 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1976/518
K: 1976/559
T: 27.12.1976
DAVA : Hırsızlıktan sanık (Ü) ve (H) haklarında yapılan yargılama sonunda; müştekinin sanıkların damadı olduğu anlaşıldığından TCK.nun 524/2. maddesi gereğince sanıklar hakkında takibat icrasına mahal olmadığına ilişkin hükmü özel daire; mağdur sanıkların damadı olup TCK.nun 524.maddesinde bildirilen şahıslarından (akrabalardan) sayılmadığı gözetilmeden yazılı şekilde takibat icrasına mahal olmadığına karar verilmesini yasaya aykırı bularak bozmuş, mahkeme ise bazı gerekçelerle evvelki kararında direnmiştir.
TCK.nun 259. maddesinde; "Ceza Kanunu itibariyle akrabadan murat karı koca ile usul ve furuğ ve kardeş ve kız kardeş ve amca ve dayı ve hala ve teyzelerle yeğenler ve bunlar derecesindeki sıhri akrabadır" ve aynı Yasanın 524. maddesinin ilk fıkrasının 2. bendinde de bu maddede sayılan cürümler ve hırsızlık eylemi için; "usul ve furuğdan yahut bu derece sıhri akrabadan birinin.... zararına işlenmiş ve ise takibat icra olunmaz" denilmektedir.
MK.nun 18. maddesinde karı kocadan her birinin kan hısımları diğerinin aynı derecede sıhri hısımları olur, şeklindeki kuralına göre sıhri hısımlık; evlenmede karının kan hısımları ile koca ve kocanın kan hısımları ile karı arasında husule gelen hısımlık (Türk Hukuk lugatı sayfa 126) olarak tarif edilmektedir.
Bu durumda sıhri hısımlığın yukarıya alınan TCK.nun 259. 524. maddelerindeki uygulamalarda tek yönlü olarak tecasüs edildiği daha açık bir deyimle yalnız eşin kan hısmının diğer eşin sıhri hısımı olacağı, eşin ise sıhri hısmın hiç bir şeyi olmayacağı söylenemez. Bu görüş hem söz konusu 259 ve 524. maddelerin ruh ve maksadına kara düşer ve hem de hısımlık müessesesinin yapısı ile bağdaşamaz.
Böylece ceza uygulamasında sıhri hısımlık, eş ile diğerinin kan hısmı arasında evlenme akti ile karşılıklı olarak doğan bir bağdır şeklinde kabul edilmelidir.
Bu nedenle mahkemenin mağdurun kaynanası ve kayınbabası olduğu belgelerle anlaşılan sanıklar hakkında takibat icrasına mahal olmadığına ilişkin kabulü usule ve yasaya uygun bulunmuştur.
Bu itibarla C. Savcısının temyiz itirazlarının reddiyle direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
2 - Çoğunluğa karşı olan görüş ise ; TCK.nun 524. maddesinin ilk fıkrasının 2. bendindeki sıhri hısımlığı MK.nun 18. maddesi ile birlikte yorumlamak ve hal böyle olunca da sıhri hısmı eşlere göre tayin ve derecelemek gerekir. Bu durumda eşler aleyhine kaynana ve kayın babanın işlediği hırsızlık cürmü TCK.nun 524. maddesindeki bağışıklık kapsamında mütala edilemeyeceğinden mahkemenin özel daire ilamına uymak doğrultusunda bir karar vermesi icap ederken direnmeye ilişkin olarak kurduğu hükmün yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesi icap ettiği yolundadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle tebliğnamedeki isteğe aykırı olarak direnme kararının ONANMASINA, 27.12.1976 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.