 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/548
K: 1976/540
T: 20.12.1976
DAVA : Kaçaklıktan hükümlü olup hakkında Af Kanunu uygulanan (M) ye ilişkin Adalet Bakanının 16.8.1976 günlü yazılı emrine bağlı C. Başsavcılığı'nın tebliğnamesinin kabulüyle Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2.7.1976 günlü kararının, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 15.9.1976 günlü kararıyla CMUK.nun 343. maddesine istinaden bozulması üzerine bu Ağır Ceza Mahkemesi'nce direnme niteliğinde verilen 15.10.1976 günlü kararın yine Adalet Bakanının 13.12.1976 günlü yazılı emrine müstenit C. Başsavcılığının 16.12.1976 günlü tebliğnamesi ile sözü geçen madde gereğince bozulması istenilmesi münasebetiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Kaçakçılıktan sanık (M) hakkında bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda;... ve suç konusu incirlerin de zoralımına ilişkin olarak verilen ve kesinleşen hükümden sonra Anayasa Mahkemesi'nce 1803 sayılı Af Kanununun 13. maddesinin birinci fıkrasının iptal edilmesi ve vaki başvurma üzerine aynı mahkemece suç konusu incilerin (M) ye 1803 sayılı Kanunun 13/2. maddesindeki şartlar dahilinde geri verilmesine karar verildiği ve hazine vekilinin bu kararın kaldırılması için yaptığı itirazı inceleyen Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi ise 2.7.1976 gün ve 402/463 sayı ile; "iptal kararından önce müsadere hükmü kesinleştiği cihetle İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce müttehaz iade kararının kaldırılması yolunda hüküm tesis ettiği anlaşılmıştır.
C. Başsavcılığının Adalet Bakanının yazılı emirlerine dayalı tebliğnamesi ile Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu kararını inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 15.9.1976 gün ve 6849/7925 sayılı kararı ile: (Sanık (M) de yakalanan kaçak incilerin zoralımına İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 21.12.1973 tarihinde karar verilip bu kararın dairemizin 17.6.1974 tarihli ilamı ile kesinleşmiş olduğunun, yani müsadere hükmünün, 1803 sayılı Af Yasasının yürürlüğe girdiği 18.5.1974 tarihinden sonra kesinleştiğinin anlaşılması muvacehesinde; sanık vekili tarafından Anayasa Mahkemesi'nin 1803 sayılı Af Kanununun 3. maddesinin 2 ve 3. fıkralarındaki 13. maddesinin 1. fıkrasındaki ibarelerinin iptal kararını müteakip, dava mevzusu incilerin kendilerine iadesi hakkında İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine vaki müracaatı üzerine aynı mahkemeden, incilerin iadesi isteğinin kabulüne dair ittihaz olunan 31.5.1976 tarihli karara hazine vekilinin itirazına mebni iade kararının kaldırılmasına ilişkin Eyüp Ağır Ceza mahkemesi'nce verilen 2.7.1976 günlü kararın kaldırılması gerekmektedir.
Binaenaleyh yazılı emre dayanan ihbarname münderecatı bu nedenlerle yerinde görüldüğünden Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2.7.1976 gün ve müteferrik 1976/46 sayılı kararının CMUK'nun 343. maddesi mucibince bozulmasına karar vermiş ise de, Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi yazılı emir yoluyla yapılan bu bozma üzerine yeniden inceleme yaparak 15.10.1976 gün ve 639/705 sayı ile; kesinleşen müsadere kararı ile, eşya Devlet'in hüküm ve tasarrufu altına girdiğinden, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı karşısında şartlı olarak iadesi mümkün bulunmadığından usulün 343/son maddesi gereğince yeniden yapılan tetkikat sonucunda bozma ilamı istikametinde karar ittihazı olanaksız görüldüğünden İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin incilerin iadesine dair kararının kaldırılmasına ve iadesine mahal olmadığına yeniden vermiş bulunmaktadır.
C. Başsavcılığı tebliğnamesinde özetle; yazılı emirle bozma üzerine tekriri muhakemeye ve eski kararda israra hukuken imkan bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar ittihazında isabet görülmediğinden usulün 343. maddesi gereğince Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nin son kararının bozulması, Adalet Bakanının 13.12.1976 gün ve 52889 sayılı yazılı emirlerine müsteniden, istenmiştir.
CMUK.nun 343. maddesinde söz konusu kanun yoluna başvurulmalarda Yargıtay Ceza Genel Kurulundan, bu hükmün bozulması istenemeyeceği, koşulları varsa bidayet mahkemesi kararının bu yola başvurularak bozulması isteğinin, Yargıtay'ın ilgili dairesi tarafından incelenebileceği görüşünü savunan üye (A.G.) nin karşı görüşüne rağmen ekseriyeti oluşturan üyelerin, mahkeme kararının direnme niteliğinde bulunduğu ve böyle bir kararın özel dairece incelenmesi konunun nihai çözüme bağlanmasını sağlamayacağı, mahkemenin o karara karşı aynı nitelikte yeniden bir karar vermesi halinde işin uzayıp gideceği, esasen direnme kararlarını incelemenin de genel kurulun görevine dahil bulunduğu, yazılı emir yolu gibi olağan üstü kanun yolu ile de olsa böyle bir kararın Ceza Genel Kurulunda incelenmesini önleyici bir hüküm bulunmadığı cihetle görevin genel kurula ait bulunduğuna çoğunlukla karar vermeleri üzerine yapılan müzakerede:
Yazılı emir yoluyla yapılan bozma üzerine Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nce tekriri muhakeme yapılmamış ise de yeniden inceleme yapıldığından bahisle sonucu itibariyle eski kararda direnmeye karar verilmiştir.
Olağanüstü kanun yollarından biri olan yazılı emrin hangi hallerde verileceği ve kararın bozulması üzerine gerek mahal mahkemesince ve gerek Yargıtay'ca bozma sebebine göre ne gibi işlem yapılacağı CMUK'nun 343. maddesinde tesbit edilmiş olup, bunlar arasında olağan bir kanun yolu olan temyiz de tatbik edilebilen, bu kanunun 326. maddesinde yazılı direnme kararı vermek hali mevcut değildir. Sözü geçen 343. maddenin açıklığından, yazılı emir yoluyla bozulan hüküm ve kararlara karşı direnme kararı verilemeyeceği anlaşılmakta ve Ceza Genel Kurulunun kararlılık gösteren uygulamaları da bu yolda bulunmaktadır.
Bu itibarla Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2.7.1976 günlü 402/463 sayılı kararı yazılı emir yoluyla Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 15.9.1976 gün ve 6849/7025 sayılı kararı ile bozulmuş olmasına göre bu bozma kararına karşı direnme kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunduğundan, bahse konu Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15.10.1976 günlü direnme niteliğindeki kararının yazılı emre bağlı tebliğnamenin kabulüyle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle yazılı emre dayanan ihbarname ile bozulması istenen Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15.10.1976 gün ve 639/705 sayılı direnme niteliğindeki kararının BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere dosyanın C. Başsavcılığına gönderilmesine 20.12.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.