kanunun bu maddesinde şahıslar tabiri kullanıldığına göre, genişletici bir yorum yapılarak şahıslar tabiri içinde tek bir şahsın mevcudiyetinin de anlaşılacağının kabulü ile tabiri genişletmek ceza hakimi için tevciz edilemeyeceğinden,
2 - TCK'nun 497/2. madde ve fıkrasında suç, kıyafetini tebdil etmiş olan şahıslar tarafından işlenirse ceza arttırılır kaydını ihtiva etmektedir. Bu maddenin lafız ve ibaresinden mehaz kanunu tatbik etmiş olan italyan Temyiz Mahkemesi kararlarından kanunun ruh ve maksadının bir tek kimsenin kıyafet değiştirerek suç işlemesi kafi olmadığı, kanunun kıyafetini tebdil eden şahıslar ibaresini kullanmasına bakılarak şiddet sebebinin tatbiki için en azından iki kişi olmaları lazımdır ki şahıslardan bahsedilebilsin, bunların her ikisinin de kıyafetlerini değiştirmiş olmaları lazımdır ki, kıyafet değiştirmiş kimselerden sayılabilsinler. Bu itibarla ikiden ziyade kimseler tarafından suçun işlendiği hallerde de bu kimselerden en az iki kişinin kıyafetini değiştirmiş olmasının kafi olduğu kanunun lafız ve ibaresi, ruh ve maksadından anlaşıldığı gibi ilmi yorumların da bu merkezde olması nedenleriyle (Dr. F.Erem, Türk Ceza Hukuku, Cilt : 2, Hususi Hükümler 1. baskı, sayfa 1135); (Dr. Sulhi Dönmezer Ceza Hukuku Hususi Kısım Şahıslara Karşı ve Mal Aleyhinde Cürümler sayfa 1487); (A. Polat Gözübüyük Mukayeseli Türk Ceza Kanunun Açıklaması, ikinci bası, no : 1724, V). Özel Daire bozma ilamının kaldırılarak mahkeme hükmünün onanmasını istemiştir.
Yağma suçunun kıyafetini değiştirmiş olan bir şahıs tarafından işlenmesi suçu işleyen kimseye bazı kolaylıklar sağlamakla beraber, mağdurda daha fazla korku ve toplumda daha yaygın huzursuzluk doğurur. Buradaki vehamet suç işleyen kimselerin çok olmasında değil bizatihi kıyafetini değiştirmiş kimse tarafından işlenmesindedir. Nitekim yasa metninde açıkca kıyafetlerini değiştirmiş değil kıyafetini değiştirmiş deyimini kullanmak suretiyle buna işaret edilmiştir. Bu eğer kanun koyucu kıyafet değiştirmede birden fazla kimselerin bulunması gerektiğini istemiş olsa idi kıyafetini değiştirmiş şahıslar yerine kıyafetlerini değiştirmiş şahıslar deyimini kullanarak maksadını şüphe ve tereddüte yer bırakmayacak surette açıklardı. Yasa metninde şahıslar kelimesinin kullanılması cümlenin çoğul bir ifade ile başlamasına ve bir gramer kaidesinin uygulanmasına dayanmaktadır. Bu tür çoğul ifadelerle TCK.nun başka maddelerinde de rastlamak mümkündür. Örneğin 139, 150, 159, 163/2 ve 3, 192, 204, 260, 263, 264/2, 317, 350, 367, 370, 403, 404, 419, 420, 421 ve 426. maddelerinde bulunanlar, edenler, yapanlar, bulunduranlar, kimseler gibi kelimeler kullanılmış olmasına rağmen bu maddelerin uygulanmasında suçların birden fazla kimseler tarafından işlenmesi şartı aranmadığı bir gerçektir.
Bu itibarla yerinde görülmeyen C. Başsavcılığının itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle C. Başsavcılığı itirazının reddine 23.2.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini