 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/527
K: 1976/538
T: 20.12.1976
DAVA : 6136 sayılı Kanuna aykırı davranıştan sanık (E) nin yapılan yargılaması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin (Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 12.8.1976 günlü hüküm, C. Savcısının temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince incelenerek, bozulmasına dair verilen 3.11.1976 günlü ilama karşı C. Başsavcılığınca; 8. Ceza Dairesinin bozma kararının kaldırılması istemini bildiren 6.12.1976 gün ve 11 sayılı itiraznamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Memlekete kaçak mavzer ve tabanca sokmaya teşebbüs etmekten sanık (E) hakkında yapılan yargılama sonunda; 6136 sayılı Kanunun 1308 sayılı Kanunla değişik 12. maddesi gereğince mahkumiyetine tüfek ve teferruatıyla mermilerin T.C.K.nun 36. maddesi gereğince müsaderesine vesaireye ilişkin hüküm özel dairece; sanığın yazılı beyanda bulunduğu 7 adet tüfeğin bulunduğu karton kutuda bu tüfeklere ait olmayan 7.62 çapında 40 adet tabanca mermisininde bulunduğu ve dosyadaki yazılı beyan kağıdında bu mermiler zikredilmediği cihetle, gümrük memurları tarafından düzenlenen 17.1.1976 tarihli tutanakta bahsi geçen ikinci deklere kağıdında da bu mermilerin beyan edilmiş olup olmadığının araştırılmadan ve mahkemede dinlenen bu zabıt varakası mümzilerinden mermilerin yazılı veya şifahi olarak ayrıca deklere edilip edilmediği sorulmadan eksik soruşturma ile gümrük yasasına aykırı olarak ve silahların beyana tabi olmadığından bahisle yazılı şekilde hükümlendirilmesi ve beyan edilen tüfeklerinin zoralımına karar verilmesi, yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.
C. Başsavcılığı itirazında özetle;
Toplulumuzda, silahla işlenen suçların önemli ölçüde artması nedeniyle yasa koyucu bunları önlemek düşüncesiyle, özel bir yasaya ihtiyaç bulunduğu sonucuna vararak 15 Ağustos 1963 tarihinde yürürlüğe giren, 6136 sayılı "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Kanunu" isimli yasayı çıkartmış ve özellikle ateşli silah ve mermilerin büyük bir kısmının dışardan getirilmesi hususunda gözönünde tutarak bunların memlekete sokulmasını, sokulmaya teşebbüs edilmesini ve sokulmaya tavassut olunmasını suç sayarak söz konusu yasanın 12. maddesi kapsamı içerisine almış isede, maddenin kapsamının çok dar tutulması, aynı yasanın 16. maddesi hükmü ile bu madde hükmünü, 1918 sayılı kaçakçılık ve dolaylı olarak gümrük yasaları ve bunların ek ve değişiklikleri ile kısıtlanmış olması nedenleriyle, uygulamada madde istenilen sonucu vermemiştir.
Bu sonucu gören, mal ve can güvenliğini büyük ölçüde yok ederek, toplumumuzu aşırı bir şekilde tedirgin eden suçların büyük bir kısmının ateşli silahlarla işlendiğini ve bunların da büyük ölçüde dışardan sağlandığını bir kere daha saptayan yasa koyucu, söz konusu maddenin yetersizliği ile birlikte, kaçakçılık ve gümrük yasaları ile bunların ek ve değişikliklerindeki hükümlerin, ateşli silah ve mermi kaçakçılığı suçlarını önleyemediğini, aksine Gümrük Kanunundaki beyan kuralının bu suçları da gözönünde tutulması nedeniyle, söz konusu suçların işlenmesini teşvik ederek çoğalmasına sebep olduğunu görerek ve bütün bu hususlar ile bu suçların özelliği ve işleniş şekillerini de gözönüne alarak maddeyi değiştirmiş ve kapsamını genişletmiştir.
Ayrıca madde kapsamına giren her türlü ateşli silah ve mermi kaçakçılığı suçlarında, 1918 sayılı Kaçakçılık ve dolaylı olarak gümrük yasaları ile bunların ek ve değişiklikleri hükümlerinin, uygulanmıyacağını hüküm altına almıştır.
Değişiklikten bu güne kadar geçen zaman içerisinde, toplumumuzda ateşli silahlarla işlenen suçlar ile bunların kaçakçılığının kazanmış olduğu boyutlar, yasa koyucunun değişiklik yapmasının yerinde ve doğru olduğunu açıkça göstermiştir.
Bu değişiklikle ilgili yasa gerekçesinde aynen, "6136 sayılı Kanunun halen yürürlükte olan 12. maddesi, bu kanunlar şümulüne giren ateşli silahlarla bunlara ait mermilerin sokulmasını, sokmaya teşebbüs edilmesini, sokulmaya tavassut olunmasını, imalini ve naklini yasaklamakta ve aykırı hareket halinde uygulanacak müeyyideyi tesbit etmektedir.
Ancak, bugün yurt dışından yapılmakta olan silah kaçakçılığı ekseriyetle münferit şahıslar tarafından değil, iki veya daha fazla şahıslar tarafından yapıldığı halde bu fii. 1918 sayılı Kaçakçılık Kanunu hükümlerine göre işlem görmekte ve sözü geçen kanunun "beyan" sistemine dayanan tatbikatı sebebiyle büyük çapta silah kaçakçılığı olaylarında yalnızca silahların müsaaderesi cihetine gidildiğinden failleri cezasız kalmakta bu işi yapan kimselerin cesaretini artırmakta ve dolayısıyla silah kaçakçılığı suçları kesafet kazanmaktadır.
Bu mahzuru önlemek gayesiyle, silah kaçakçılığı suçunun bu fiilleri ikame etmek maksadına matuf olarak vücuda getirilen teşekkül mensupları tarafından veya iki ve daha fazla kimsenin toplu olarak işlemeleri halinde fiilin 6136 sayılı Kanunun kapsamına alınarak tecrimi uygun mütalaa olunarak 12. madde değiştirilmiş ve bu hallerde 1918 sayılı Kanunun uygulanamıyacağı açıkça ifade olunmuştur." denilmesi nedeniyle, memuriyetimizin bu husustaki görüşü açık ve kesin bir şekilde doğrulanmıştır.
Gerekçe açıkça, gümrük yasasındaki beyan kuralından söz edilmesi sebebiyle yasa, koyucu, 1308 sayılı Yasa ile değişik 6136 sayılı Yasanın 12. maddesi kapsamına giren suçlarda 1918 sayılı kaçakçılık Yasası ile birlikte gümrük yasası ve bunların ek ve değişikliklerindeki hükümlerin uygulanmıyacağını göstermek istemiştir.
1308 sayılı Yasa ile değişik 6136 sayılı Yasanın 12. maddesi kapsamına giren suçlarda değişiklikten önce olduğu gibi suçun oluşmasında beyan kuralı kabul edildiğinde, bu tür suçların, önlenmesi olanağı kalmayacağı gibi, işlenmesini teşvik ve kolaylaştıracaktır.
Bu uygulamada, değişiklikle düşünülen ve beklenilen sonucu vermiyeceği gibi, yasa koyucunun maksat ve gayesinede aykırı düşecektir.
Sonuç olarak, bu konudaki memuriyetimizin görüşü ile Yargıtay Yüksek 8. Ceza Dairesinin karşı görüşü, yasa koyucunun gerekçesi ile de şüpheye yer vermiyecek bir şekilde kanıtlanmıştır.
Bu sebeplerden dolayı, 1308 sayılı Yasa ile değişik 6136 sayılı Yasanın 12. maddesi kapsamına giren bütün suçlar da 1918 sayılı kaçakçılık ile gümrük yasaları, bunların ek ve değişiklikleri hükümleri uygulanamıyacaktır. Bu suçların oluşmasında esas alınacak sınır Türk Siyasi Sınırları olup, gümrük hattı ve beyan kuralı olamıyacaktır.
6136 sayılı Yasanın 16. maddesi hükümde, görüşümüzü, doğrulayıcı ve kuvvetlendirici niteliktedir.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle, Yargıtay Yüksek 8. Ceza Dairesinin söz konusu kararının kaldırılması ve tebliğname uyarınca karar verilmesi istenilmiştir.
1 - Sanığın işçi bulunduğu Almanya'dan beraberinde 6136 sayılı Yasanın yasakladığı 7 adet, 7,9 mm. çaplı Alman yapısı yivli setli mekanizma ve nişangah tertibatlı tüfek ve parçaları ile 7.62 mm. çaplı takarov mermisi ve 4 şarjörü eski pantolonlara sararak bir karton kutu içinde uçakla yurda getirdiği gümrükte kutuda ne olduğu, ağırlığından şüphelenerek sorulunca, tüfek var dediği, bu şifahi beyanı yazılı olarak vermesi istenilince de yalnız cins ve durumlarını da açıklamayarak 7 tüfek ve giyim eşyasının var olduğunu yazmakla yetindiği arama sırasında yukarıda vasıfları yazılı silah ve mermilerle parçalarının elde edildiği, oluşa göre sanığın bunları Türkiye'ye bu yoldan kaçak olarak sokmak istediği, yakalanacağını hissedince kısmen ve müphem bir açıklama yapmakla yetindiği ve sonradan da akla yakın olmayan bir gerekçe ile (silahları orduya hediye edecektim) diye eylemini tevile yeltendiği anlaşılmaktadır.
6136 sayılı Kanunun değişik 12. maddesi bu madde kapsamına ilişkin eylemlerde 1918 sayılı Yasanın uygulanmayacağını emreder. 1918 sayılı Kanunun bu kabil suçlarda gümrük yasasına muhalefet edildiği için uygulanacağından şüphe edilmeyeceği cihetle 12. maddenin aslında bertaraf etmek istediği Gümrük Kanunu ve onun (beyan kuralı) dır. Aksi halde 1918 sayılı Kanunun uygulanıp uygulanmamasının önemi kalmayacaktır. Diğer bir deyişle beyan kaidesinin suçluluğu kaldıracağı kabul edilirse tadilinden önce görüldüğü gibi 6136 sayılı Yasanın 12. maddesi uygulanamaz hale gelecektir. Nitekim bu maddenin değiştirilmesine ilişkin gerekçeden bu husus sarahaten anlaşılmaktadır.
Şu durumda oluşa ve toplanan delillere göre mahkemenin (beyanın) suçun oluşmasına engel olmayacağı yolundaki kabulü usule ve yasaya uygun bulunmuştur.
Bu itibarla gerekçeleriyle yukarıya aynen alınan C. Başsavcılığı itirazı yerinde görüldüğünden kabulüne özel daire kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
2 - Çoğunluğa karşı olan görüş ise; 1918 sayılı Yasanın bu kabil suçlarda uygulanamayacağı kuralı, gümrük yasasının da uygulanamayacağı anlamını taşımaz. Sanık şayet davet karşısında beyanda bulunmasa idi eyleme 6136 sayılı Kanunun değişik 12. maddesinin uygulanacağı söz götürmezdi. Ancak henüz yurda girmeden sanık beyanda bulunduğuna göre tüfekler yönünden suç oluşmamıştır. Bu nedenle özel dairenin soruşturmanın genişletilmesine ilişkin bozması yerinde olduğundan itirazın reddine karar verilmesi gerektiği yolundadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 3.11.1976 gün ve 7355/7452 sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.8.1976 gün ve 945/697 sayılı kararının (ONANMASINA), 20.12.1976 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.